Make an appointment tradutor Turco
744 parallel translation
Now shall we make an appointment for him?
Onun için bir randevu ayarlayalım mı?
Renew my membership to the Architects and Engineers Association and... call Mason at the contractors'and make an appointment for tomorrow morning.
Mimarlar ve Mühendisler Derneği'ndeki üyeliğimi yenile ve yarın sabaha randevu almak için müteahhitlerden Mason'ı ara.
You didn't make an appointment for this afternoon, did you?
Bu öğleden sonrası için randevu almadın, değil mi?
I'd like to make an appointment with him for Miss Taylor.
Bayan Taylor adına bir randevu almak istiyorum.
But I couldn't make an appointment.
- Ama randevu alamazdım ki. - Kusura bakmayın.
- Do you think I could make an appointment?
- Randevu alabilir miyim?
I'll make an appointment for you tomorrow.
Yarın için bir randevu alacağım.
I didn't make an appointment, but this is urgent.
Randevu için arayamadım ama bu acil bir durum.
- We ought to make an appointment.
- Bir randevu alalım.
Make an appointment.
Randevu al.
- No, honey, we'll all go. - I'll try to make an appointment.
- Bir randevu ayarlamaya çalışırım.
Grasping at straws, she pleaded with the senator to make an appointment for her with the president's wife.
"Umutsuzluk içinde çırpınarak, başkanın karısından..." "... randevu alması için senatöre yalvardı. "
Make an appointment four beautiful things.
Bana dört tane güzel şey söyle.
Make an appointment three ugly things.
Bana üç çirkin şey söyle.
you make an appointment, like at the beauty shop. I go now.
- Güzellik salonundaki gibi.
Do Ι need to make an appointment?
Randevu almak zorunda mıyım?
He wants to make an appointment to see you with Professor Meister.
Siz ve Profesör Meister ile birlikte bir görüşme yapmak istiyor.
Perhaps if you could make an appointment for next week?
Belki gelecek hafta için bir randevu almak istersiniz?
I wanted to make an appointment with you.
Sizden bir randevu almak istiyordum.
I'm going to make an appointment for you with the Reverend Dr. Hewitt.
Sayın Dr. Hewitt'den sizin için bir randevu alacağım.
Make an appointment to see Dr. Hogan tomorrow.
Yarın Doktor Hogan'a görünmek için bir randevu al.
Shall I call your secretary and make an appointment?
Sekreterini arayıp randevu alabilir miyim?
I'll make an appointment for you tomorrow.
Saana yarın için randevu yazıyoru.
Dr. Winston asked me to make an appointment for a lady friend of mine.
Dr. Winston bir hanım arkadaşım için randevu almamı söyledi.
hello, i saw your advertisement for flying lessons and i'd like to make an appointment.
Uçma kursu ilânınızı gördüm, randevu alacaktım.
What do you want me to do, Harley, make an appointment?
Ne yapmamı istiyorsun, Harley, randevu almamı mı?
- She'll make an appointment.
- Randevu verir.
Perhaps you'd have a word with my receptionist? And make an appointment.
İsterseniz sekreterimle konuşup randevu alabilirsiniz.
I suggest that you make an appointment with your doctor.
Doktorunuzdan randevu almanızı öneririm.
Make an appointment for me with him.
Benim için ondan bir randevu al.
But next week I'll call Marianne and make an appointment, so she can get started on our divorce.
Gelecek hafta Marianne'a telefon edeceğim ve bizim boşanmamızı düzenlemesi için bir randevu alacağım.
If you wanna see Swan, call and make an appointment.
Eğer Swan'ı görmek istiyorsan, ara ve randevu al.
I've gotta make an appointment?
Randevu almam mı gerek?
Secretary said he'd make an appointment tomorrow morning.
Katibi yarın sabaha bir görüşme ayarlayacağını söyledi.
I was free to make an appointment. - How nice of you. And where would I find this gentleman?
Hükümetin tavsiyeye ihtiyacı var ama onun için adam tutamaz ya da para ödemez.
Thank you. Why don't I make an appointment with Mr. Sears this afternoon?
Bu öğleden sonra Bay Sears ile bir görüşme ayarlayabilirim.
Call them up, make an appointment for me today at 4 : 00.
Onları ara, bugün saat 4.00'e randevu al.
Oh, really! Mandy, make an appointment for Mr. Watson to see the ministerfor next week.
Mandy, Bay Watson'a gelecek hafta için bir randevu verin.
If you call my secretary, she'll make an appointment.
Peder De Carlo. Uzun bir gün geçirdim, Peder.
I'll make an appointment for you in New York with a good prosthetic man.
New York'ta iyi bir protezciden senin için randevu alacağım.
I call you, make an appointment and you come. Alone.
Size telefon ediyorum, randevu veriyorum ve kalkıp geliyorsunuz, tek başınıza!
Call and make an appointment, and I'll run it over.
Ara ve bir toplantı ayarla, ben de bir inceleyeyim.
I'm phoning to make an appointment, not to hear a joke.
Randevu almak için aramıştım, espri dinlemek için değil.
Listen, would it be possible to make an appointment for tomorrow?
Yarın için bir randevu almam mümkün mü?
Just call up to make an appointment.
Sadece arayıp bir randevu alın.
Next time, make an appointment. That's okay.
- Bir dahaki sefere önce randevu al.
We'll make an appointment.
Bir randevu ayarlayalım.
And you guys will have to put up a month's pay just to make an appointment with me.
Siz de benden randevu almak için bir aylık maaşınızı ortaya koyacaksınız.
I'll make an appointment if you wish.
Yok. İsterseniz sizin için bir randevu alırım.
I thought we had an appointment to make some money.
Para kazanmak için randevumuz var sanıyordum.
- What? Do I have to make an appointment to... an open-heart surgery to get an hour with you?
Seninle bir saatliğine görüşmek için ameliyathaneye mesaj mı bırakmalıyım?
make an effort 64
appointment 41
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
appointment 41
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make sense 40
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
make it work 61
make it last 17
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make your choice 53
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make it last 17
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make your choice 53
make it two 94
make me 142
make love to me 50
make a statement 17