English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Neither of them

Neither of them tradutor Turco

487 parallel translation
They both looked at me and wondered... if they hadn't already seen these eyes before... but neither of them recognised me.
İkisi de bana bakıp bu gözleri daha önce görüp görmediklerini merak ettiler ama ikisi de beni tanıyamadı.
Neither of them is wrong.
Ortada yanlış birşey yok.
And if it's neither of them, it might be Dr. Germain himself
Onlardan hiç biri değilse o halde Dr. Germain'in kendisi olmalı.
He has money, and she has land, and neither of them has any brains.
Birinin parası, öbürünün arazileri var ve ikisinde de beyin yok.
Neither of them killed Brignon.
Onların hiçbiri Brignon'u öldürmedi.
Neither of them.
Hiçbiri.
Neither of them is really qualified to fill the role of wife, mother... or even a responsible human being.
İkisi de, eş, anne, hatta sorumlu bir insan modeli değil.
It's essential that neither of them can give a good description of you.
Bu giydiklerinizin hepsi sizden şüphelenmesine yol açar.
Neither of them is up to much but it's not our fault, is it?
İkisi de pek gözde değil ama bu bizim suçumuz değil, değil mi?
The thing is that neither of them got married again.
İkisi de bir daha başka birileriyle evlenmemişler.
Neither of them knows that Matt has decided...
Ama bilmiyorlar ki...
Neither of them moved, I hit them with the stick.
Vururken hiçbiri kaçmaya yeltenmedi.
- Neither of them.
- İkisi de değil.
- What the policeman or the man thinks? - Neither of them.
- Müfettiş olarak mı, bir erkek olarak mı?
Neither of them can stand the person they're married to.
Her ikisi de eşlerine katlanamıyorlar.
And neither of them came back.
Ve onların hiçbiri geri dönmedi.
Neither of them are going to show.
İkisi de dövüşe gelmiyor.
She's in two lousy scenes, neither of them with you
- İki küçük sahnede görülüyor.
Neither of them is, and it could also be said they could both be.
ya ikiside değil... yada ikiside bu işte!
It's imperative that neither of them gets across the state line.
Her ne olursa olsun, eyalet dışına çıkmayacaklar.
It's neither of them.
Ya da ikisinden biri.
Neither of them is easy to avoid.
İkisinden de kaçmak kolay değildir.
She knows neither of them, she's a machinist from Bradford who's going on a Holiday to find romance.
İkisinide tanımıyor. Bradfordlu bir makinisle romantik bir tatil geçirmeye gidiyor.
Besides, neither of them could have possibly known that there was anything more valuable than the ordinary departmental papers in my box.
Üstelik hiçbirisinin, çantamda sıradan resmi kağıtlardan daha önemli bir şey olduğunu bilmeleri de mümkün değil.
Well, neither of them wants the case now.
Şimdi ikisi de çantayı istemiyor.
Neither of them is good.
İkisi de iyi değil.
- Neither of them.
- Hiçbirinden.
I don't care which one, first or second class... I have neither of them.
Birinci ya da ikinci umrumda değil..... ne varsa ondan ver!
I ain't seen neither of them since before Christmas.
Noel'den beri hiçbirini görmedim.
She knew her body as if she'd had it for a millennium... And with an ease neither of them had ever, ever, known... He reached for her...
Biliyordu ki o çıkıntıya ulaştığında bedeni bin yıllık bir sefahat dönemine geçiş yapacaktı.
- Yes. Neither of them thought it was terribly wrong.
Anlattıklarına göre yanlış bir şey yaptıklarının farkında değillerdi.
To degrade men and women to the level of beasts, and then turn them loose without even a - without even a chance to make good... is neither good justice, good morals or even good business... because there's nothing left for these fellows to do but commit further crimes in order to live.
İnsanları, canavarların seviyesine düşürmek, onlara tekrardan düzelmeleri için bir fırsat vermemek ne adalettir, ne de doğru bir davranıştır çünkü bu kişilere, ileride yaşamak için, suç işlemekten başka birşey bırakmaz.
Well, neither one of them are quite up to a visit just now.
İkisi de şu an ziyaretçi kabul edecek durumda değil.
Neither one of them had any right to live.
İkisinin de yaşamaya hakkı yoktu.
I will not suffer any person to speak to them, neither will I speak to them myself touching the trial held here this day, unless it be to ask them if they are agreed upon their verdict, without leave of the court.
Kimsenin onlarla konuşmasına izin vermeyeceğim. Kendim de konuşmayacağım. Bugünkü mahkemenin adaleti için mahkeme salonundan ayrılmadan uzlaşıp karar vermelerini rica ediyoruz.
Neither one of them has had his hands closed since the day he was born
Bunların hiçbiri yumruk atmasını beceremezki.
Nor them cheating redcoat friends of yours, neither!
Tıpkı takıldığın askerler gibisin!
Of that suppleness you once commanded in your youth of that strange simplicity which once attracted men to you neither endures nor shall you recapture them.
Gençliğinde sahip olduğun erkekleri sana çeken o zarif basitliğin sende kalmayacak ve geri de alamayacaksın.
You're not the fairest of them all, but you're neither ugly nor dumb :
En iyisi de değilsin ama ne çirkinsin ne de aptal.
According to an expert in forensic medicine, neither one of them would have done it alone.
Bir adli tıp uzmanına bakılırsa... bu işi ikisi de tek başına yapamazdı.
Neither one of them speaks a word of English.
Bir kelime ingilizcen bile yok. Gel!
What we ask of them is a sacrifice. But if, after a year... they wish to marry... or resume theirfriendship... neither mother, not Claude's nor MurieI's, will stand in theirway.
Onlardan istediğimiz şey bir fedakarlık ama bir yılın sonunda hala evlenmek veya dostluklarını devam ettirmek istiyorlarsa, ne Claude'un ne de Muriel'in annesi yollarında duracak.
Neither do we intend them to carry out our contraction of muscles.
Kaslarımızın kasılması için bunları oluşturamayız da.
It's imperative that neither of them gets across the state line... under any circumstances. Now you listen.
Şimdi dinle.
Neither would I want to deprive them of your company, Mr Restif.
Bay Restif, ben de onları sizin eşliğinizden yoksun bırakmak istemem.
If Bomont fire trucks can't cross them, neither can the long arm of the law.
Bomont itfaiyesi bu hattı geçemiyorsa, yasa da geçemez.
And neither are you! You were never anything but a hard-working drummer who landed in the ashcan like all the rest of them.
Sen durmadan çalışıp, sonunda herkes gibi çöpe atılacak sıradan bir seyyar satıcısın!
Neither one of them is doin'it right.
Ama ikisi de işi doğru yapmıyor.
Seems neither one of them fucked anything, but we all got screwed.
Hiçbiri siklemiyor gibiler ama biz hepimiz sikildik...
Only God and Shu know if he's guilty, and neither one of them is talking.
Suçlu olup olmadığını ancak Tanrı ve Shu bilir, onlar da susuyorlar.
Neither one of them were germane to the plots.
İkisinin de konuyla alakası yok zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]