English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / Oh oh

Oh oh tradutor Turco

862,753 parallel translation
Oh, yeah, right.
Oh, evet, tamam.
Oh, uh...
- Hayır.
The markets are a bit crowded, but the flowers, oh, my gosh, a simple walk to the U-bahn is full of glory.
Piyasalar biraz kalabalık fakat çiçekler, ah, Tanrım, U-bahn'e basit bir yürüyüş şanla doludur.
Oh, he's shy.
Oh, utangaçmış.
Oh, they were always picking on poor Smeegle.
Onlar her zaman fakir Smeegle'yi seçiyorlardı..
Oh, I like Janice.
Janice'i severim.
Oh, we already did that one.
Biz zaten bu isimden vermiştik.
Oh, no, no, no, no!
Oh, yo, yo, yo, hayır!
Oh, very slippery.
Oo, çok kaygan.
Oh, this is so great.
Bu harika.
Oh, that whipped cream has gone bad.
o krem şanti bozulmuş.
Oh. How's that going?
Nasıl gidiyor?
Oh, God, I don't know what you think you got, but you might want to spend some of the brain time worrying about Tandy and that kid.
Tanrım, ne düşündüğünü bilmiyorum, Fakat bazı beyinleri Tandy ve o çocuğu endişelendirerek harcamak isteyebilirsiniz.
Oh, don't worry, you're gonna be okay, okay?
Oh, endişelenme, iyileşeceksin, tamam mı?
Oh, good, okay.
Oh, iyi, tamam.
Oh, I can be a Michelle.
Michelle olabilirim.
Oh!
Oh!
Oh, no, she just woke from a nap.
Oh, hayır, daha yeni uyandı.
Oh, hey, Melissa, hey.
Oh, hey, Melissa, hey.
- Oh, wow.
- Oo, vay.
Oh.
Oh.
Oh, no, I think I saw you give him something under the table.
Oh, hayır, sanırım masanın altından ona bir şey verdiğini gördüm.
Oh, come on, Tandy, we all know where he got them!
Hadi, Tandy, onları nereden aldığını hepimiz biliyoruz!
- Oh!
- Oh!
Oh, yeah, I couldn't be happier.
Evet, daha mutlu olamazdım.
Oh, don't be silly.
Aptal olma.
Oh, you said that first.
Oh, ilk onu söylemiştin.
Oh, he's good.
O iyi.
Oh, I mean, I-I don't know.
Yani, bilmiyorum.
Oh, by the way, congratulations on never having sex with anyone else ever again.
Bu arada bir daha kimseyle seks yapmayacağın için tebrikler.
Oh, I'll tell you how it's goin'.
- Söyleyim nasıl gidiyor.
- Oh, that's just the end of her lunch.
- Öğle yemeğini yeni bitiriyor.
Oh, hey. Isn't this that cool stroller we wanted?
Şu istediğimiz havalı bebek arabasından değil mi bu?
Oh, my God.
İnanamıyorum.
Oh. Yeah, sure, okay.
Tabii, olur.
Oh, yeah, a crib.
Evet, beşik.
Oh, God. Is that the price?
Of, o şey fiyatı mı?
Oh, dang. I gotta get me one of these.
Ben de bir tane almalıyım.
Oh, well, I was kind of assuming we'd get a new place once the baby arrives.
Bebek doğunca yeni bir yere taşınırız diye düşünmüştüm.
Oh. Here she comes.
Geliyor.
Oh, it's happening.
Mümkün.
Uh, Mrs. Wheeler? Oh.
- Bayan Wheeler?
Oh, I'd know that knock-knock anywhere.
Bu kapı çalışını nerede duysam tanırım ben.
Oh, right.
Evet, evet.
Oh, my God, so much.
Çok şey.
Oh, my God, that is so sweet.
Tanrım, bu çok hoş.
Oh. Hey, babe.
Merhaba bebeğim.
Oh, my God, that sounds amazing.
Kulağa harika geliyor.
Oh. Perfect.
Mükemmel.
Oh. Well, we are going to be sleeping out tonight.
Bu akşam dışarıda uyuyacağız.
Oh, my God! Move, move!
Öf çekil, çekil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]