Once in a lifetime tradutor Turco
584 parallel translation
You get in on a big fix once in a lifetime...
Böyle bir para fırsatını hayatta bir kez yakalarsın.
But this comes Just once in a lifetime
Ama bu hayatımda sadece bir kere olur
But it's the kind of a thing you come across only once in a lifetime.
Ama bu insanın ömründe bir defa rastlayacağı türde bir şey.
I thought you were class, like a real high note you hit once in a lifetime.
Hayatta ancak bir kez denk gelinebilecek süper nota gibi, seni klas biri sanmıştım.
Now that only happens once in a lifetime.
Bu, hayatta bir kere olur.
Look, Altar, once in a lifetime, a woman means something to a man.
Bak, Altar, hayatta ilk kez, Bir kadın, bir adama bir şey demek ister.
She met a good man like you and found a love that happens only once in a lifetime.
Sizin gibi iyi bir adamla karşılaşıp insanın hayatında bir kere tadabileceği bir aşka kavuşmuştu.
A man who comes along once in a lifetime probably.
Muhtemelen yaşam boyu bir kez ortaya çıkan biri.
Oh, baby, this kind of a chance comes along once in a lifetime.
Biz çıkarken derme çatma yerde değildi. Kendisi...
I got a hand of cards here comes to a man once in a lifetime.
İnsana ömründe bir kere gelebilecek bir el geldi.
You hear me? Once in a lifetime.
Duyuyor musun, bir kere!
Something that comes only once in a lifetime.
İnsanın hayatta bir kez başına gelecek bir şey bu.
This is something that happens once in a lifetime.
Bu ömrünüzde bir kez olacak bir şey.
Two things that come once in a lifetime.
Hayatta başına bir kez gelen iki şeye.
Once in a lifetime!
Bir kere!
This is my once in a lifetime deal.
Bu fırsat insanın eline bir kere geçer.
I understand how Frank feels, but testimony like this comes once in a lifetime.
Frank`in neler hissetiğini anlıyorum ama bu yüzyılda bir kere karşına çıkabilecek bir tanık.
Once in a lifetime.
Hayatta bir kere olur.
It'll be a once in a lifetime experience. No it won't.
- İnsana hayatında bir kez nasip olacak bir tecrübe bu.
I loved, with such a love that comes only once in a lifetime.
Sevdim, öyle bir sevgi ki hayatınız boyunca sadece bir defa yaşarsınız.
You know, Chris... Girls like you come along once in a lifetime.
Chris, biliyor musun... senin gibi kızlara hayatta ancak bir kere rastlanır.
You know, Ses, girls like you come along once in a lifetime.
Biliyor musun Ses, senin gibi bir kıza hayatta ancak bir kez rastlanır.
- A once in a lifetime thing.
- Hayatta bir kez görülecek bir olay.
Once in a lifetime.
Ömürlük bir şey.
So, we got a once in a lifetime, top of the line looney-tuney. That's what you're saying, right, Doc?
Yani, nereden bakılırsa bakılsın tam bir çizgi film kahramanı.
Opportunities such as this come but once in a lifetime.
Böyle fırsatlar kırk yılda bir gelir.
This you only see once in a lifetime!
Buna hayatta bir kez şahit olunur ancak!
This is something that comes about once in a lifetime.
Bu, hayatta bir kere eline geçen bir fırsattır.
This is a thrilling once-in-a-lifetime spectacle that simply must be seen.
Hayatta bir kez görülebilecek, heyecan verici bir manzara. Mutlaka izlenmeli.
"Once-in-a-lifetime spectacle"!
"Hayatta bir kez görülebilecek manzara"!
Why, Edie was the kind of person a guy is lucky to meet once in his lifetime.
Edie, bir adamın onunla ömründe bir defa tanışma şerefine nail olacağı bir kadındı.
It was a fluke, a once-in-a-lifetime.
Bu bir şanstı. Hayatta bir kez olur.
My wife is out there trolling for snatch, okay? Meanwhile, I've stumbled onto some high-class, once-in-a-lifetime fantasy shit here.
Bense ömrü hayatımda ilk kez kalite bir fantezi fırsatı yakaladım.
Said he had a once-in-a-lifetime deal, that we should sit tight.
İnsanın karşısına bir kere çıkacak bir anlaşma yaptığını ve çalışmalara yılmadan devam etmemiz gerektiğini söyledi.
Once-in-a-lifetime news!
İnsanın hayatta başına bir kez gelir!
Understand, this is a once-in-a-lifetime job.
Unutmayın, bu hayatta bir kez yapılacak bir iş.
with such a love that comes only once in a lifetime.
Sevdim, öyle bir sevgi ki hayatınız boyunca sadece bir defa yaşarsınız.
I know you really wanted to go to the movie but it's a once-in-a-lifetime chance, and his uncle had some pull.
Filme gerçekten gitmek istediğini biliyorum ama bu hayatta bir kez gelen fırsattandı ve amcasının bazı çekleri vardı.
This is a once-in-a-lifetime.
Hayatta bir defa olacak bir olay.
It's an awesome spectacle... and a vicious display of seething opponents... once again paralleled in an obstinate attempt to prove... superiority of the roads unequal in our lifetime.
Muhteşem bir manzara... ve bir kez daha... yollardaki üstünlüklerini kanıtlamak için yanyana dizilmiş... öfkeli rakiplerin amansız gösterisi.
One that specialises in offering a once-in-a-lifetime whodunnit weekend.
Özel tatil seçenekleri sunan, hayatının ilk ve tek "Katil kim?" oyununu oynayabileceğin bir yer.
This must be one of them once-in-a-lifetime things, like a glacier's melting.
Bu hayatta bir kere olan bir şey olmalı, bir buz dağının erimesi gibi.
Excuse me. You said it was a once-in - a-lifetime opportunity.
Hayatta bir kez ele geçecek bir şans demiştin.
That was a once-in-a-lifetime thing, Peg, and I'm so glad you guys were here to scared it away.
Ömrümde bir kez olan bir şeydi bu Peg ve siz gelip de onu korkutup kaçırdığınız için çok memnunum.
"Lifestyles" is proud to bring you this once-in-a-lifetime look at America's number one home.
Yaşam tarzları Amerika'nın muhteşem, bir numaralı evine yakından bakmanızı sağladı.
This is a once-in-a-lifetime story for a journalist.
Bu bir muhabir için hayatında ender yakalayabileceği hikâyelerden.
She's bowling a once-in-a-lifetime game.
Hayatta bir kez olacak bir başarı gösteriyor.
This is a once-in-a-lifetime opportunity, man.
Böyle bir fırsat hayatta bir kere olur.
One is a once - in-a-lifetime opportunity.
Ve bu zor bir karar.
There will be plenty of other once - in-a-lifetime opportunities.
Hayatta bir kez yakalayacağın bir sürü fırsatın daha olacaktır.
This pilgrimage is a religious requirement or duty, of every Muslim that is able uh, to make the pilgrimage at least once in his lifetime.
Bu hac, dini bir gerekliliktir. Gücü yeten her Müslüman'ın görevi. Hayatta en az bir kez Hacca gitmelisiniz.
once in a while 156
once in 16
once inside 39
a lifetime 32
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once more 250
once a week 102
once in 16
once inside 39
a lifetime 32
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once more 250
once a week 102