Once or twice tradutor Turco
837 parallel translation
You see I, I've only met Mr. Beaumont once or twice.
Anlayacağınız ben de bay Beaumont ile bir ya da iki kez karşılaştım.
- Once or twice.
- Bir ya da iki el.
Just once or twice a week.
Haftada bir iki kere.
No. I came pretty close to it once or twice.
1-2 kere söylemeye çok yaklaşmıştım.
He has coughed once or twice. It may be a cold.
Bir veyahut iki kez öksürdü, üşütmüş olabilir.
Once or twice a week.
Haftada bir veya iki kez.
It wouldn't do you any harm to stick your nose in it once or twice yourself.
Arada bir senin de burnunu sokmandan zarar gelmez.
The kind of job every girl takes on once or twice in her life.
Böyle bir şeyi her kız hayatında bir ya da iki kez yaşar zaten.
I've been tempted once or twice to look and see what's inside it.
İçinde ne var ne yok diye bakmayı düşündüm.
Once or twice we got some news about you - come on, baby!
Bir kaç kez seninle ilgili haberler aldım. - Hadi bebek!
Oh, I - I met her at parties once or twice that Jean gave.
Jean'in verdiği partilerde bir iki kez karşılaşmıştım.
I've only seen her once or twice.
Onu sadece bir-iki defa görmüşlüğüm var.
I seen him once or twice.
Onu bir veya iki kere gördüm.
They only hired me once or twice as I was the type they needed
Bir kaç kez rol verdiler o kadar o da role uygun bir tipim olduğu için.
Maybe we sat down at the same card game once or twice but that don't mean dirt to me now.
Belki kozlarımızı paylaşsak çok iyi olur. Ama bu şimdilik pek uygun değil
She's been so moody of late, almost irritable once or twice.
Bu aralar o kadar huysuz ki, hatta bir iki kere sinirlendi bile.
It's one of the most tiresome clichés of storytelling It really happens once or twice in a generation
Hemen bütün öykülerde klişeleşmiş bir halde yer alan, ama gerçekte bir kuşağın bir, bilemediniz iki kez tanık olduğu bir olay.
I have seen you like this once or twice before
Seni bir iki kez böyle görüdüğümü hatırlıyorum.
I almost rang you myself once or twice.
Az kalsın sizi bizzat arayacaktım.
I had to bat him over the head once or twice when he got drunk and tried to shoot up Wichita.
Sarhos olup saga sola ates ettiginden... kafasina bir iki kere vurmus olabilirim.
Well, I might've looked away once or twice.
- Bir iki kez başımı çevirmişimdir.
After that I saw her once or twice a week.
Bundan sonra onu haftada 1-2 kez görmeye başladım.
Once or twice.
Bir iki kere.
We're going to meet in town once or twice a year.
Yılda bir iki kez kasabada karşılaşacağız.
Once or twice.
Yoksa hatırlamıyor musun?
Once or twice. It's difficult getting around these days...
Bu günlerde trafik çok yoğun, bu yüzden.
Not then, but once or twice before.
O zaman değil ama, daha önce bir iki kere.
- I told him, once or twice.
- Ona bir iki kere söyledim.
I was touched by it myself once or twice.
Yalnızlık. Benim de birkaç kez başıma gelmişti.
- Yes? Once or twice a week, this case must be very carefully dusted.
Haftada bir ya da iki kez, bunun dikkatlice tozu alınmalı.
You know you'll get it once or twice a year.
Sene de bir, iki kere üşütürsün.
Once or twice.
Bir ya da iki defa.
Once or twice, before vacation.
Bir ya da iki defa, tatil öncesi.
I get to town about once or twice a year.
Senede bir iki defa şehre inerim.
Once or twice I thought that he would die because he was so angry.
Ara ara bana çok kızgın olduğu için öldüğünü düşünmüşümdür.
I'm sorry, but from now on we won't be able to see each other every day but just once or twice a week.
Üzgünüm ama bundan sonra her gün görüşemeyeceğiz. Haftada sadece bir ya da iki kez.
Tell us the truth now, weren't you a little bit nervous once or twice?
Şimdi doğruyu söyle bakalım, bir iki kez olsun sinirlerin gerilmedi mi?
I even sat next to you once or twice.
Hatta bir kaç kez, senin yanına bile oturmuştum.
I only washed'em once or twice.
Herhalde bir veya iki defa yıkanmış olmalı
So a whore may be allowed to feel like a real human being once or twice a year.
Bir fahişenin gerçek bir insan gibi hissetmesi için belki yılda bir veya iki kez izin verilirmiş.
- Even did, once or twice.
- Hatta, bir iki kere yaptı da!
I myself only see my daughter once or twice a year.
Ben kızımı yılda bir ya da iki kez görüyorum.
That's been known to happen once or twice.
Herkesin başına bir kaç kez gelir.
- Do you know him? - I've met him once or twice.
- Birkaç kez karşılaştık.
You would have to come here, of course, once or twice each week.
Tabii ki haftada 1 veya 2 kez buraya gelmek zorunda kalacaksınız.
He paid my drinks once or twice.
Bana bir iki şey ısmarlamıştı.
I've only been to the cemetery once or twice.
Ben sadece bir veya iki defa mezarlığa gittim.
A recent American religious journal told its Christian readers to think twice before they rashly gave their family shelter space to neighbours or the passing stranger.
Dini konularda yazan bir Amerikan dergisi son sayısında Hristiyan okurlarına... acele karar verip aile sığınaklarını komşuları ya da yabancılarla paylaşmadan önce... iyi düşünmelerini önerdi.
Once or twice a year.
- Olamaz.
- Once or twice.
- Bir ya da iki kez.
Don't let a pretty girl ask you twice, or an ugly one once.
Ya güzel bir kıza ikinci kez teklif etme fırsatı verme, ya da çirkin bir kıza razı ol.
twice 1187
twice a day 45
twice a week 52
twice a year 18
twice for no 18
twice in one day 43
once upon a time 600
once again 1042
once and for all 239
once in a lifetime 20
twice a day 45
twice a week 52
twice a year 18
twice for no 18
twice in one day 43
once upon a time 600
once again 1042
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once in a while 156
once a month 91
once a day 16
once there 37
once you're inside 16
once before 22
once was enough 18
once a week 102
once is enough 17
once in a while 156
once a month 91
once a day 16
once there 37
once you're inside 16
once before 22
once was enough 18