Pick that up tradutor Turco
2,826 parallel translation
Pick that up!
Topla onları!
Sir, pick that up, or I'll have to cite you for littering. Littering?
bunları toplayın ya da çöpü bildirmek zorundayım.
I didn't pick that up.
Donakaldı. Bunu farketmemiştim.
I'll have to pick that up later.
Sonra onu ben toplayacağım.
'Cause you could easily just bend over and pick that up, right?
Çünkü kolayca eğilip onu yerden alabilirsin, değil mi?
I said now! Pick that up.
Çıkar şunu hadi!
Pick that up, Firebrace.
Şunu yerden al, Firebrace.
That's typical. No, it's not like that. That's probably why he's running a bar in the first place, is to pick up pretty girls like you.
klasik patron hayır, öyle değil senin gibi güzel kızları götürebilmek için bar işletiyordur muhtemelen.
I asked Dwayne to pick up not just the fish tank, but also to look through the trash that you put out that day.
Dwayne'den sadece akvaryumu getirmesini istemedim. Ondan ayrıca o gün attığınız çöpü karıştırmasını istedim.
Well, she had to have help because she didn't pick up that ransom by herself.
Bu kayıttan haberin vardı, değil mi?
Well, it indicates that you thought your husband would be a handful even before you went to pick him up that night.
O gece onu almadan önce bile, onu baş edilmesi zor biri olarak gördüğünü gösterir.
No, your brother told me on the phone that he'd be here to pick me up
- Hayır, kardeşin bana telefonda gelip beni alacağını söyledi.
And I know that I gotta pick it up on the rent, and...
Ve kiraya da katılmam gerektiğini biliyorum.
Well, I did pick up that test, along with the camisole.
Pekâlâ, geceliğin test sonucunu aldım.
He's here to pick up M24 Stop That's enough
M24'ü seçmek için geldi. Durun yeter.
Now we wait for him to pick up that crayon.
Bir şeyler yazmasını bekleyeceğiz.
You were the one that was trying to pick up on those girls last night.
Dün gece o kızları tavlamaya çalışan sendin.
So when I was feeling better, I went to my mother's to pick him up, and... that's when they told me he wasn't there.
Daha iyi hissettiğimde onu almaya anneme gittim ve orada olmadığını da o zaman öğrendim.
I tell her that the saleswoman flirted with me, And all she says is that I should pick up the poop On my way out.
Tezgâhtarın benimle flört ettiğini söyledim ve tek cevabı çıkarken kakayı yerden almamı söylemek oldu.
Well, it wouldn't matter if you'd just pick up that night shift at the prison!
Farketmez! Hapisanedeki gece vardiyasında da çalışsaydın o zaman.
I am going to check out that adorable little store around the corner, pick up something for the twins.
İkizlere bir şeyler almak için şu köşedeki şirin mağazaya gidip bir bakacağım.
I just pick things up easy, that's all.
İşleri kolay öğrenirim, hepsi bu.
Kids usually pick that habit up from other kids.
Çocuklar böyle huyları arkadaşlarından kapar.
But is that something Lily would even pick up on?
Lily böyle bir şeyi benden kapabilir mi ki?
You come in here, and you don't talk to the barbers and whatnot, but you want to pick on the ex-con that's sweeping up everybody's hair.
Buraya gelir, berberler ve benzerleriyle konuşmaz,.. ... ama herkesin saçını süpüren eski mahkuma kancayı atarsınız.
Man don't you know that when a guy's out on a date with a hot girl it's rude to pick up the phone?
Bilmiyor musun sen, bir adam ateşle bir kızla randevu sırasında telefona bakmanın kabalık olduğunu?
I am running for town council, and I understand that I can pick up a form here.
Belediye meclisi seçimleri için adaylığımı koyacağım ve anladığım kadarıyla formu buradan alacakmışım.
And you, pick that guy up so I don't have to worry about him.
Siz de toplayın şu herifi, gözüm arkada kalmasın.
If you pick up that phone, you will not wake up in the morning.
- Eger o telefonu açarsan yarin sabaha uyanamazsin bak.
I-I think I might stop by at Sweet Lady Jane's, and pick up some pastry for that sweet little Violet.
Tatlı Hanım Jane'nin dükkanına uğrayıp, tatlı Violet'e hamur işi alabilirim sanırım.
Then from 11 : 30 to 12 : 30, we'll pick which of these shows we're gonna do, and we'll come up with a scene for that, and then we'll be done.
12'a kadar neyi yapacağımıza karar verelim, bir sahne bulalım ve eve gidelim.
That was the worst pick-up ever.
Yaklaşım biçimin berbattı.
I've gotta pick up that truck.
Şu kamyonu getirmem lazım.
Is that every time that I pick up the phone, Your sister doesn't wanna talk.
Sen her telefonu açtığımda, nedense kardeşin konuşmak istemiyor.
That's my dad, come pick me up.
Bu babam olmalı, beni almaya geldi.
So you need to go pick up the baby, bring her back, and then hopefully, I'm done with the kid that's on his way in by the time you're back.
O yüzden gidip bebeği alıp buraya getirmen gerek. Umarım siz dönene kadar benim de şu an getirilen çocukla işim bitmiş olur.
It's where they would send me to pick up packages that have bypassed customs.
Orası, beni gümrükten geçmemiş paketleri almaya gönderdikleri yerdi. Bu bilgiyi verdin...
Is that why we have to pick up the bottles at the curb?
Onun yüzünden mi şişeleri kaldırım kenarından almamız gerekiyor?
The day care owner confirmed that he's the same guy who tried to pick up Bianca.
Kreşin sahibi Bianca'yı almaya çalışan adamın aynı adam olduğunu doğruladı.
Uh, I... I just stopped by, uh, to pick up some things on the way home that I thought the family might enjoy, like, some, uh, lighters, uh...
Eve dönerken ailemizin hoşuna gidebilecek bir şeyler almak için durmuştum.
But since you didn't pick up Lucy, of course, none of that happened.
Ama Lucy'i almadığın için tabii ki, bunların hiçbiri gerçekleşmedi.
Never mind that. Just pick up.
Boş ver adamı, telefonumu aç.
Maybe, before that, he will stop by my country to pick up a prayer for you from our people.
Belki ondan evvel ülkeme de uğrar benim insanlarımdan da bir rıza, bir hayır dua almaya.
The young dolphins pick up this technique from their parents, as do the egrets that follow them.
Genç yunuslar bu tekniği anne babalarından görerek öğrenir. Tıpkı onları izleyen Akbalıkçıllar gibi.
The monkey that thought itself a human and walked on its two feet... got down on its four feet, ran to pick up nuts on the ground, and ate them.
Bir insan gibi iki ayak üzerinde yürüdüğünü sanan maymun dört ayağının üstüne inip, cevizleri toplamış ve afiyetle yemiş.
So why don't you help me pick all this crap up and put it right back into that room, please.
Şimdi, neden tüm bu eşyaları toplamıyor ve... odaya taşımama yardım etmiyorsun, lütfen.
That is what people pick up.
Herkes de öyle sanır.
Locate that Ford pick-up truck, we have the perpetrator.
Kamyon bulunursa suçlu elimizde.
If you decide that you ever want to pick up this game, shit, pick it up for the right reason, the money only.
Eğer bu oyuna katılmaya karar verdiysen doğru sebep için katıl, sadece para için.
If that was your pick-up line, it needs work.
- Tavlama cümlesi çalışmalısın.
I pick up that phone, and you're in.
Telefon açıyorum ve işin içindesin.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50