So much so tradutor Turco
69,891 parallel translation
- Thank you so much.
- Çok teşekkür ederim.
You know, I missed you... so much.
Seni çok fazla özledim.
We've heard so much about you.
Hakkınızda çok şey duymuştuk.
Why does he still matter so much to you?
Neden hala senin için çok önemli?
I'm sorry you're carrying around so much anger, but I have to go.
Çok üzgün olduğun için üzgünüm, ama gitmem gerekiyor.
I-I don't... I don't see'em so much, so...
Ben... ben onları çok fazla göremiyorum, o yüzden...
Your kid's so much like you were.
Oğlun da senin gibi.
She was in so much pain, she just wanted a way out, and... and I helped her.
Çok acı çekiyordu. Sadece bir çıkış yolu istedi... Ve ona yardım ettim.
I just miss her so much.
Onu çok özlüyorum.
And she was in so much pain, you could almost see the film of grief over her eyes.
Ve çok acı çekiyordu, neredeyse keder filmini gözlerinde görebiliyordun.
Why does he still matter so much to you?
Neden hâlâ senin için çok önemli?
Thank you so much.
Çok teşekkür ederim.
Why do you hate yourself so much?
Neden kendinden bu kadar çok nefret ediyorsun?
Why do you hate yourself so much?
Neden kendinden bu kadar nefret ediyorsun?
He has made us see everything so much more clearly, and now we realize how utterly responsible we are for how disastrously your life has turned out.
Her şeyi çok daha açık bir şekilde... görmemizi sağladı. Hayatımızın bu kadar felaket bir durumda olmasından tamamen sorumlu olduğumuzunun farkına vardık.
day in and day out, when he himself had so much potential,
etrafında olma fikri her gün ve her gece, onun o kadar potansiyeli varken...
There's so much to do today!
Bugün yapacak çok şey var!
" where our frail bodies become so much stronger ;
" zayıf bedenlerimiz çok daha güçlü hale gelmiş ;
Your cousin is so much like you.
Kuzenin sana çok benziyor.
To look for validation elsewhere, so much that I was willing to take it from the first mentor that offered it to me.
Başkasından onay beklemeyi. Ben de bunu sunan ilk akıl hocasını kabul ettim.
I'm so much better now.
Artık çok daha iyiyim.
You are so much stronger than me.
Benden çok daha güçlüsün.
What's churning those waters up so much that a little cub like that can break the levee?
Suyu bu kadar dalgalandıran ne ki ufak bir çalkantı barajı yıkabiliyor?
Well, you could do so much with it.
Biz... Yani, sen daha çok şey yapabilirsin.
Would you tell Leonard for me, if he so much as whistles one false note...
Leonard'a iletmeni istediğim bir şey var.
Would you tell Leonard from me that if he so much as whistles one false note,
Leonard'a bir şey iletmeni istiyorum. En ufak hatasında onu kendisinden bile daha karanlık bir deliğe tıkarım.
- No, but options. How much do I have to drink so that I never have to hear
Bu seni asla duymamak için daha ne kadar içmem gerekiyor?
I figured you'd pretty much be dead without me, so...
Ben olmazsan öleceğini düşündüm.
Thank you so much.
Çok teşekkürler.
Shoot'em in the head with those, they die, and then there's so much fuckin'paperwork.
Kafalarına sıkarsan ölürler, sonra işin yoksa evraklarla uğraş dur.
Thank you so much for all the nice comments about our tits and everything.
Memelerimizle falan ilgili güzel yorumlarınız için çok teşekkürler.
Oh, I missed you so much, baby.
Seni çok özledim yavrum.
I miss her so much!
Onu çok özlüyorum!
So much work to do today, it's...
Bugün çok işim vardı,
Maybe I shouldn't have expected so much, but before you returned from your sabbatical, all I heard about was the illustrious Detective Bowman.
Belki de bu kadar beklentiye girmemeliydim. Uzun izininden dönmeden önce hakkında tek duyduğum şanlı dedektif Bowman'dı.
Thank you so much for joining us at The Greatest Day Wilshire Boulevard Congregation.
Willshire bulvar cemaati büyük gününde bize katıldığınız için teşekkürler.
Thanks ever so much.
- Çok teşekkür ederim.
But I'm afraid not so much lately.
Ama son zamanlarda, korkarım ki öyle değil.
There's so much more you can do when you don't think about sex.
Seks hakkında düşünmediğiniz zaman yapacak çok şeyiniz oluyor.
You seem to get so much joy out of your money.
Paranın tadını fazlasıyla çıkarıyorsun.
You've given me so much, Monty.
Bana çok şey kazandırdın Monty.
He's on the news so much, he has his own theme music now.
Haberlere o kadar sık çıkıyor ki.. ... artık kendi jeneriği bile var.
I've been my entire life, and I never got so much as a hockey ticket.
Hayatım boyunca oldum, Ve hiç hokey bileti kadar olamadım.
I love you so much.
Seni çok seviyorum.
You could do so much better.
Sen daha iyi yapabilirdin.
- I love you so much.
- Seni çok seviyorum.
Not so much, I don't suppose, by comparison.
Pek fazla değil, karşılaştıracak kadar iyi olduğumu sanmıyorum.
- Thank you so much.
- Hoşça kalın.
- Thank you so much.
- Çok sağolun.
You are so much fun.
Çok eğlencelisin.
- Lucky seven, except... I mean, maybe not so much in this case.
- Şanslı yedi, belki de bu durumda çok değil.
so much fun 46
so much 519
so much has happened 21
so much for 27
so much the better 74
so much more 31
so much money 21
so much pain 26
so much better 45
so much for that 32
so much 519
so much has happened 21
so much for 27
so much the better 74
so much more 31
so much money 21
so much pain 26
so much better 45
so much for that 32
so much blood 34
sorry 58639
solo 156
sofia 386
something went wrong 81
sonia 229
sort 19
so cute 228
sola 22
solis 98
sorry 58639
solo 156
sofia 386
something went wrong 81
sonia 229
sort 19
so cute 228
sola 22
solis 98