Something the matter tradutor Turco
666 parallel translation
Is something the matter?
Sorun mu var?
Something the matter with your eye?
Gözünüzde bir sorun mu var?
There seems to be something the matter with these drapes.
Perdelerde bir sorun var gibi.
Is something the matter?
Bir sorun mu var?
- Is something the matter?
- Bir sorun mu var?
Something the matter with his grandmother's paisley shawl.
Büyükannesinin işlemeli eşarbıyla ilgili sorunlar varmış.
There's something the matter with Pa.
Onun bir derdi var.
- Is there something the matter, madam?
- Bir sorun mu var bayan?
There's something the matter, and you're a detective.
Bir mesele var ve sen bir dedektifsin.
There's something the matter with the door.
Kapıda bir sorun var.
Is something the matter?
Bir şeyiniz mi var?
- Is something the matter, sir?
- Bayım, bir problem mi var?
Something the matter, Mrs. Rutledge?
Sorun mu var, Bn. Rutledge?
It was something the matter with Terry.
Terry'de bir şeyler vardı.
You see, every one of those girls murdered had something the matter with her. Something wrong.
Öldürülen bütün kızların bir derdi, sorunu vardı.
Is something the matter?
Sorun mu var ki?
Is there something the matter with me?
Benim sorunum nedir?
Robert, there's something the matter with my head!
Robert, başımda bir sorun var!
- Why, is something the matter with him?
- Neden? Sorun ondan mı kaynaklanıyor?
Something the matter?
Bir şey mi oldu?
Something the matter, Lieutenant? Get out of here.
- Bir sorun mu var teğmen?
- Something the matter, miss?
- Bir şeyiniz mi var?
Is something the matter, Mr. Allnut?
Bir sorun mu var Bay Allnutt?
- Why? Something the matter with you.
Sende bir şeyler var ama olsun!
- ls something the matter?
- sorun olan bişi mi var?
What makes you think there's something the matter with her?
Kadına bir şey olduğunu nereden çıkardın?
There must be something the matter.
Bir sorun olmalı.
Is something the matter?
- Evet. Bir sorun mu var?
Is something the matter?
Bir durum mu var?
I said, is something the matter?
Bir durum mu var diyorum size?
Something's the matter.
Bir şey var.
- What's the matter, Pop? Lose something?
- Sorun ne dostım ; bir şey mi kaybettin?
Something must be the matter with you.
Senin canın bir şeye sıkılıyor.
Leon, something is the matter.
Leon, bana bir şeyler oluyor.
I got something to show you. - What's the matter?
Bir şey göstereceğim.
The trouble with being descended from a brewer, no matter how long ago he "brewed-ed" or whatever you call it, you're supposed to know all about something you don't give a hoot about.
Biracı veya Aleci, böyle bir ailenin ferdi olmak,..... son derece rahatsız edici. İnsanın, hiç değer vermediği bir şey konusunda, her şeyi bilmesi gerekiyor.
No matter what you'd say to the contrary there'd always be something inside of me that would say you were lying.
Ne kadar inkâr etsen de içimde bir şey yalan söylediğini anlayacak.
You were always inclined to despise my simple approach to the problems of this life, but our silence on the matter would be worth something, would it not?
Ivır zıvır. Hayatın dertlerine basit yaklaşımımı hep küçümsedin. Ama bu konudaki ketumluğumuzun bir bedeli olmalı, değil mi?
Please, God. Something's the matter with Daddy.
Lütfen Tanrım, babamın bir derdi var.
Haply the seas and countries different, with variable objects, shall expel this something-settled matter in his heart.
Belki denizler, değişik yerler, yeni ufuklar dağıtır içindeki saplantıyı.
What's the matter? Did I say something bad?
Yanlış bir şey mi söyledim?
Something was the matter, all right.
Evet, bir sorun vardı.
Pedro's conduct in the matter leaves something to be desired.
.. olduğunu görüyor : Pedro'nun davranış şekli hiç arzu edilir bir davranış şekli değil.
But if there is something, as a matter of fact, anything in what you say I am going to promote you into the king of the world.
Ama eğer, dediklerinin içinde biraz, hatta herhangi bir gerçeklik payı varsa, seni dünyanın kralı yapacağım.
No matter the dangers, I must do something to escape this tomb, this prison.
Tehlikelere aldırmadan, bu mezardan, bu hapisaneden kurtulmak için, bir şeyler yapmalıyım.
Something's the matter.
Bir sorun var.
What's the matter, you got something in your eye?
O tarafa ovalamayın.
With all due respect... this is something I must do, no matter what the cost.
Saygısızlık etmek istemem ama düşümü gerçekleştirmek uğruna hayatımı vermeye razıyım.
Whats the matter, you drop something?
Ne oldu, bir şey mi düşürdün?
What's the matter? ls something wrong?
Ne oldu, bir sorun mu var?
I'M--I'M AFRAID. WHAT'S THE MATTER? IS THERE SOMETHING WRONG WITH THAT?
Dışarı çıkıp ölmekten korkmayan kimse var mı aranızda?
the matter is closed 18
the matter 18
matter 86
matter of fact 310
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
sometime 130
something came up 177
something happened 421
the matter 18
matter 86
matter of fact 310
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
sometime 130
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something's wrong 881
something is wrong 141
something wrong 855
something's wrong here 34
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something's wrong 881
something is wrong 141
something wrong 855
something's wrong here 34