Sunny day tradutor Turco
338 parallel translation
It's a sunny day
Hava da güneşli.
Life is just like a bright, sunny day
Hayat güneşli, güzel bir gün gibidir
Nice sunny day.
Güneşli güzel günler.
On such a sunny day?
Bugün hava çok aydınlık değil mi?
And now, folks, bright and early on this beautiful sunny day, flowers are fresh from the rain, and there isn't a cloud in the sky.
Şimdi, millet, bu pırıl pırıl ve erken güzel güneşli günde çiçekler yağmurla hayat buldu ve havada bir bulut dahi yok.
It were a sunny day, like this one we just had.
Yaşadığımız şu gün gibi, güneşli bir gündü.
But I saw you go out wearing rain boots and it turned out to be a beautiful sunny day
Fakat senin dışarıya çizmelerinle çıktığını gördüm. Güzel güneşli bir gün olmasına rağmen.
But on a bright and sunny day like that, man is filled with hope.
Hava o kadar aydınlık, güneşli ve güzeldi ki insanın içi umutla doluyordu.
Do you remember that wonderful sunny day, in the countryside... when that soldier was rude to me, I can't remember why...
Kırlara gittiğimiz o güneşli, harika günü hatırlıyor musun? Orada bir asker nedensiz bir biçimde bana kaba davranmıştı...
We're back in the broadcasting room on a sunny day in Los Angeles.
Güneşli bir Los Angeles'tan yayın yapıyoruz.
Donna Sofia, whenever I see you it's a sunny day!
Bayan Sofia, sizi ne zaman görsem güneş açıyor!
- What a beautiful sunny day!
- Ne kadar güzel, güneşli bir gün böyle!
It's a sunny day.
Bugün hava güneşli.
Because I prefer a sunny day to a cloudy day.
Güneşli bir günü bulutlu bir güne tercih ettiğim için.
'We've got a good sunny day and very, very minute winds.
Güneşli bir gök yüzü ve ciddi bir rüzgar var.
Yeah, it looks like another sunny day in hell.
Cehennemde güneşli bir gün daha.
That fine, sunny day was painted with blood.
O güzel, güneşli gün kana boyandı.
[ A sunny day meaning nothing
[ Hiçbir manası olmayan güneşli bir gün
On a bright, sunny day
Aydınlık, güneşli bir günde
Maybe the first sunny day of the spring, and a car will slow beside you, and the door will open, and someone you know, maybe even trust, will get out of the car.
Belki baharın ilk güneşli günü olacak,... bir araba hemen arkanda yavaşlayacak,... ve kapı açılacak,... ve bildiğin birisi, güvendiğin birisi bile olabilir bu,... arabadan çıkacak.
- You passed by one sunny day
- # Güneşli bir günde göçtün...
It was a lovely sunny day...
Bu güzel güneşli bir gündü...
It's a bright and sunny day.
Güzel ve güneşli bir gün.
Some sunny day, she left him for her doctor.
Güneşli bir günde, doktoru için onu terk etti.
And so, on a wonderful sunny day in 1850... I started out my great adventure... and I left Poland for Philadelphia... the city where all the brothers love each other...
Böylece 1850'de güneşli, harika bir günde büyük serüvenim başladı ve Polonya'dan Philadelphia'ya doğru yola çıktım.
- It's another sunny day.
- Yeni bir güneşli gün.
That we would meet again Some sunny day
"Güneşli bir günde yine karşılaşırız belki de"!
A sunny day.
Güneşli bir gündür.
A sunny day in which nothing happens.
Hiçbir şeylerin geçmediği güneşli birgün.
Just an ordinary sunny day.
Herhangi bir güneşli gün.
It seems that the will be a clear, sunny day.
Bunun olması adına parlak ve güneşli günler.
It sure is great to start off a sunny day thinking about the people you like most.
Güneşli bir güne sevdiğin insaları düşünerek başlamak gerçekten harika.
Lightning in the middle of a sunny day?
Güneşli bir günün ortasında yıldırım düşer mi?
The first time it was a sunny day.
İlk seferinde hava güneşliydi.
We send him all over town in the middle of a hot, sunny day.
Sıcak ve güneşli bir günde şehirde tur atmasını isteyeceğiz.
Looks like Another sunny day also.
Güneşli bir gün olacak gibi.
Sunny day, the stands are full of fans.
Güneşli bir gün, taraftarlar tribünleri doldurmuş.
On the first sunny day in May, we always go to the beach to shake hands with Mr. Summer.
Ama Buck konsantre meyve suyu yapmayı öğrenir öğrenmez kendini ilk otobüste bulacaksın
But the citizens of the sun, they pay five pesetas — a whole day's pay, enough to feed a family — to fry on the sunny side of the ring... while they watch a few bulls being butchered — a criminal business.
Güneşli yerde oturanlar - beş peseta ödüyorlar Bir ailenin karnını doyuracak kadar parayı - güneşin altında kavrularak... boğaların ölüşünü izliyorlar - Canice bir iş.
'In sunny Jersey, it is said,'every day is exactly the same as every other.'
Güneşli Jersey'de her günün bir diğeriyle tıpatıp aynı olduğu söyleniyor.
♪ There'll never be a day so sunny It could not happen twice ♪ Where is the man with all the money?
böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
♪ There must be someone who will buy ♪ There'll never be a day so sunny I know it could not happen twice ♪ Where is the man with all the money?
mutlaka bunu satın alacak birileri olmalı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
♪ I'm so high, I swear I could fly ♪ What a sky, a heavenly ceiling ♪ There'll never be a day so sunny It could not happen twice
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
It's going to be cloudy and rainy all day, but Sunday is going to be sunny and beautiful, and I think that's the day we should get together and rendezvous.
Bütün gün bulutlu ve yağmurlu olacak ama pazara hava güneşli ve güzel olacakmış. Sanırım o gün için randevulaşıp beraber olmalıyız.
The next day I'm in sunny Mexico with a blond... living an adventure.
Ertesi gün Meksika'da bir sarisinla beraber... macera yasiyorum.
Pretty day, sunny sky
Güzel bir gün Gökyüzü güneşli
Sunny sky, pretty day
Güzel bir gün Gökyüzü güneşli
she said, "If you want to, you can go out and play, it's sunny outside, and a beautiful day".
"Dışarı çıkıp oynayabilirsin istersen eğer, güneşli ve güzel bir gün görmeye değer."
- Lovely sunny day.
15 01 : 04 : 15 : 06 Güzel bir yaz günü.
♪ USA It's a sunny, woodsy day in Lumberton, so get those chainsaws out.
Bugün Lumberton'da açık ve kesime uygun bir gün var.
It was a sunny, cloudless June day, but over these bare highlands blew a fierce, insufferable wind.
Güneşli, bulutsuz bir haziran günüydü ama bu çıplak yüksek bölgenin tepesinde hiddetli bir katlanılmaz rüzgar esiyordu.
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days remain 20
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
day before yesterday 18
day in and day out 25
day out 85
day in 57
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
day before yesterday 18
day in and day out 25
day out 85
day in 57
day one 66
day basis 16
day by day 66
day suspension 16
day after tomorrow 77
day or night 97
day three 20
day weekend 17
day and night 151
day after day 123
day basis 16
day by day 66
day suspension 16
day after tomorrow 77
day or night 97
day three 20
day weekend 17
day and night 151
day after day 123