The good stuff tradutor Turco
1,220 parallel translation
I want the good stuff.
Pahalısından istiyorum.
I WANT TO KNOW WHERE ALL THE GOOD STUFF IS.
Tüm güzel şeyler...
And when you've got two people like us, with all the good stuff behind us and good stuff that could be, it just doesn't make sense to discard it, right?
Bizim gibi geçmişte bir sürü güzel şey yaşamış ve yaşayabilecek olan iki insanın bunu bozmaları hiç mantıklı değil.
The good stuff.
İyi olanından. - Cam.
You have to leave the good stuff.
Daha güzel şeyler sunman gerekir.
Engine that size really begs for the good stuff, doesn't it?
Bu boyuttaki bir motor için iyi benzin gerekir, değil mi?
Yeah, let's crack open a bottle of the good stuff.
Evet, iyisinden bir şampanya açalım.
Feel this fabric. This is the good stuff.
Şu kumaşı eller misin?
Okay, here's the good stuff.
Pekala, işte iyi bir malzeme.
- Well, he glosses over the good stuff.
- İyi şeyleri gizliyordu.
- Savor the good stuff.
İyi şeylerin tadını çıkar. Evet- - tabik ki.
Whose foodstuff will be the good stuff?
Kimim yiyecekleri iyi?
The good stuff!
İyi mal.
I'll tell you, this card won't get you into the good stuff, but that little logo definitely gets you laid.
Bu kartın sana hoş şeyler getirmeyeceğini söyleyeceğim, fakat bu küçük logo kesinlikle seni rahatlatacaktır.
The good stuff that you've felt with Elise...
Ama sonra, Elise ile hayatın değişiverdi.
Maybe we're really scared of the good stuff.
Belki iyiden korkuyoruz.
Or maybe we just need the bad stuff to remind us what the good stuff is in the first place.
Belki de kötülük bize iyiliğin anlamını hatırlatmak için var.
You won't turn loose the good stuff. You Just sell the Junk.
Sadece çöpleri satıyorsun.
- that the actor is in that situation, and in which he has done the good stuff, too.
Sanki bir makinenin görevini yerine getirmesi gibi.
Leather, whips, latex, chains. All the good stuff.
Deriler, kamçılar, zincirler, her şey var.
I'll save the good stuff for you.
İyi kısmını sana ayıracağım.
Nobody remembers the good stuff.
Kimse iyi şeyleri hatırlamaz zaten.
Now for the good stuff.
Şimdi esas olaya geçelim. Bir tek unsuru değiştiriyorum.
Well, I've got the good stuff right here, right next to the Peggy Lee.
- İyi malzemeleri burada saklıyorum. Peggy Lee'nin hemen yanında. - Çok uygun bir yer.
THAT'S THE GOOD STUFF.
Budur işte.
Bring the good stuff?
İyi malzemeyi getirdin mi?
- You got all the good stuff!
- Bütün iyi şeyleri sen almışsın!
Since you have to take everything off the walls anyway... now is a good time to decide... what stuff you'll keep and what stuff you'll get rid of.
Duvardaki herşeyi sökeceğin için şu an neyi atıp neyi saklayacağını düşünmek için güzel bir zaman.
I'll be moving into the house. So, if you could just get your stuff out of there by this weekend, I think that would be good.
O yüzden eşyalarını bu hafta sonuna kadar alabilirsen iyi olur.
What were the gun and the ammunition for then? But we were going to the Caucasus! And the stuff was good, I could always use it for hunting
Caucasus bölgesine gidiyorduk ve eşyalar iyiydi, av için her zaman işe yararlar...
I would go to the big ones to buy good stuff..
İyi mal almak için büyük yerlere gidecektim..
Oh, great, just like Crannis to put the good stuff far in the back.
Tamam, taman, sakin ol.
And I'm the target of an evil law firm because I've spent the last three months living on a higher plane, fighting for the forces of good who wage a battle against demons and evilies and squishy bug babies because all that stuff's real, and that's the world I live in.
Vee son üç ay boyunca yüksek bir yerdeydim diye şeytani bir avukatlık şirketinin hedefiyim ve iyilerin tarafında savaşıp, iblislere,... kötülüklere ve yavru böcekleri karşı savaşarak para kazanıyordum ve bütün bunlar gerçekti ve yaşadığımız dünyadaydı.
All the stuff any good son's supposed to do.
İyi bir evladın yapması gereken her şeyi yapardım.
l--l know he writes about convicts and stuff, but the bookstore guy said they were prem good.
Mahkumları falan yazar, 489 00 : 21 : 56,815 - - 00 : 21 : 59,443 ama kitapçı çocuk baya iyi olduklarını söyledi. Harika.
Put me behind bars, not only won't those charges stick there's a good chance the stuff gets loose on the street.
Beni içeri atarsanız suçlamalar yetersiz olacağı gibi büyük ihtimalle mal sokağa yayılacak.
He taught us lot of good, useful stuff about chicks... like, the bigger the boobs, the smaller the brain.
Bize piliçlerle ilgili bir çok faydalı şey öğretti mesela... göğüsler büyüdükçe beyin küçülür.
No, Dad, I swear, I gave this guy a bag of flour, I dumped a kilo of the real stuff down the toilet, I'm finished dealing for good,
Hayır, baba.. yemin ederim. Bu adama bir torba un verdim. Bir kilo kadar gerçeğini de tuvalete döktüm.
It's good to have somebody to blame for the bad stuff they do.
İşlediğimiz günahlar için bir günah keçimiz olması güzel birşey
Yeah, I'll bring a suitcase for the good stuff, eh?
- Evet, iyi durumda olanlar için bavul getireceğim.
Like all the other good stuff I've read so far?
- Okuduklarımdan hiçbiri iyi değildi.
Which brings us to the end of our time, but good stuff.
- Ve süremizde bu şekilde sona erdi.
It's a good national average, and he's not forced to expend his supply, because after he fires, he's coated with the stuff.
Harika bir yerel ortalama, stoklarını tüketmesi de gerekmiyor, zira, ateş ettikten sonra, üzeri kimyasalla kaplanıyor.
The green part is for good stuff.
Yeşil bölüm iyi şeyler için.
- You think the stuff's still good?
- Sence cihazlar hâlâ çalışıyor mudur?
I'm sick about it, actually, and I just- - l wish you all the love and happiness, and all that good stuff and I miss you. I miss Capeside.
Bunun için kötü hissediyorum, aslında ve... Dilerim sevgi, mutluluk ve tüm o güzel şeyler sizinle olur.
We're getting to the good stuff.
Heyecanlı konulara daha yeni geldik.
The Soho one's pretty good. Oh, I love stuff like that.
Ama Soho çok güzeldir.
And just for the record, all this training stuff - you're not so good at it, okay?
Ve şunu bil ki tüm bu antreman olaylarında.. hiç iyi değilsin, tamam mı?
I delivered some stuff to her yesterday on the good ship Lollipop.
Geçen gün ona bir iki eşya teslim ettim, o güzel Lolipop adlı gemide.
Ma told me how good you were doing, you know, sending people all over the world and stuff.
Annem nasıl iyi durumda olduğundan bahsetti, insanları dünyanın dört bir yanına göndermenden filan.
the good wife 16
the good old days 37
the good ones 20
the good news is 399
the good news 69
the good and the bad 28
the good 73
the good thing is 16
good stuff 234
stuff 485
the good old days 37
the good ones 20
the good news is 399
the good news 69
the good and the bad 28
the good 73
the good thing is 16
good stuff 234
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the gate 46
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
the godfather 48
the great gatsby 18
the guardian 21
the gate 46
the game 119
the girl 422
the gun 223
the gardener 44
the game is over 59
the greater good 16
the game has changed 18
the game's over 47
the games 17
the ghost 58
the girl 422
the gun 223
the gardener 44
the game is over 59
the greater good 16
the game has changed 18
the game's over 47
the games 17
the ghost 58
the guard 38
the gas 49
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the gold 48
the great 49
the government has a secret system 84
the gods 44
the governor 73
the gas 49
the ground 30
the girlfriend 25
the guy 205
the gold 48
the great 49
the government has a secret system 84
the gods 44
the governor 73