English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The light

The light tradutor Turco

23,600 parallel translation
Has it crossed your mind that this project of yours, the new Aquarius, will only see the light of day when you're 50, 60 years old?
Hiç şu projenin, Yeni Akvaryum'un anca sen 50-60 yaşına geldiğinde gerçekleşeceğini düşündün mü?
Maddie was the light of her life.
Maddie hayatının ışığıydı.
I can't. My comms fell in this gunk after the light show, thanks to you.
Telsizim, ışık gösterisinden sonra bu yapışkan şeyin içine düştü, sayende.
There's nothing in the dark that's not there in the light, OK?
Işıkta yoksa karanlıkta da yoktur tamam mı?
But someday... and if I said exactly when, I'd be a liar... but... someday the light of the Lord will reach you.
Ama bir gün tam olarak hangi gün olduğunu söylersem yalan olur ama ama bir gün Rabbin ışığı size ulaşacak.
Quincannon Meat and Power has finally seen the light.
Quincannon Et ve Enerji, sonunda ışığı gördü.
I'm gonna make them see the light and fulfill my promise.
Onlara ışığı gördürteceğim ve sözümü tutmuş olacağım.
I had the chance to bring Astra back into the light.
Astra'yı tekrar ışığa çıkarma şansım vardı.
He's watching over us while our founder, the Guardian of The Light, Dr. Steven Meyer, he's in Peru transcribing the last three rungs of The Ladder.
O, kurucumuz, Aydınlık Muhafızı Dr. Steven Meyer Peru'da Merdiven'in son üç basamağının kopyalarını yazarken bize göz kulak oluyor.
Do you see The Light?
Aydınlık'ı görüyor musun?
I met a woman in a Toward the Light workshop, and she said it changed her life.
Aydınlık'a Doğru atölyesinde bir kadınla tanıştım ve programın hayatını değiştirdiğini söyledi. Bu...
Bring people to The Light?
İnsanları Aydınlık'a getirmek.
I'm not as high up on The Ladder as you guys, but when I look to the light, I just... I feel it.
Merdiven'de sizin kadar yukarıda değilim çocuklar ama ışığa baktığımda hissediyorum işte.
Today I'm talking to Calvin Roberts, Guardian of The Light.
Bugün Calvin Roberts'la konuşuyorum, Aydınlık Muhafızı.
- Brings us to The Light.
- Bizi Aydınlık'a götürür.
- To The Light. Ah!
- Aydınlık'a.
Today, I choose to live in The Light.
Bugün, Aydınlık içinde yaşamayı seçtim.
It's between the Ascender and The Light.
Tırmanan ile Aydınlık arasındadır.
Today, we celebrate that the message came to us, that The Light lives inside us.
Bugün kutladığımız şey bize gelen mesaj, içimizde yaşayan Aydınlık.
We found The Light. "
Aydınlık'ı bulduk. "
♪ To The Light ♪
... Aydınlık'a ~
♪ I will carry you ♪ ♪ To The Light ♪
Seni taşıyacağım Aydınlık'a ~
♪ We will carry each other ♪ ♪ To The Light ♪
Birbirimizi taşıyacağız Aydınlık'a ~
♪ Carry each other to The Light ♪
Birbirimizi taşıyacağız Aydınlık'a ~
♪ We will carry each other to The Light ♪
Birbirimizi taşıyacağız Aydınlık'a ~
♪ To The Light ♪
Aydınlık'a ~
♪ We will carry each other ♪ ♪ To The Light oh, Light ♪
Birbirimizi taşıyacağız Aydınlık'a ~ Aydınlık ~
Because The Light came to him.
- Çünkü, Aydınlık ona gelmişti.
The Lighthouse Technique. Shine your light, and let him come to you.
Işığını yak ve sana gelmesini bekle.
When you're reunited with Astra in the light of Rao, you tell her her wishes have all come true.
Rao'nun ışığında Astra ile bir araya geleceksiniz hayallerinin gerçek olduğunu söylersin ona.
I sat on these stairs some nights, watching the light from my father's study.
Bazı geceler merdivenlerde oturup, babamın odasından gelen ışığa bakardım.
Can that veneration be sustained in the light of the Royal family's cruelty to its very own members? "
Kraliyet ailesinin kendi üyelerine yaptığı zalimliklerden sonra bu hürmet devam edebilir mi? "
But maybe with the daylights gone, you'd see how much my chest and head implode for you, their voices trapped inside like unborn children fearing they will never see the light of day.
Ama belki de gün ışığı olmasaydı Göğsümün ve kafamın senin için nasıl gümbürdediğini duyacaktın Ve onların gürültüsünün içimde sanki henüz dünyaya gelmemiş ve gün ışığını asla göremeyeceğinden korkan bir çocuk gibi nasıl sıkıştığını görecektin...
If the light from their eyes touches you, they'll scream!
Gözlerinden çıkan ışığa dokunursak öterler!
However, in light of the defendant's previous record, I cannot let these additional offenses go unpunished.
Ancak, sanığın önceki sicili göz önüne alındığında, bu ek suçların cezalandırılmadan düşürülmesine müsaade edemem.
If I were to hazard a guess, I'd say that light mimics the red sun of Krypton.
Tahminde bulunacak olursam o kırmızı ışık Krypton'un kırmızı güneşini temsil ediyor derdim.
Every traffic light in the city just turned green.
Şehirdeki tüm trafik ışıkları yeşile döndü.
And in more light-hearted news, a bright light seen cruising through the sky towards National City captivated conspiracy theorists earlier today.
Ve neşeli haberlerle devam ediyoruz bugün National City'ye doğru gelen parlak ışık komplo teorisyenlerini büyüledi.
To me, every person in the city is a light.
Bana göre bu şehirdeki herkes birer ışık.
It sounds a little idealistic, but the great triumphs of the centuries were achieved by the idealism of individuals, so we aim to be Light and eradicate the world's suffering.
Kulağa idealistçe geliyor. Ama asırlar boyu gerçekleşen tüm büyük başarılar kişilerin idealleştirilmesiyle elde edilmiştir. Bu yüzden, Aydınlık olmayı ve acı çekmenin kökünü kazımayı hedefliyoruz.
I feel so light... and grateful to Cal for getting me out of the hospital.
Çok hafif hissediyorum. Ve beni hastaneden çıkardığı için Cal'e minnettarım.
♪ Tonight the light ♪ It's the only thing that will put her to sleep.
Bu onun uyumasını sağlayan tek şey.
The Hornets use light bombs instead of killing.
Hornets ziyade öldürmek yerine, fişekleri kullanın.
You always see things in the best light, but Valencia is right.
Her zaman iyi tarafından bakıyorsun ama Valencia haklı.
And? When the truth comes to light?
Peki işin doğrusu öğrenilince?
It's time to fill the City of Light.
Işık Şehri'ni doldurma vakti geldi.
But Raven sees the City of Light. It's not just code to her.
Ama Raven, Işık Şehri'ni görüyor.
The minds of everyone who has entered the City of Light are on that server.
Işık Şehri'ne girmiş herkesin zihni o sunucunun içinde.
To shine a light on the frightening dark that surrounds us.
Etrafımızdaki korkunç karanlığa ışık tutmak.
little... boxes... with dark and light blue and white labels with words lettered in the shape of a megaphone, as if to say even louder to the world,
Üzerindeki kelimeler megafon şeklinde yazılmış. Sanki dünyaya bağırarak söylemek istercesine
Swing the old ultraviolet light.
Ultraviole ışığı aç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]