There are limits tradutor Turco
223 parallel translation
But there are limits to what a man can bear.
Ama insanın katlanabileceklerinin de bir sınırı var.
There are limits you see to even our friend's intelligence.
Görüyorsun ki, dostumuzun bile zekasının sınırları var.
There are limits to what science can achieve.
Bilimin de yapabilecekleri sınırlı Tribün.
There are limits beyond which man and his puny efforts cannot survive.
- Çok şükür. Bir insanın, içine düştüğü zor durumdan, ne yaparsa yapsın kurtulamayacağı bir zorluk sınırı vardır.
I am able to maintain equilibrium in most situations, but there are... there are limits.
Çoğu hallerde dengeyi koruyabilirim ama bunun da... Bunun da bir limiti var.
There are limits, even in business!
Bazı sınırlar vardır, iş hayatında bile.
There are limits
Her şeyin bir sınırı var.
- There are limits.
- Sınırlar vardır.
Yes, but there are limits.
Evet ama sınırı var.
There are limits in life.
Hayatta bazı sınırlar vardır.
There are limits.
Sınırlar vardır.
There are limits.
Limitler var.
But, of course, there are limits.
Ama elbette her şeyin sınırı var.
There are limits.
Her şeyin bir sınırı var!
Yes, but there are limits.
Evet, ama herşeyin bir sınırı var.
- There are limits, for God's sake!
- Sınırlar var, Tanrı aşkına!
Yes, but there are limits.
Evet, ama bunun da bir sınırı var.
There are limits.
Bazı sınırlar var.
I love Kirsten, but there are limits!
Ben Kirsten'i seviyorum. Ama onun bazı sınırları var.
There are limits to what even we Japanese can accomplish.
Hatta biz Japonlar sınır tanımaksızın herşeyi başarabiliriz.
Mr. Larkin, there are limits to what I consider my patriotic duty.
Bay Larkin, vatansever görevlerin de bir sınırı vardır.
It's like the good, blundering creature that you are to try to comfort me... but there are limits.
Bütün iyiliğinle, budalaca bir şekilde beni rahatlatmaya çalışıyorsun ancak sınırları zorlama!
So there are limits to her power.
Yani gücünün sınırları var.
There are limits to what you can do.
Yapabileceklerinin bir limiti var.
There are limits.
Ama her şeyin sınırı var.
I wish I could help you myself, but you know there are limits to how much each of us can give of ourselves.
Tabi ki sana yardımcı olmak isterdim. Ama bilirsin ki kendimizden verebileceklerimizin de bir sınırı var.
There are limits to what money can buy.
Para her şeyi satın alamaz.
There are limits to my knowledge,
Bilgimin sınırları vardır, Bay Mulder.
There are limits to...
Bir limit...
There are limits to my knowledge.
Benim bildiklerimin, sınırları var.
There are limits!
Sınırlar vardır!
There are limits as to how long l can keep things rolling.
Yapabileceğim şeylerin bir sınırı var.
Yeah, well, there are limits.
Evet, ama, her şeyin bir sınırı var.
Seriously, there are limits... lt's out of control.
İnsan biraz haddini bilir ya. Bu iş zıvanadan çıktı.
Judging by the prices on his menu, there are no limits.
Menüdeki fiyatlara bakılırsa, sınırsız diyebilirim.
There are no limits to the imagination.
Hayal gücüne sınır yoktur.
In this country there are no limits for the man who is willing to fight.
Bu ülkede, kavga etmeye gönüllü olan biri için hiçbir sınır yoktur.
I will do anything you ask or want. Since you know that there are no limits to my imagination.
Hayal gücümde hiçbir sınır olmadığını bildiğin için,... istediğin her şeyi yaparım.
There are no limits.
Hiçbir sınır yoktur.
There are no limits for her.
Sınırı yok.
- There are no limits.
- Hiçbir sınır yok.
We perceived the maximum speed of the ship to be a factor of warp, but I know now there are no limits.
Bir geminin maksimum hızının warp faktörü olduğunu düşünmüştük, ama artık bir sınırı olmadığını biliyorum.
There are no limits to science.
Bilimde sınır yoktur.
but, I mean, obviously... there are limits.
- açıkçası sınırlar var.
Er... now, what about making the media more responsive and democratic? Well, there are very narrow limits for that. It's kind of like asking, "How do we make corporations more democratic?"
Bunu birçok farklı yolla yaparlar : konuları seçerek, ilgiyi dağıtarak, vurgularla, konuların genel hatlarını belirleyerek, bilgiyi süzgeçten geçirerek, tartışmayı belirli sınırlar içinde kısıtlayarak gibi.
- There are no limits.
"Artık sınırlar yok."
Are there any limits to Sheila 3.2's interactivity?
Sheila 3.2'nin interaktifliği hakkında bir limit var mı?
All experts believe that... there are physical limits to the human body's capabilities.
Pek çok uzman insan vücudunun limitleri olduğuna inanır.
With one common splendid goal, there are no limits.
Bir ortak şahane hedef olunca, sınır yoktur.
I don't think there are any appropriate limits to human knowledge.
İnsan bilgisi için makul sınırlar olduğunu düşünmüyorum.
As long as science is done openly and with free will, Then i don't think there are any limits.
Bilim açıkça ve özgür irade ile çalıştıkça herhangi bir sınır olacağını sanmıyorum.
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51