There are no tradutor Turco
11,019 parallel translation
There are no belly scratches here!
Burada karın okşatmak yok!
There are no table scraps!
Masa artığı yemekler yok!
There are no mechanics in the middle of the desert.
Çölün ortasında tamirci olmaz.
There are no Jews in Japan, after all.
Japonya'da Yahudi yok nihayetinde.
There are no visitors and no money.
Ne ziyaretçi olur ne de taziye parası.
And please rest assured there is no ill will between us, and there are no secrets between the three of us now.
Ve lütfen aramızda hiçbir sorun olmadığına emin olun..... ve üçümüz arasında hiçbir sır kalmasın.
Wait, but there are no other similarities there, right?
Ama aralarında hiç benzerlik yok değil mi?
Like I said, there are no buyers.
Dediğim gibi müşterisi yok.
" Cole says the algorithm is broken, and there are no true matches on Snooger.
" Cole algoritmaların bozuk olduğunu söylüyor Snooger üzerinden doğru bir eşleşme yapılamıyor.
There are no do-overs.
Tekrarı olmayacak.
There are no land lines left in the city and you don't have a cell phone anymore.
Şehirde hiçbir sabit hat kalmadı ve senin cep telefonun da yok.
There are no fruit trees in this wood.
Bu ormanda hîş'meyve ağacı yok.
There are no images of Riley in the car until the day after Stevie was killed.
Stevie'nin öldüğü güne kadar Riley'in araba içinde bir görüntüsü yok.
And there are no men's clothes in the guest bedroom.
Ayrıca misafir yatak odasında hiç erkek giysisi yok.
There are no more surprises.
Sürpriz falan yok artık.
What you lost, there are no words, but I need you with me, okay?
Ne kaybettin, burda o sözcük yok, ama şuan benimle olmana ihtiyacım var, tamam mı?
All I ask is that there are no reprisals against my men.
Tek istediğim adamlarıma karşı bir yaptırım uygulanmaması.
Wow, even though it's lunch time, there are no customers.
Onun yüzünden restoranı satmayacağını söyledi ve onu gördüğümde bile sert konuşmamamı söyledi.
Every hard drive is gone, and there are no thumb drives or SD cards either.
Bütün sabit diskler gitmiş. USB bellek ya da SD kart da yok.
Even if there are no leads, there are always clues.
Ortada bir ipucu yoksa bile her zaman işaretler vardır.
If there are no other witnesses...
Başka tanığımız kalmadıysa...
Well, if there are no further witnesses...
Başka tanığımız yoksa...
There are no friends here, only competition.
- Burada arkadaş yok, sadece rekabet var.
There are no bombs here.
Burada bomba yok.
There are no rains.
Yağmur yok.
We have to depend on agriculture, and will have to drink pesticides if there are no rains.
Biz çiftçiliğe bağlı insanlarız, Eğer yağmur yağmazsa Tarla ilaçlarını mı yiyeceğiz?
I've got wings and there are no limits now, even the sky has to be torn down.
Kanatlarım var ve artık sınırlar yok, Gökyüzü bile yırtılarak yere inecek.
This feeling that grows with Lady Love will only come to light once there are no more secrets.
Leydi Love'a karşı artan duygular ancak aranızda hiç sır kalmayınca netlik kazanır.
If there are no answers here, then where do I look?
Eğer aradığım cevaplar burada değilse, nereye bakacağım?
But I'm glad there are no children present.
Ortada çocuk olmadığı iyi olmuş.
There are no judges!
Jüri yok ki!
Well, there are no Inhumans being held here.
Burada tutulan nainsan görmüyorum.
No, but seriously, you are embarking on an exciting, new, well-paid chapter of your life, and I am gonna be there for you.
Hayatında yeni, heyecanlı ve yüksek maaşlı bir sayfa açılıyor ve ben de yanında olacağım.
You and Jesus are pure and innocent, and no one in there is judging you.
Sen ve Jesus saf ve masumsunuz ve oradaki hiç kimse sizi yargılayamaz.
If there's one thing he's learned from moving across the pond, it's that no matter where you go, liberals and conservatives are not from the same planet.
Okyanusun diğer tarafından öğrendiği bir şey varsa o da her nereye giderseniz gidin, liberaller ve muhafazakarlar aynı gezegene ait değil.
There are no pools on the island, nor bikers.
Bu adada ne havuz var ne de bisikletçi.
No. Are there any suspects?
- Hiç şüpheli var mı?
Because you are my anchor, and no matter how rough the seas of life get, I know that you will always be there for me.
Sen benim çapamsın yaşam denizi ne kadar dalgalı olsa da her zaman yanımda olacağını biliyorum.
No, there are plenty more of them, they were the nearest.
- Hayır, daha çok var. En yakındakiler onlardı.
And whatever you become, there's no question in my mind you are going to be amazing.
Ayrıca her ne olursan ol, senin harika biri olacağın konusunda aklımda hiç soru işareti yok.
Except those records are gone, so there's no way to prove it.
O kayıtlar şu an olmadığından bunu kanıtlamamızın imkanı yok.
Yeah, there are a million things that guys have no clue about that are so annoying.
Evet, erkeklerin hiç bilmediği milyonlarca sinir bozucu şey var.
There's no way that she would recognize me. What are you saying?
Sıcak ve Samimi'nin bu kadar pahalı olduğunu bilmiyordum.
Yeah, but there are some areas in Africa where there's no reported Reiden activity.
Evet, ama Afrika'nın bazı bölgelerinde Reiden'ın etkinliğinden haber yok.
If the stories are true, though, there should be a street on one of these old maps that no longer exists in the real world.
Ama hikâyeler doğruysa, bu eski haritalarda artık bu dünyada olmayan bir sokak olması gerekiyor.
Pryce will not have suspicion if there are but charred remnants that leave no clues.
Geriye hiç iz kalmamış, yanıp kül olmuş kalıntılardan, Pryce'ın şüphelenmez.
So there is no meaning, if we are indifferent to each other and don't treat our fellowmen as human beings.
Eğer birbirimize ilgisiz kalırsak, ve tüm insanlara akrabamızmış gibi davranmazsak. Bunun hayatın hiçbir anlamı yok.
Gothomites, since all banks, ATMs and accounts are offline... there is no money anymore.
Gothamlılar, tüm bankalar, ATMler ve hesaplar devre dışı olduğundan artık para yok.
There are some areas in Africa where there's no reported Reiden activity.
Afrika'nın bazı bölgelerinde Reiden aktivitesi bildirilmemiş.
I assumed, given the way things are, there's no way my family could come to me.
Olanlara bakılırsa ailemin bana dönmesinin imkanı yok.
Because of a dissolution of a contract, these people are protesting. But there's no legal problem on our side.
Sözleşmenin feshini protesto ediyor ama bizim tarafımızda bir sorun yok.
there are no rules 58
there are no words 34
there are no accidents 24
there are none 51
there are no coincidences 20
there are no guarantees 23
there are no sides 16
there are now 22
there aren't any 65
there aren't 60
there are no words 34
there are no accidents 24
there are none 51
there are no coincidences 20
there are no guarantees 23
there are no sides 16
there are now 22
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are some 34
there are many 28
there are three 23
there are two 35
there are so many 43
there are people here 16
there are only 79
there are more than 22
there are more 31
there are some 34
there are many 28
there are three 23
there are two 35
there are so many 43
there are people here 16
there are only 79
there are more than 22
there are more 31