There were over tradutor Turco
951 parallel translation
There were over a hundred involved in stopping that train.
Bu treni durdurmak için yüzlerce kişi çalıştı.
According to our library banks, it started on the Earth colony of Tarsus IV when the food supply was attacked by an exotic fungus and largely destroyed. There were over 8000 colonists and virtually no food.
Bilgi bankamıza göre, Tarsus lV'te egzotik bir mantar türünün yiyecek depolarına saldırdığı bir dönemde, 8.000 nüfuslu koloninin yiyeceği bitiyor.
Her name was Lee Eun Seol, and she was a student here who died a month ago. And those three girls over there... they were Lee Eun Seol's friends.
Dün gelen şuradaki üç kız ise onun arkadaşları.
It was put over on us while our boys were over there and our girls over here.
Onu başımıza amir tayin ettiklerinde, gençlerimiz şu taraftaydı. Ve genç kızlarımız da bu tarafta.
You know, ever since we were married that one over there has been after me for not eating enough.
Şuradaki arkadaş evlendiğimiz günden beri yeterince yemiyorum diye uğraşıp duruyor benimle.
You'd be happier if there were curtains over those windows.
Şu pencerelerde perde olsaydı daha mutlu olurdunuz.
The war has been over for many years, but I've gathered, as Zola says there were times in that campaign when our staffwork wasn't brilliant.
Savaş yıllardır devam ediyor, ve Zola'nın söylediklerinden çıkardıklarım yürütülen mücadele esnasında kadromuzun çok da parlak işler yapmadığı zamanların var olduğu.
You know, I think we were sitting right at that table over there when you said something like that for the first time.
- Bütün hafta çok neşeliydin, çiçek de almışsın - Evet. Ölmek üzere misin?
On the way home, I said over and over again... there were no such people... no strange drugs...
Eve dönerken sürekli aynı şeyleri söylüyordum. Öyle insanlar yok. Böyle gizemli tamtamlar yok.
It's up to you to act as your conscience dictates... but if there were that many charges pending over me... you wouldn't see my coattail for the dust.
Ama vicdanına göre hareket etmen tamamen sana bağlı ama bana karşı yöneltilmiş böylesi suçlamalar olsaydı elimi bu tür pisliklere sürmezdim.
But your papa and I talked it all over and there were reasons.
Babanla bu konuyu derinlemesine konuşmuştuk. Sebeplerimiz vardı.
Howser got over the point that there were four hundred rings just like it made for Young's graduating class.
Howser, Young'ın sınıfının mezuniyeti için aynı yüzükten 400 tane yaptırıldığını söyledi.
You were up over there.
Sense şuradaydın.
That garden you were talking about - we could plant it over there!
Bahsettiğin bahçe... Burada ekebilirsin.
We were over there in our trailer having supper.
O sırada karavanımızda akşam yemeği yiyorduk.
- Over 100,000 counterfeit British pounds were confiscated there recently.
... 100.000'den fazla sahte İngiliz pounduna daha yeni el kondu.
There were just some matters I want to talk over with him.
Onunla konuşmak istediğim bir şeyler vardı.
I've been over to the house several times, but you were never there.
Birçok kez eve geldim, ama sen yoktun.
The trenches were right over there.
Siperler tam şuradaydı.
Now, honey, you remembered it perfectly well the other night... when you'd had a couple of drinks, you were gonna go over there- -
Tatlım, geçen gece bunu gayet iyi hatırlıyordun içki içmiştin, oraya gidip...
You said yourself there were stains all over.
Her tarafta lekeler olduğunu sen kendin söyledin.
Do you still wear the wool suspenders you were wearing over there?
Hâlâ orada giydiğin yün askıları mı kullanıyorsun?
But you were right there waiting to take over.
Fakat sen onun yerini almak için orada bekliyordun.
It's one of the shirts that were over there.
Hani geçen gün şu masanın üstünde duran gömleklerden birini.
And then I came down over the top of the river bank, and there they were.
ve nehir kıyısının en yüksek yerine vardım, ve onlar oradalardı.
When we were over there, Amba was here.
Biz orada otururken, Amba buradaydı.
- They were over there.
- Oradaydılar.
Over 500 years ago there were two races on this planet, we, the Daleks, and the Thals.
500 yıla aşkın bir süre önce, bu gezegende iki ırk vardı biz, Dalekler, ve Thallar.
As I told them over the phone, there were only two American nationals on board.
Telefonda da söylediğim gibi, uçakta sadece 2 Amerikalı vardı.
And there were in the same country shepherds abiding in the field keeping watch over their flock by night.
Ve geceleri, otlakta sürülerini bekleyen aynı ülkede çobanlar vardı.
I only know there was a huge scandal over some obscenity and a whole lot of them were expelled.
Sadece müstehcen bir takım olaylar üzerine büyük bir skandal olduğunu ve bir çok kişinin okuldan atıldığını biliyorum.
I saw your wagons, and I knew right there my trials and tribulations were over.
Arabalarınızı gördüm ve o dakikada dertlerimin ve tasalarımın sona erdiğini anladım.
Last night there were star shells over Sainte-Croix.
Dün akşam St. Croix'nın üstünde kovan fişekleri vardı.
I thought at first that bunch over there their mothers were frightened by gorillas but now I think they were caught.
Şunlara bakınca babaları goril herhalde, dedim ama av olarak kullanılıyorlar galiba.
On the canyon floor, there were nuggets laying all over the ground.
Yerde de, her tarafa dağılmış külçeler vardı.
because the bodies of slaves who died during the trip over were thrown there.
... çünkü yolculukta ölen kölelerin cesetleri oraya atılmış.
As a result, and I can attest to this fact, that there were bodies strewn all over the place :
Neticede, bu gerçeğin bir kanıtı olarak her yere dağılmış bedenler vardı :
People had to get used to fighting. There were two ways of seeing things. All over Paris, there were lists of those who had been killed.
Bütün bunlar metroda bir Alman'ı öldüren Albay Fabien Pierre George'un giriştiği o eylemi övdüğümüzden dolayıydı.
As I entered the bedroom, there were 2 elderly albino women, robed entirely in black, standing watchfully over her.
Odaya girdiğimde yaşlıca iki albino hanım oradaydı tamamıyla siyah giyinmişler ve onu seyrediyorlardı.
What were you doing over there? Would you mind telling us what...?
- Orada ne yapıyordunuz?
I was on my way here and suddenly there were footsteps behind me and a hand over my mouth. And the smell of chloroform.
Yolumun üstündeyken birden, arkamda ayak sesleri duydum ve ağzımın üstünde bir el ardından kloroform kokusu.
We were all sitting on a tree stump over there.
Orada bir kütüğün üzerinde oturuyorduk.
You were lying... over there with your... face on the floor.
Sen yerde... yüzükoyun bir şekilde... yatıyordun.
The cops were over there yesterday.
Dün polisler buradaydı.
There were a couple of points that were bothering me, so I thought I'd come over here and clear them up.
- Beni rahatsız eden bir çift nokta vardı, öylesine düşünüyordum Buraya gelip bunları aydınlatmayı umdum.
It calls back a time when there were flowers all over the Earth!
Dünya'nın her tarafında çiçeklerin olduğu zamanı hatırlatıyor.
And there were things growing all over the place, not just in domed enclosures blasted some millions of miles out into space!
Bu şeyler her yerde yetişiyordu, yalnızca uzayın milyonlarca mil dışındaki lanet olasıca kubbelerin içinde değil.
I also work on inventions in there and you were very lucky that you didn't knock over a bottle of acid or some cyanide crystals or nitroglycerine.
Siyanür, asit veya bir nitrogliserin şişesi devirmediğiniz için çok şanslısınız.
As I reconstruct it, sir, Mr. Goodland was halted... by the shot you were looking at there, forced out of the car, which was then pushed over the side.
Tahminime göre, efendim, Bay Goodland şurada baktığın yerde ateş edilerek durduruldu, arabadan zorla çıkarıldı ve araba yamaçtan aşağıya itildi.
You know, I listened to this thing over and over again, figuring maybe I'd hear something that shouldn't be there, some sound that shouldn't be there... an ambulance or a fire truck, like if you were in a phone booth, something.
Bu kaydı defalarca dinledim, duymamam gereken bir şeyi duyarım dedim. Olmaması gereken bir ses bekledim. Telefon kulübesi gibi bir yer düşledim.
There were a lot of shells coming over us.
Üstümüze fişekler yağıyordu.
there were 484
there were none 18
there were two of them 39
there were two 42
there were three of them 19
there were no survivors 16
there were only 25
there were three 17
there were complications 24
there were witnesses 20
there were none 18
there were two of them 39
there were two 42
there were three of them 19
there were no survivors 16
there were only 25
there were three 17
there were complications 24
there were witnesses 20
there were no witnesses 29
there were others 52
over 4462
overwatch 37
override 23
overseas 32
overall 83
overdose 32
overtime 31
overboard 24
there were others 52
over 4462
overwatch 37
override 23
overseas 32
overall 83
overdose 32
overtime 31
overboard 24
overnight 112
overkill 28
overwhelmed 35
overrated 36
overreacting 19
overload 17
over radio 116
over to you 62
over there 2200
over pa 22
overkill 28
overwhelmed 35
overrated 36
overreacting 19
overload 17
over radio 116
over to you 62
over there 2200
over pa 22