They're all here tradutor Turco

They're all here.

Hepsi burada. Vagonuna geç.

- But they're all grand duchesses here.

- Ama burada hep büyük düşesler var.

They all learn English while they're here.

Buradayken hepsi İngilizce öğrendi.

They're all here.

Hepsi burada.

What is going on here? Well I do hope they're all right.

Umarım, bir şeyleri yoktur.

And the people, well, maybe they dress a little differently... or talk a little differently here... but underneath they're the same as your next-door neighbor, and you probably know them all - the cop on the beat, the kid selling papers... shopkeepers, lawyers, good people, bad people.

Ve insanlar belki de burada biraz farklı giyiniyorlar veya biraz farklı konuşuyorlar ama onların kapı komşunuzla aynı olduklarını bilirsiniz ve muhtemelen hepsini tanırsınız devriyedeki polis, gazete satan çocuk esnaflar, avukatlar, iyi insanlar, kötü insanlar.

They're all alike here.

Bunların hepsi böyle.

They're all around here.

Dört bir yanımdalar.

Yes, they're here, all three of them.

- Evet onların üçüde burada

This is all planned, that's why they're all here.

Bunların hepsi planlandı. Bu yüzden onlar burada.

Gosh, Bill, they're all walking out of here.

Hay Allah! Bill, hepsi gidecek.

Yes, they're all here.

Evet, hepsi burada.

They're all here.

Hepsi burda.

But here in Tokyo, they're all monsters.

Ancak burada, Tokyo'da, hepsi birer canavar.

They're all here

Evet. Hepsi burada.

you're gonna be right here around the corner. They can't... can't see you at all.

Seni kesinlikle göremezler.

They're hiding here with all that.

Bu civarda saklanıyorlarmış.

They're all in here in close order.

Burada çok sayıda asker var.

When they're all here, you can get the diamond from the jacket.

Hepsi buraya gelince elması ceketin cebinden alabilirsiniz.

They're all here.

- Hepsi gelmiş.

But from here on in, they're all free shots.

Bundan sonrakilerin hepsi serseri atış.

They brought us here to build fortifications, because they're retreating and we'll see them all run away from here.

Bizi buraya, tahkimat yapmamız için getirdiler, çünkü onlar geri çekiliyorlar ve biz hep birlikte, kaçışlarını izleyeceğiz.

Since that's all we're here for, they'll get rid of us.

Varlığımızın tek nedeni bu olduğundan bizden kurtulacaklar.

- They're all here.

- Hepsi burada.

They're all here, the little dears.

Hepsi burada, ufaklıklar.

They're here, all right.

Buraya geldiler bile.

They're crossing all along here.

Sınırı buradan geçiyorlar.

- ( woman ) They're all here.

- Hepsi buradalar.

They're all here, every beautiful item.

Hepsi burada, tek tek hepsi.

You... They're all here.

Hepsi burada.

The permit's not ready. They're all good-for-nothings here. At the ministry they scratch their asses.

İzin hazır değil.

I'll sell when they're all the way here.

Sizi, beş parasız da bırakabilirler.

You mean they're not coming here at all?

Yani buraya artık gelmeyeceklerini mi söylemek istiyorsunuz?

They're all here, Mr Goldfinger.

Hepsi burada, Bay Goldfinger.

They're all right here.

İşte hepsi burda.

So now they're all here.

Demek hepsi burada.

They're all peculiar here.

Bunların hepsi bir garip.

They're all here, all available to the General.

Hepsi burada, General için kullanıma hazır.

While we're all lying around here near dead they had us holding up the Grand Prairie National Bank.

Biz burada yarı ölü yatar vaziyetteyken... Grand Prairie Ulusal Bankası'nı bize soydurdular.

They're all here, Mr. Gusenberg.

Hepsi bu kadar, Bay Gusenberg.

Yes. They're all through here, all over the place.

Evet, her yeri sarmışlar.

The best of all possible methods would be to take human beings to their world, train them for generations until they're needed here.

Mümkün olan en iyi metot, insanları, gelişene kadar nesiller boyu yetiştirip...

We're all here, but they've separated us.

Hepimiz buradayız, ama bizi ayırdılar.

When they're in here, they're all supermen.

İçeride oldukları zaman mükemmeller.

See they're all lying here dead, and you're still walking.

onların hepsi yerde yatıyor sen ise hayattasın ve yürüyorsun.

- And what if they're not here at all?

- Farz edelim ki burada değiller...

I know all these young fellows here, they've got to be fed and they're going to get hungry.

Buradaki gençlerin karınları doyduktan sonra yine acıkacağı ortada.

They're here to give us all a hand and help us.

Bize yardım etmek ve destek vermek için buradalar.

They're all mangy out here.

İğrenç hâldeler burada.

Oh, they're all in here tonight.

Ah, bu akşam hepsi birden geliyor.

I'll bet they're all good at business here.

Eminim buradakilerin hepsi başarılıdır.