English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Tied up

Tied up tradutor Turco

2,790 parallel translation
You left us tied up all night.
Bizi bütün gece bağlı bıraktın.
I think that someone was carried here. Or tied up against this tree and they were made to watch.
Sanırım birileri buraya taşınmış ya da ağaca bağlanmış ve izlemeye zorlanmış.
- she could've been tied up.
-... bağlanmış olmalı.
Their jackets were tied around their heads, and their legs were tied up with their pants...
Ceketleri, kafalarının üstüne dolanmış ve bacakları da pantolonları ile bağlanmıştı...
I know you don't like it. They have 876 grand tied up in Lithuania.
Bunu sevmediğini biliyorum, Litvanya'ya yatırdıkları 876.000 var.
They're already tied up, and we don't even have any rope, so...
Halihazırda bağlanmışlar ve bizim ipimiz yok...
With the loose ends tied up, we can now move on to bigger things.
Küçük işler hallolduğuna göre, artık büyük işlere doğru yelken açabiliriz.
It's all tied up in the treasure hunt.
Her şey, hazine avına bağlanıyor.
You just proved that he liked to be tied up during sex.
Sevişirken bağlanmaktan hoşlandığını kanıtladın.
You got me tied up pretty snug here, Stevie.
Beni oldukça sıkı bağlamışsın, Stevie.
Tied up and bound here
Buraya bağlamıştım.
Connolly tied up the man's family in the front room and told the guy that if he didn't drive a lorry full of Semtex into the barracks that he would kill his family in front of him.
Connolly, adamı ailesinin gözü önünde bağladı eğer adam patlayıcı dolu bir kamyonu kasabaya bırakmazsa ailesini öldürecekti... Onun önünde hepsini katledecekti.
My money is tied up.
Param müsait değil.
What? I left a horse tied up.
- Acıkmış olmalı.
Actually, I have this big work project, and--and I'm gonna be tied up for several days. It's for something at the Smithsonian?
Doğrusu elimde büyük bir proje var, ve - ve birkaç gün elim kolum bağlı olacak.
ALL TIED UP WITH A BOA transcript : f1nc0
YILANA DOLANMIŞ Hazırlayan By Zehir
So he was tied up and dragged here by someone or something. He said the Keegans did it because they were troubled, but...
Keeganlar'ın yaptığını çünkü sorunlu olduklarını söylüyor ama...
I just got tied up Thanks
Arkadaşım yüzünden işler arap saçına döndü. Teşekkürler.
I mean, everything I own is, is tied up in it.Everything.
Veremem. Yani, sahip olduğum her şeyi buraya yatırdım.
Everything you got's tied up in it.
Sahip olduğun her şeyi bu işe bağlamıştım.
Yeah, everyone's tied up with the Lisa Collier thing.
Evet, herkes Lisa Collier davasına kilitlenmiş durumda da.
The dog is tied up.
Köpek bağlandı.
The dog is tied up.
Köpek bağlı.
Sometimes you want him tied up, sometimes not.
Bazen onu bağlamamı istiyorsunuz, Bazen istemiyorsunuz.
Is the dog tied up?
Köpek bağIı mı?
Shi Nan is still tied up in the room.
Shi Nan hâlâ odada bağlı.
Yesterday I was a little, tied up.
Dün biraz meşguldüm de.
All my money's tied up with the land deal.
Tüm param arazi işine bağlandı.
Kappa-Tau and Pi-Phi are all tied up. Whoever wins this, wins the games and control of the Greek Council for the next year!
Kappa-Tau ve Pi-Phi berabere kaldı bu etabı kazanan yarışı kazanır ve gelecek yıl Yunan Konseyini kontrol eder.
I'm kind of tied up...
Biraz meşguldüm...
No, you're not tied up.
Hayır bağlı değilsin.
You make one comment about what you'd like to do to someone if you had them naked and tied up, and suddenly I'm making them uncomfortable?
Adamı çırılçıplak yatağa bağlamışsın, fantezilerini anlatıyorsun sonra bir anda rahatsızlık veriyorsun, öyle mi yani? Haklısın.
We're been tied up.
Bağlıyız.
¶ Brown paper packages tied up with strings ¶
* Ambalaj kâğıdıyla paketlenmiş, iple bağlanmış hediyeler üstündeki *
Yeah, sorry, I got tied up here at work.
Evet, kusura bakma. İş yerinde takılı kaldım.
Daddy's tied up and...
Babamı bağladılar ve...
The guy you got tied up in the back of the van can wait.
Minibüsün arkasında tuttuğun bağlı adam biraz bekleyebilir ne de olsa.
They're tied up now.
Şimdi sarıldılar.
He's tied up.
Adam bağlı.
It's just tied up in this house.
Her şey eve bağlı.
♪ We could be roped up, tied up, dead in a year ♪
♪ We could be roped up, tied up, dead in a year ♪
No, but one of our workers was found tied up in the waste disposal lockup.
Hayır. Ama öğütme bölümünde bağlayıp bıraktıkları bir rehine varmış.
He also tied up my hands and legs.
Ellerimi ve ayaklarımı masaya bantladı.
Why you tied him up with one leg only?
Neden sadece bir bacağını bağladın?
Guess we know who tied him up now.
Onu kim bağlamış tahmin et.
A lot less than I would've liked. I tied him up.
Düşündüğünüzden çok azını.
So if the idea is to lure him back here and kill him, the last thing we need is you getting tripped up and tongue tied.
Eğer yapacağımız şey onu burada tuzağa düşürüp öldürmekse olmasını isteyeceğimiz en son şey yerinde kalakalman ve dilinin tutulması.
We can't just keep her tied up forever.
Onu sürekli böyle bağlı tutamayız.
Somebody tied it up to a pole.
Birileri gelip elektriği açmış.
I tied one up, and he escaped.
Birisini bağladım, ama kaçtı.
Tied up in the boot of the car.
Bağlı bir şekilde arabanın bagajında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]