English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / To work

To work tradutor Turco

82,497 parallel translation
We have to get it to work.
Bunu çalıştırmamız lazım.
I want to work with you, Kara!
Seninle beraber çalışmak istiyorum, Kara!
Get back to work.
İşe geri dön.
But we would love to work with you.
Ama seninle beraber çalışmaktan mutluluk duyarız.
After Lillian Luthor saved you, did she order you to work for Cadmus?
Lillian Luthor sizi kurtardıktan sonra, size Cadmus'ta çalışmak için emir verdi mi?
It's not going to work between us.
Bu ilişki yürümez.
Good, get to work, Winn.
Güzel, işe koyul Winn.
I know their weaknesses, and I'm here... To work with all of you to make our planet safer.
Zayıflıklarını biliyorum, ve burada... sizlerle gezegenimizi daha güvenli hale getirmek için çalışacağım.
And unless you learn that what I say counts, this isn't going to work.
Söylediğimi dikkate alana kadar, bu iş yürümez.
So, put me to work.
Benide işe dahil et.
Report back to work, Agent Danvers.
İşine geri döndüğünü ilet, Ajan Danvers.
Well, there's one good thing about not having to work at CatCo.
Aslında CatCo'da çalışıyor olmamanın iyi bir tarafı var.
Oh, so now that you share a byline with me, you're too good to work late?
Benimle köşe yazısını paylaştığına göre, geç çalışmak için çok mu iyisin?
- All right, people, let's get to work!
- Tamam millet işe koyulalım!
I want us to work together to create a transmatter portal.
Birlikte bir madde taşıyıcı geçit inşa etmemizi istiyorum.
I'm asking you to work with me.
Benimle çalışmanızı istiyorum.
Is this going to work?
- İşe yarayacak mı?
Yeah, I didn't think that was going to work either.
Peki, ben de işe yarayacağını düşünmemiştim zaten.
Look, I-I got to get to work.
İşe gitmeliyim.
Let's try not to fuck this up. Ayúdame. Come on, let's get back to work.
Bunu batırmayalım.
Don't you have to work?
Çalışman gerekmiyor mu?
It'd be someplace for the family to get together and someplace for Bunchy to work... and Conor.
Orada ailecek buluşurduk... belki Bunchy de çalışırdı ve Conor.
Practically got on his hands and knees and begged me to work for him.
Evet. Neredeyse diz çöktü ve ona çalışmam için yalvardı.
You go to work, get the drugs.
İşe gidip, ilaçları çal.
I have to go to work and you have to go to New York.
Benim işe gitmem gerek, senin de New York'a.
Used to work for your husband.
Kocanız için çalışıyormuş.
Let's go to work.
Hadi işe koyulalım.
Let's get to work.
Hadi işe koyulalım.
Get back to work!
Kaldığın yerden devam et.
Sure, but, you know, you gotta work up to it.
Elbette ama ona kadar gelişme kaydetmek gerekiyor.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar vermek isteyen kişilerden korumak için üvey ablamla DEO'da çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
I actually... I've got some work to do.
Aslında yapmam gereken bazı işler var.
If I can't make this work, we won't be able to power the portal that we're building.
Eğer bunu çalıştıramazsam, yaptığımız geçidi açamayız.
I know you don't believe it yet, but you're going to make this work.
Henüz buna inanmadığını biliyorum ama emin ol çözeceksin.
You know, I... I just thought if I could make this work, I would prove to the world and to my mother that I was as good as the golden boy.
Ben de, belki bunu yapabilirsem anneme ve dünyaya onun kadar iyi olduğumu kanıtlayabilirim diye düşündüm.
On Mars, we were encouraged to decide our line of work when we were very young.
Mars'ta daha çok küçükken istediğimiz mesleği seçmemiz gerekirdi.
We're going to save this city. But we will never work with you.
Bu şehri kurtaracağız ama asla seninle ortak olmayız.
I'm not a fan of the alien invaders, but I have to say, they did nice work here.
Uzaylı istilacıların hayranı değilimdir ama gerçekten iyi iş çıkarmışlar.
But as you're putting your head on your pillow tonight, I want you to think about what you're really trading on in order to live here, work there, be who you are.
Bu gece başını yastığa koyduğunda burada yaşamak, orada çalışmak ve kendin olmak için neleri alıp sattığını iyice düşünmeni istiyorum.
What we're trying to work out is from where.
Nereden gönderildiğini bulmaya çalışıyoruz.
Which is why it's crucial that we work with your states'administrations leading up to the election.
Seçim yaklaşırken eyaletlerinizin yönetimleriyle çalışmamız önem taşıyor.
If a man is not smart enough to be able to use whatever is in front of him and still make it work... well, then...
İnsan gözünün önündekini kullanıp işini halledecek kadar akıllı değilse...
- got to go to work.
Ne!
Haven't you got work to do?
Yapacak işin yok mu?
I just figured while we're stuck here, I may as well work out which stuff to keep and which to donate.
- Sadece burada sıkışmışken neleri bağışlayıp neleri bırakacağımı bulabilirim diye düşündüm.
The only chance we have to survive is if we work together.
Hayatta kalma şansımız varsa birlikte çalışırsak var.
I asked for some time alone with her before you use me to do your dirty work.
Bana kirli işlerini yaptırmadan önce onunla biraz yalnız kalmayı istemiştim.
We've got work to do.
Yapmamız gereken işler var.
Happy to do the dirty work.
Seve seve yaparım bu ayak işini.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]