Up and over tradutor Turco
4,531 parallel translation
[Austin Fox] The first time up and over is just awesome.
Yukarı ilk tırmandığımda müthiş hissetmiştim.
Let's go up and over.
Yukarıdan gidelim.
So I turned to the table next to me, I looked him in the eye and I said, "if you don't shut up, I'm gonna come over there and I'm gonna shut you up."
Sonra yanımdaki masaya döndüm ve oturanın gözlerinin içine bakarak "Eğer susmazsan, oraya gelip seni sustururum" dedim.
So, I'm just gonna head back over to the hotel, and I will catch up with you guys later, okay?
O yüzden geri otele dönüyorum. Ama size yetişirim, tamam mı?
We'll go over the historical context on Monday, and for those of you who are ahead, and can't enough of doomed romance, um, pick up "East of Eden" for extra credit.
Pazartesi, tarihsel bağlam üzerinden gideceğiz sıralaması üstte olanlar ve kaderine mahkum edilmiş romantizmi severler için fazladan puan için "East of Eden" kitabını alın.
Right now, I'm hearing you got problems picking up and I hear you got problems with the Jakes over Kamale.
- Evet. Toparlanma konusunda problemleriniz olduğunu duydum ve Jakes'in Kamale'i indirdiğini.
And he immediately began trying to buy up pay phone companies all over the city.
Ardından da hemen şehrin her yerindeki ankesörlü telefon şirketlerini almaya başladı.
- This photo montage is the only thing the Principal doesn't have her stinking'paws all over, and if you mess it up,
- Bu fotoğraf gösterisi müdürün pis ellerinin bulaşmadığı tek şey.
I mean, they could be marching up from Wall Street with torches and pitchforks before this is over.
Demek istediğim, ellerinde meşaleler ve dirgenlerle Wall Street'ten ayaklanabilirler.
Great, now, it's all over the Internet and my shoulders are all up around my ears.
Konu şimdi de internette dolaşıyor. Sinirden omuzlarım kulaklarıma kadar kasıldı.
And when I woke up in the hospital, I just kept asking myself over and over...
Ve hastanede uyandığım zaman kendime sürekli aynı şeyi sordum :
I'm going to call the school, tell them I'm Sylvia, that I'm sick or something, and that my neighbor, you, Sheila, is going to pick up the girl before class is over.
Okulu arayıp Sylvia olduğumu söyleyeceğim. Hastayım falan diyeceğim işte... Okul bitmeden önce, komşum Sheila'nın yani senin, çocuğu almaya gideceğini söyleyeceğim.
He said he couldn't come up and see me because visiting hours were over.
Yukarı gelip beni göremeyeceğini çünkü ziyaret saatlerinin bittiğini söyledi.
I was thinking of picking up some Chinese and heading over to her place and seeing what happens.
Biraz Çin yemeği alıp, onun evine doğru gidip neler olacak diye bakmayı düşünüyordum.
Amanda had worked up enough courage to... go down the high slide, so I-I walked her over to the line and... and I waited at the bottom.
Amanda büyük kaydıraktan kaymak için cesaretini toplamıştı. Onu kuyruğa sokup aşağıda beklemeye başladım.
Which is absurd, by the way, given the fact that over 1,100 people wound up in the E.R. last year alone just for trying to walk and use their cellphone at the same time.
Tabii bu çok absürt bir şey. Sadece geçen yıl 1100 kişinin yürürken telefon kullanmaya çalıştıkları için acile kaldırıldığını göze alırsak.
I've queued up for three hours, only to be called fat and ugly by your member of staff over there.
Şuradaki personeliniz tarafından sırf şişman ve çirkin denilmek için üç saat sıra bekledim.
And if you even think of escaping to Israel with him, I'll put up posters of you all over Bethlehem saying :
Onunla İsrail'e kaçmayı düşünürsen şâyet Beytüllahim'in her yanına üzerinde şunlar yazan posterleri asarım :
Yeah. I'm thinking of painting over it and putting your face up there.
Üzerini boyayıp senin resmini koymayı düşünüyorum.
So I'm still figuring things out, but tomorrow, I'm gonna get up and jump in all over again.
Hala tüm bunları anlamaya çalışıyorum. Ama yarın, uyanacağım ve kendimi tekrar tüm bunların içinde bulacağım.
Take the diamonds to France, and I'll meet up with you when this is all over.
Elmasları Fransa'ya götür. Tüm bunlar bittiğinde ben de yanına geleceğim.
From man-to-smaller-man, you're never going to get over this childish infatuation with Jess until you find a girl who looks up at you with little puppy-dog eyes and says the words, "Your tiny little cock tastes like marmalade, Finlay."
Orhun Ergül İyi seyirler. Bak sana diyorum, şu Jess'e olan ilgini, sana masum masum bakarak "ufacık sikin bal gibi tatlı" diyebilen bir kız bulmadığın sürece asla aşamayacaksın Finlay.
Well, apparently they can, because they already did it, and they announced the runner-up is gonna take over my office.
Görünüşe göre yapabiliyorlar, çünkü öyle oldu. ... ve ikinci olanın odamı alacağını söylediler.
[Emde] The real tough part about Daytona, which would put most of the people out of the race, was either coming down the straightaway and going into the north turn, you started getting into the loose, chopped-up sand, and then also transitioning from the sand onto pavement, you know, you got the little sandy stretch there, where you've got pavement with sand all over it and there's a lot of guys spinning out, coming through that,
Daytona'nın en zor tarafı, bir çok yarışçıyı yarış dışında bırakabilmesiydi, kuzey dönüşüne doğru düm düz gelir ve, ve kumda hakimiyetinizi kaybetmeye başlardınız, sonra da saplanırdınız ve sonra kumdan asfalta geçerken, bilirsiniz, asfalta geçtiğinizde biraz kum yapışmış olurdu
"He went up to the roof and looked over the east ledge and saw a body on the ground below."
Çatıya çıkmış ve doğu çıkıntısından aşağı baktığında bir ceset görmüş.
For you, Congresswoman, it's over if you pack up your money and leave this country, but for me, am I not a person who'll be putting down roots as a businessman in this country?
Sizin için bu iş paranızı alıp ülkeyi terk ederseniz biter ama ben bu ülkede nam salan bir iş adamı değil miyim?
Failed over and over again, Passed on while almost giving up.
Sürekli eleniyordum. Tam vazgeçmişken kazandım.
And the rebar went through that, ended up over here, missing the temporal lobe, which is in front.
Demir oradan geçip şuraya kadar girmiş. Ön taraftaki temporal loba vurmamış.
When I looked up and started running, all I saw was him in front of me, and in my mind, I-I knew that I had to just keep up with him and not be one of the last two, or it was game over.
Baktığım ve koşmaya başladığım zaman tüm gördüğüm onun önümde olduğu ve aklımda sadece ona yetişmem gerektiğini, son iki kişiden biri olmamam derektiğini biliyordum yoksa oyun biterdi.
If they get the wheels up, they're gonna release the weapon over a populated area, and I can't have that.
Havaya kalkarlarsa o mikrobu nüfus yoğunluğu olan bir yerde bırakacaklar. Ben de bunu kaldıramam.
We fought over the same things and made up, so we don't remember.
Aynı şeyler üzerine kavga ettik durduk ve ayrıldık, bu yüzden de hatırlamıyoruz.
Listen, once we get up just over the ridge, there's a clearing, and we'll be able to see everything, okay?
Şu tepeyi aştığımızda bir açıklık olacak ve her şeyi görebileceğiz, tamam mı?
When the victim, Joe Fox, missed a Skype conference with the east coast this morning, his business partner came over and found the body tortured with bleach, mutilated, and shut up in the bathroom down the hall.
İş ortağı buraya gelmiş ve cesedi bulmuş. Kurban çamaşır suyu işkencesine maruz kalmış, doğranmış ve küvete tıkılmış.
I can't match her up on Joe Fox's Facebook page, but he's got over 500 friends, lots of pretty women, and quite a few men.
Joe Fox'un Facebook sayfasında aradım ama bulamadım. Adamın 500'den fazla arkadaşı var. Çoğu kadın.
And we will march into Hell, where we will be greeted as liberators, and demonkind will rise up and sweep over the Earth.
Sonra cehenneme kurtarıcılar gibi karşılandığımız yere yürürüz. Sonra şeytan ırkı yükselip dünyayı silip süpürür.
They want to blow up the world and start all over, what makes you any different?
Dünyayı havaya uçurup tekrar kurmak istiyorlar senin onlardan farkın ne?
He'd pull up over to Dolan's place and we'd call him over, invite him to a drink and he would just stand there like he was afraid.
Dolan'ın evine gelmişti.. .. çağırdık onu, içki içmeye davet ettik.. .. ve adam sanki korkmuş gibi kala kaldı orada.
The people you work for arranged to have my meeting cancelled, so I'd be home and then Fiona would come over and visit like she usually does on Thursdays and they could come and pick her up right here!
Adına çalıştığın adamlar, görüşmemi iptal etmişler, bu yüzden evde kaldım. ve Fiona her perşembe olduğu gibi ziyarete geldi ve onu tam buradan götürdüler!
I said, "Mom, you're gonna die and I'm gonna take over a dinged-up company."
Dedim ki ; "Anne günün birinde öleceksin ve batık bir şirketi devralacağım."
Please put a pair of white cotton panties over your head and cover up that horizontal talking moose knuckle.
Lütfen kafana beyaz bir iç çamaşırı geçir ve o konuşan yatay geyik boynuzunu sakla.
And, so, I don't know why, but I went over and I picked up the Vermeer print.
Ve, neden olduğunu bilmiyorum, ama gittim ve Vermeer'in tablosunu aldım.
karl was sittin'over there with his computer, and I said, "Hey, look up on there to see if it's safe to use these indoors."
Karl orada bilgisayarın başında oturuyordu, ve ben dedim ki, "Hey, şuna bir bak bakalım içerisi için güvenli mi."
Or that he's over his mother enough that he won't just suddenly pull up stakes and vanish if things don't get better?
Ya da eğer işler iyiye gitmezse annesi gibi tasını tarağını toplayıp ortadan kaybolmayacağı ne malum?
The why - - that's up to you and, uh, your honorary deputy over there.
Nedenini bulmak senin ve oradaki fahri yardımcının görevi.
We just pick'em up and hand'em over.
Biz sadece yakalayalım.
Other option is to go down the Tenn-Tom Waterway, over to Florida, up the Atlantic seaboard, down the St. Lawrence, across the Lakes, and back here.
Diğer bir seçenek de Tenn-Tom Kanalından geçer Florida'ya gider Atlantik kıyısından geçer St. Lawrence'dan akıp nehirleri geçip geri buraya dönebiliriz.
- WELL, IF I COULD ASK THE WEDDING PARTY TO LINE UP OVER HERE THEN, PLEASE, AND SMILE.
- Pekala, düğün için şurada sıralanıp gülümsemenizi rica ediyorum.
SO I GOT UP, I WALKED OVER TO YOU, AND I SAID...
Sonra kendimi toparladım ve senin yanına geldim ve dedim ki :
I'm going to go over to Ivan's casting studio and dig around a little and see what I can come up with.
Ivan'ın aktörlük stüdyosuna gideceğim ve oratlığı araştırıp bir şeyler bulmaya çalışacağım.
Turns out with no Axl pulling his dirty underwear over my head yelling, "Time's up!" and dragging me out of the bathroom, I had time to shower this morning.
Kirli çamaşırlarını kafama süren zaman doldu diye bağıran ve beni banyodan sürükleyerek çıkaran bir Axl olmayınca duş almak için zaman buldum.
I heard a big noise, got woke, and there's somebody over there lifting a car up - - like this.
Bir gürültü duydum ve uyandım ve birinin aynen böyle arabayı kaldırdığını gördüm.
up and at' em 72
up and down 115
and over time 22
and over here 54
and over there 37
and over 60
over 4462
overwatch 37
override 23
overseas 32
up and down 115
and over time 22
and over here 54
and over there 37
and over 60
over 4462
overwatch 37
override 23
overseas 32
overall 83
overdose 32
overtime 31
overboard 24
overnight 112
overkill 28
overwhelmed 35
overrated 36
overreacting 19
overload 17
overdose 32
overtime 31
overboard 24
overnight 112
overkill 28
overwhelmed 35
overrated 36
overreacting 19
overload 17
over radio 116
over to you 62
over there 2200
over pa 22
over and over again 128
over the years 188
over here 3451
over the moon 17
over and out 217
over my dead body 168
over to you 62
over there 2200
over pa 22
over and over again 128
over the years 188
over here 3451
over the moon 17
over and out 217
over my dead body 168