We've never met tradutor Turco
456 parallel translation
- We might never have met again.
-... ve bir daha asla karşılaşmayabilirdik.
And so we are met here today facing the open sea on three points of the compass to pay tribute to the men who have sailed from this port and gone down to that sea, never to return.
Bugün burada... üç tarafından açık deniz görünen bu yerde... bu limandan yola çıkıp denizde yiten ve hiç geri dönmeyenleri... anmak için toplandık.
- It seems awful we've never met before.
- Daha önce tanışmamış olmamız ne garip.
We've never met.
Hiç tanışmadık ki.
For instance, I met you... I liked you... and now so soon we have to part... and perhaps we'll never see each other again.
Meselâ, senle tanıştım, beğendim ve şimdi ayrılmak zorundayız.
- We've never met.
- Hiç tanışmadık.
We've never met, but I've heard her mentioned.
Hiç karşılaşmadık ama ondan söz edildi.
In life, we never met, my father and I.
yaşamda, bir birbirimizi hiç görmedik, babam ve ben.
You know I've never loved anyone but you from the moment we met... just as you have never loved anyone but me from that moment.
buluştuğumuz şu ana kadar senden başka kimseyi sevmediğimi biliyorsun... aynı şu ana kadar senin benden başkasını sevmediğin gibi.
We've never met, but we will.
Hiç karşılaşmadık, fakat bunu ikimiz de istiyoruz.
We've never met, Henry, but we know each other.
Hiç tanışmadık, Henry, ama birbirimizi tanıyoruz.
We've never met.
Biz daha önce hiç karşılaşmadık
We've never met before.
Biz daha önce hiç karşılaşmadık.
We've never met Mr. Owen.
Bay Owen'la hiç karşılaşmadık.
- We've never actually met.
- Aslında hiç karşılaşmadık.
On theories about a people we've never even met face to face?
Hiç görmediğimiz kişilerle ilgili teorilerle mi?
We never met him, and never will.
Onunla hiç karşılaşmadık ve karşılaşmayacağız.
In fact we've never met an animal we didn't like
Sevmediğimiz hiçbir hayvanla da görüşmedik.
We've already met. He insists on buying the finest. I never said any such thing.
Ve Bay Vandergelder müessesenizin en iyi yemeğini ısmarlamakta kararlı.
To my knowledge, Colonel, we've never met before.
- Kanımca daha önce hiç karşılaşmadık Albay.
Brother Ji Jiang, we've never met but have already developed a spiritual nexus with you
Birader Ji Jiang, sizinle hiç tanışmamıştık ama methinizi çok işittim!
We've never met, actually...
Arkadaşıma davranışınız bir İngiliz'e hiç yakışmıyor.
You must admit the crime you did 15 years ago We've never met before
15 yıl önce ki suçunu itiraf et seninle hiç tanışmadık!
Rather a sweeping statement, considering we've never met.
Tanışmadığımızı düşünürsek, biraz genelleyici bir yorum bu.
From the first time we met I knew I have this never ending love for you I have a never ending love for you
Seni ilk gördüğümde anlamıştım zaten Aramızda hiç bitmeyecek bir aşk olacak ve Seninle olan aşkımız asla bitmeyecek
We've never met.
Daha önce tanışmış değiliz.
And since you agree that we've never met before. - - You must also agree that I never hired you to spy on my husband.
Ve daha önce hiç karslasmadgmz kabul ettiginize göre, kocam takip etmeniz için sizi tutmadgm da kabul edersiniz.
I've seen you around, but we've never met, have we?
Seni etrafta gördüm ama tanışmadık, değil mi?
We've never met, but I'm Shih-chi's newlywed Please come in
Daha önce tanışmadık, Ben Shih-chi'nin yeni karısıyım lütfen içeri buyrun
No, we've never met.
Hayır. Tanışmadık.
Ma'am, we've never officially met.
Madam, hiç resmen tanıştırılmadık.
- Are you sure we've never met?
- Daha önce tanışmadığımıza emin misiniz?
Though we've never met, I know your entire history
Daha hiç bir araya gelmedik, ben senin tüm hikayeni biliyorum.
# Pretend we've never met
Hiç tanışmamış gibi davranmamı.
Well, we've never met.
Şey, daha evvel tanışmadık.
We've never met.
Biz asla daha önce karşılaşmadık.
We've never met before.
Tanıştığımızı sanmıyorum.
We've never met.
Hiç karşılaşmadık ki.
You know, maybe, Kermit maybe it would've been better if we had never have met.
Biliyor musun, Kermit? Belki hiç tanışmasaydık, daha iyi olurdu.
Well... We've seen you guys at school, but we've never met.
Evet, sizleri okulda gördük ama hiç tanışmadık.
We've never met, but I've admired your performances.
Daha önce hiç tanışmadık ama performansınıza hayran kaldım.
We've never really met, but Murdock's told me all about you.
Gerçekten tanışmadık ama Murdock bana hepinizden bahsetti.
Brother, we've never met, why this?
Kardeşim, ben senin düşmanın değilim. Buna ne gerek var?
We've met before and you never mentioned any of this.
Seninle daha önce karşılaştık ve bunların hiçbirinden asla bahsetmedin. O haklı Dix.
Even though we've never met, I feel we have a lot in common.
Henüz tanışmamış olsak da, bir çok ortak noktamız olduğunu hissediyorum.
You deserve everything I can give you, and I've never given you the truth about what happened the night we met.
Sana verebileceğim her şeyi hak ediyorsun ve sana tanıştığımız gece ne olduğu konusundaki gerçeği vermedim.
You seem to know things about me... even though we've never met.
Hiç tanışmamış olmamıza rağmen hakkımda çok şey biliyor gibisiniz.
Funny we've never met.
Ama hiç tanışmadık.
We've never been to the Met.
Met'e hiç gitmedik.
We've never met you before today.
Bugüne kadar senle hiç karşılaşmadık.
We've never actually met. My name is...
Aslında tanıştırılmadık.
never met her 26
never met him 25
metro 61
metres 235
metal 86
meta 42
metallica 27
meter 70
metatron 53
metropolis 17
never met him 25
metro 61
metres 235
metal 86
meta 42
metallica 27
meter 70
metatron 53
metropolis 17
meth 78
meters 624
mets 20
metric 18
metz 18
metin 18
metaphor 19
mette 42
meters per second 33
meters out 21
meters 624
mets 20
metric 18
metz 18
metin 18
metaphor 19
mette 42
meters per second 33
meters out 21
meters away 20
metaphorically 59
methane 25
methinks 23
metaphorically speaking 34
metal clangs 17
meticulous 23
methodical 23
metaphorically 59
methane 25
methinks 23
metaphorically speaking 34
metal clangs 17
meticulous 23
methodical 23