English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Were you not

Were you not tradutor Turco

8,280 parallel translation
Were you or were you not in Lane Collins'dressing room prior to his performance?
Lane Collin's sahneye çıkmadan önce odasına girdiniz mi girmediniz mi? Hayır.
I told her that you were never gonna let her get in trouble. It's not so simple.
Ona onun basının belaya girmesine izin vermeyecegini soylemistim.
Because they needed to blame someone, and not only were you at the wheel, you had no memory of what happened.
cunku birisini suclamaları gerekiyordu ve siz hem direksiyondaydınız hem de ne oldugunu hatırlamıyordunuz.
I told him not to take your case in the first place, because I knew you were a goddamn shakedown artist, but now someone I care about is in trouble, because you took a payout.
Ona en basından davanı almamasını soyledim, cunku senin hokkabaz bir tip oldugunu biliyordum, fakat simdi umursadıgım biri sen para aldın diye tehlikede.
You were not even trying.
- Çabalamıyorsun bile.
He strangled him in front of me when you were not here.
Sen burada değilken gözümün önünde onu boğdu.
You were the one who could not deal with the fact that I am now cyborg!
Bir sayborg olduğum gerçeğiyle yüzleşemeyen sendin.
Tell me, Rowena, if I were not the King of Hell, would you have ever bothered to pretend to care about me?
Söyle bana Rowena eğer Cehennemin Kralı olmasaydım beni umursar mıydın?
No, we were not supposed to just open up secret passages, setting off alarms leading to, you know, volcano.
Hayır, gizli geçitleri öylece açıp volkanı patlatman gerekiyordu.
A-actually, you were not brought forth to kill.
Aslında öldürmek için getirilmedin.
If I were not desperate for information, I wouldn't risk dealing with a fey. Are you sure?
Bilgi almak için bu kadar çaresiz kalmasaydım bir çılgınla anlaşma riskini alamazdım.
He didn't know that you and I were dating... and you're not talking about that.
Birlikteliğimizi bilmiyordu.
- [grunts] I used to think dinosaurs were cool, but not you guys.
Eskiden dinozorların havalı olduğunu düşünürdüm. Ama değilsiniz!
Where were you at midnight last night? Trust me, detective beckett, you do not want to go there.
Güven bana Dedektif Beckett, oraya gitmek istemezsin.
You told me you did not know Maria Gutierrez... it's come to my attention that you were a regular at the soup kitchen where she worked. What?
Maria Gutierrez'i tanımadığını söylemiştin ama kendisinin çalıştığı aşevinde düzenli yemek yediğini öğrendim niyeyse.
Yeah, you always thought you were better than me, even when you were using, but now you know... you're not.
Hep kendini benden daha iyi görüyordun. Uyuşturucu kullanırken bile. Ama şimdi öyle olmadığını biliyorsun.
You sure you were an interrogator, not a drill sergeant?
Ordudayken sorgulayıcı değil de eğitim çavuşu olmadığına emin misin?
You were like a dog with an ice cream cone, and I loved it, but screaming "that's how Schmidty do" was not ideal.
Dondurma külahlı bir köpek gibiydin ve buna bayıldım ama "Schmidty işte böyle yapar." demen iyi değildi.
- Your dead husband was a spy, and you never knew your parents, and no one's heard of the criminals you hunt, and for some reason, you claim not to know why you were chosen to be at the center of it all.
- Ölü kocan bir casustu ve aileni hiç tanımadın ve avladığın suçlulardan kimsenin haberi yok ve bir nedenden ötürü, neden tüm bunların merkezine konulmayı seçildiğini bilmiyorsun.
And before you decide whether or not to discuss what we know in open court, you should know that, according to Reddington, the Fulcrum is proof of the existence of a clandestine organization, and if its activities were made public, a number of very powerful people would go to prison or be executed.
Ve bildiklerimizi açık mahkemede tartışıp tartışmayacağımıza karar vermeden önce şunu bilmelisiniz, Reddington'a göre Mesnet, gizli kapaklı yapılan bir organizasyonun varlığının kanıtı ve eğer yaptıkları halka açıklanırsa birçok güçlü insan ya hapse girecek ya idam edilecek.
And... and if I slip, it will be because you were screaming in my ear and not because I don't know what I'm doing.
Üstelik elim kayarsa ne yaptığımı bilmediğim için değil kulağımın dibinde bağırdığın için kayacak.
Frankly, had I better understood what you were proposing to offer, I would not have agreed to meet you.
Açıkçası önerdiğiniz şeyi baştan anlamış olsaydım sizinle görüşmeyi kabul etmezdim.
And I pray, do not think it would be considered an insult lo the company if you were to perform a trick or two of magic.
Ve rica ediyorum, eğer bir-iki küçük büyü yapacak olursanız hiç kimse bunu hakaret olarak algılamayacaktır.
It's not your fault you were graced with... different gifts.
Farklı özelliklerle bezenmiş olman senin suçun değil.
You denied you were with Petros not to save face with your employers but to save face from your husband.
Petros ile birlikte olduğunu çalışanlarından utandığın için değil kocandan utandığın için inkar ettin.
That would mean, okay, that your decisions, like giving me a power of attorney... if you were incompetent at the time, so that it's not good.
Bu da senin bana bir temsilci gücü vermek gibi kararının aklının başında olmadığı anlamına gelecekti Hem dur bitireyim.
Since I'm not your wife, because you were incompetent at the time... ok, means that they are the only ones who can make your decisions.
Karar yetkisinin onlarda olması anlamına geliyor. Yani senin bütün paranı alacaklar.
Jody, what kind of car were you driving? I'm not sure.
- Jody, kullandığın arabanın modeli neydi?
Did you know that the most terrifying plans for terrorist attacks were not created by terrorists?
En korkunç terörist saldırı planlarının teröristler tarafından yaratılmadığını biliyor musunuz?
You're not as tough as you thought you were.
Sanırım düşündüğün kadar güçlü değilsin.
If your mother knew you were in my bed, She would not be happy.
Eğer annen yatağımda olduğunu bilseydi, pek memnun olmazdı.
Because Jimmy's friend says not only did you pretty much know everything the residents were up to, but that you'd told him you'd seen Jimmy servicing a male client down an alley behind a Hampstead "queer pub".
Çünkü Jimmy'nin arkadaşı sadece yurtta kalanların her yediği naneyi bildiğini söylemedi. Bir de onu Hampstead'da "Nonoş Bar" diye bir yerde kendisini bir erkek müşteriye sunarken gördüğünü söylemişsin.
But you're no longer married, and I'm not the reason that you were divorced.
Ama artık evli değilsiniz ve boşanmanızın sebebi de ben değilim.
Ew. You were not exaggerating.
Hiç de abartmıyormuşsun.
If I were you I would not stay.
Yerinde olsam burada kalmazdım.
What she said was I was not to be shocked if you were to remarry, because that's what she would want for you.
Senin için bunu istediğini ve tekrar evlenirsen şaşırmamam gerektiğini söyledi.
Oh, you were not an adulterer, Arthur.
- Sen eşini aldatmadın Arthur.
You were NOT an adulterer.
Eşini aldatan bir adam değildin.
But you never told me if you were going or not.
Gidip gitmeyeceğini bana söylemedin ki.
That's not why you were a step slow back at the house?
Bu yüzden mi evde kendini kaybettin?
Hey, you must not have gotten a good look. Or you were mistaken about them...
İyi bakmamışsındır ya da yanlış anlamışsındır.
You were supposed to be me in there, not the sullen, beleaguered leader of the free world, but the chipper first lady, quick with a distracting anecdote to dissolve the tension and flatter the visitor and...
Orada benim olmam gerekiyordu, Özgür dünyanın, suratsız, kuşatıImış lideri olarak.. Ama ucuz First Lady'im,
As I'm sure you know, chief Stone, The specific details of the killer's method were not Released to the public.
Senin bildiğin gibi Şef Stone, katilin uyguladığı yöntemin detayları kamuya henüz açıklanmadı.
I did not realize that you and Carol were only married for three weeks.
- Carol'la sadece üç hafta evli olduğunuzu bilmiyordum.
I was there, sir. You were not.
Oradaydım bayım, siz değildiniz.
Or was it not her face you were looking at?
Yoksa onun yüzüne bakmıyor muydun?
You were not in one of these things, Julia.
Sen kozaya girmedin Julia.
You sure you were not followed?
- Takip edilmediğinden emin misin?
You sure the people shooting at you - were regular Americans, not immunes?
Ateş açanların bağışık olmayan sıradan Amerikalılar olduğuna emin misiniz?
you were not born on this Earth.
-... Dünya'da doğmamışsın demektir.
And though you were sent to Earth to protect young Kal-El, your destiny is not tied to his.
Bu dünyaya sadece Kal-El'i korumak için geldiğini düşündüğünü biliyorum ama kaderin yalnızca ona bağlı değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]