You had an affair tradutor Turco
279 parallel translation
I've asked you to join me to confirm that several years ago you had an affair with Senator Gordon Madison.
Bakalım, doğru çıkardım mı? Siz neden söz ediyorsunuz, Komiser? Şey, sadece belirlemeğe çalışıyorum, hepsi bu.
Maybe you had an affair with your first wife.
Belki ilk eşinizle ile ilişkinizden doğmuştur.
It could possibly have been a matter of prestige, you know, to say that you had an affair with Louise Bryant.
Louise Bryant'la ilişki yaşadığınızı söylemeniz muhtemelen size prestij kazandırıyordu.
You had an affair with him for six months two years ago?
Yani onunla altı ay birlikte oldunuz. Bundan iki yıl önce, öyle mi?
Have you had an affair with a general?
Bir generalle ilişki mi yaşadın?
You had an affair, not a pitched battle.
Yaşadığın bir ilişki, meydan savaşı değil.
- It's classical. You had an affair... to sabotage the relationship because you couldn't confront me directly.
Aramızdaki ilişkiyi baltalamak için bir ilişkiye girdin çünkü doğrudan benle yüzleşemiyordun.
- You had an affair with an agent?
- Bir ajanla ilişkin mi oldu?
Why is it that I can trust you when you had an affair with a married client?
Sen evli bir müşterinle ilişkiye girdiğin halde ben sana nasıl güveniyorum?
She told someone you had an affair with her.
Birine seninle ilişkisi olduğunu söylemiş.
Your sons have some cockeyed notion that you had an affair 30 years ago.
Oğullarınızın içinde sizin 30 yıl önce bir kadınla yasak aşk yaşadığınıza dair şüphe var.
You had an affair with Gandhi?
Gandhi ile ilişkin mi vardı?
You had an affair with Professor Dawson?
Profesör Dawson'la bir ilişkin mi vardı?
- Are you saying you had an affair?
- Bir ilişkiniz olduğunu mu söylüyorsunuz? - Hayır.
- Bobby, you had an affair with this woman
- Bobby, bu kadınla bir ilişkin oldu.
40 years ago, you had an affair with Jennifer Bryce.
30 yıl önce, Jennifer Bryce ile bir ilişkiniz oldu.
Your regrettable affair... with a notorious young lady... who just met with an untimely end... would be quite inexplicable... had you not incurred, on behalf of that young lady... expenses out of all proportion to your avowed income.
Uygunsuz bir şekilde hayata veda etmiş bu kötü şöhretli genç bayan ile olan bu üzücü kaçamağınız epey kafa karıştırıcı. Özellikle de bu genç bayan için harcadığınız paranın apaçık belli olan maaşınızın çok çok üstünde olduğu düşünülürse.
- Have you two had an affair?
- İkinizin bir ilişkisi mi var?
If I had an affair, what would you do?
Söyle hemen. Başka bir ilişkim olsa n'apardın?
I don't believe that you could handle it if Carol had an affair, God forbid.
Carol maazallah bir ilişki yaşasa senin de kalbin kaldırmaz.
Admit that you and Eva had an affair last fall.
Haydi, geçen kış Eva ile ilişki yaşadığını itiraf et.
You know she had an affair with Alexander?
Eskiden, Alex ile bir aşk yaşadılar.
Did he tell you he had an affair with my son's wife before they were married?
Evlenmeden önce oğlumun karısıyla ilişkisi olduğunu anlattı mı?
- You ever had an affair?
- Bir ilişkin var mı?
- Oh, I see. You don't care that I had an affair with another man, you just care about dishonesty?
Dürüst olduğum sürece başka bir adamla ilişki yaşamam umurunda değil, öyle mi?
Um, would you like an aspirin? Oh, my God. I had an affair with Brandon.
Aspirin ister miydin?
Twenty years ago Sing Song had an affair with a woman surnamed Yun and bore you as a son.
... ve bir oğul yaptılar Ama Wudang'ın şefi olan, Qing Song...
I couldn't stand loneliness so I drank all the time and while I was drunk I had an affair and gave birth to you.
ama çok sarhoş bir anımda... yasak aşk yaşadık... ve sonunda sizi doğurdum! tüm o 20 yıl boyunca... bu utancı üzerimde taşıdım!
Why don't you believe that Cliff had an affair in Florida? - What?
- Cliff'in Florida'da bir ilişki yaşadığına neden inanmıyorsunuz ki?
You make it sound like I had an affair with a frozen dessert.
Öyle bir söylüyorsun ki sanki donmuş bir tatlı ile ilişkim varmış gibi.
There was a moment when I thought I might have had one with you- - l don't want to have a casual affair.
Kısa bir an için, seninle yaşadığımı sandım ama... Ben rasgele ilişki istemiyorum.
You know, I've never had an affair before.
Biliyor musun, daha önce hiç kimseyle bir ilişki yaşamamıştım.
You say that, but I don't know anyone who's had an affair with him.
Böyle söylediğini biliyorum ama kimsenin Doug'la ilişki kurduğunu sanmıyorum.
- So, I had an affair. - ♪ But you can do the job when you're in town "
Benim bir ilişkim oldu.
You've never had an affair, Mr. Merrick?
senin hiç ilişkin old mu, Mr. Merrick?
Look, the way I see it, you both had an affair... and now you love each other.
bak, gördüğüm kadarıyla, ikinizinde ilişkisi var... ve şimdi birbirlerinizi seviyorsunuz.
Have you ever had an affair with Suzanna Polaski?
Susanna Polaski ile hiç ilişkiniz oldu mu?
Kitty, did you know that Bill had an affair with Dr. Davenport's dental hygienist?
Kitty, Bill'in Dr. Davenport'un diş anestezistiyle ilişkisi olduğunu biliyor muydun?
You brat, we sent you there to bring Ajay and Madhu close,... and you had the nerve to start an affair with her yourself!
Ajay ve Madhuyu yakınlaştıman için seni oraya yolladık... Ve sen kendi ilişkini başlattın!
You know, I once had an affair with a very high-ranking dignitary from China.
Biliyor musunuz bir dönem Çin'in kodamanlarından biriyle bir yasak aşkım olmuştu.
See, your mother and Curtis had an affair which produced a little boy. That's you.
Bakın, annenizin Curtis'le bir ilişkisi olmuştu... bunun sonucunda bir çocuk doğdu.
You know, I don't even think that she'd mind if I had an affair.
Biliyor musun, benim de bir ilişkim olsa problem edeceğini sanmıyorum.
- "Have you ever had an affair with a friend's significant other?"
- "Hiç bir arkadaşınızın sevgilisiyle kaçamak yaşadınız mı?"
"Have you ever had an affair with a friend's pet?"
- "Hiç bir arkadaşınızın evcil hayvanıyla cinsel ilişkiye girdiniz mi?"
And that you and McManus had an affair.
Ve McManus'la bir ilişki yaşaman gibi.
Did you hear he had an affair with an older woman?
Finch'in kendinden büyük bir kadınla yattığını biliyor muydun?
So, you had an affair with the Editor-in-Chief. You were handpicked to become his successor.
- Genel yayın yönetmeniyle bir ilişkiniz vardı.
It wasn't with some heavy heart that you had an affair.
Bir ilişkin olmasına üzülmüyorum.
As you can see from our loving demeanor, we both put it totally behind us. You had an affair, too?
Senin de mi bir ilişkin oldu?
Now, some time later, your daddy had an affair, which upset your mommy, who then had a retaliatory fling with a penis connected to a man, after which your daddy kissed Georgia, wife of Billy, who you kissed last year.
Bir süre sonra, babacığının anneciğini üzen bir ilişkisi oldu. Ki onun da penise bağlı bir adamla bir misilleme girişimi oldu, daha sonra baban geçen yıl öptüğün Billy'nin karısı Georgia'yı öptü ve şimdi de babacık annecikten boşanmak istiyor.
Do you think they had an affair? Nah.
İlişkileri olduğunu mu düşünüyordunuz?
you had me at 66
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had your chance 121
you had me worried 35
you had it 22
you had 116
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had your chance 121
you had me worried 35
you had it 22
you had 116