English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ Y ] / You had no right

You had no right tradutor Turco

666 parallel translation
If you want to get back in again? - You had no right to go out.
Peki, tekrar içeriye girmek istersek?
Officer, you had no right to speak to that little girl that way.
Memur Bey, o küçük hanıma öyle davranmaya hakkınız yoktu.
You must have known you were doing something that you had no right to do.
Hakkın olmayan bir şeyi yaptığını bilmeliydin.
You had no right to bring me here! It - it's awful!
Beni buraya getirmeye hakkın yok.
But Mother, you had no right to move my things.
Anne, eşyalarımı ne hakla taşıttınız?
You had no right to come down here.
Buna hakkın yoktu.
You had no right to go through that file.
O dosyayı baştan incelemeye hakkın yoktu.
You had no right to meddle.
Karışmaya hakkın yoktu.
If he failed 10 examinations, you had no right to do it.
On testen geçemediyse bile umrumda değil. Bunu yapmaya hakkın yok!
You had no right to bring her here.
Onu buraya getirmemeliydin.
But you had no right to do this!
Ama bunu yapmaya hakkınız yok!
You lingered in the human world for personal reasons, which you had no right to do.
Hakkın olmayan kişisel sebeplerden dolayı insan dünyasından ayrılamadın.
- You had no right to throw down on a boy.
- Bir çocuğu vurmaya hakkın yoktu.
You had no right to do that, Lou.
Bunu yapmaya hakkın yoktu Lou.
You had no right without telling me.
Bana söylemeden yapamazsın.
You had no right to fight!
Bun hakkın yok senin.
You had no right to do this to me!
Ne hakkınız vardı bana bu işe itmeye.
Well, that's an assumption you had no right to make.
Çok yanlış bir varsayım.
You had no right to search my apartment... even if the manager let you in.
Ahbaplarınla yakamdan düşün artık. Dairemi araştırmaya hakkınız yoktu yönetici sizi içeri almış olsa dahi.
You had no right to enter my house and take what you please!
Senin de benim evime girip istediğin her şeyi almaya hakkın yoktu.
You had no right to take me.
Beni alma hakkınız yoktu.
Even if I'd cheated on you, you had no right.
Seni aldatsam bile, buna hakkın yoktu.
- You had no right.
- Buna hakkınız yoktu.
You had no right to come along.
Buraya gelmeniz gerekmezdi.
You had no right to keep me prisoner!
Beni bir mahkum gibi tutmaya hakkın yoktu!
You had no right to keep a nigger in the room, shame my little sister.
O zenciyi odada tutup, kızkardeşimi küçük düşürmeye hakkın yoktu.
You had no right.
Hakkın yoktu!
You had no right to interrogate my client without counsel.
Müvekkilimin yanında danışman olmadan ifadesini almaya hakkınız yok.
You had no right.
Buna hakkın yok.
That bastard who sold him to you had no right to do so.
Onu sana satan piçin, bunu yapmaya yetkisi yoktu.
15. Then you had no right to be here.
15 ise burada olmaya hakkın yok.
You had no right!
- Buna hakkın yoktu. - Dinle, Solange...
- You had every right to. - No, I hadn't.
- Hem de hiç yoktu.
- Right there on the ground, you saw the knife that Matt had dropped. - No.
Tam yerde Matt'in düşürdüğü bıçağı gördün.
Bill up there had no right letting you through.
Bill'in yukarıda size izin verme hakkı yoktu.
I suppose I'm right in thinking that you had no communication with Hammond...
Sanırım, felaketten önce birkaç haftadır Hammond'la iletişiminin olmadığını...
- Budge had no right to let you get at it.
- Budge sana izin vermemeliydi.
"'I had no right to come between you.
" Aranıza girmeye hakkım yok.
He had no right to provoke you.
Seni tahrik etmeye hakkı yoktu.
He had no right to treat you like that.
Sana o şekilde davranmaya hakkı yoktu.
Bendrix, you had absolutely no right.
Bendrix, buna hiç hakkın yoktu.
I had no right to expose you to all this dirt I bring into the house.
Evet, bu pislikleri getirerek seni etkilemeye hakkım yoktu.
Of course, you had no personal motive... in picking Paris, did you? That's right.
Doğru.
He had no right to speak to you like that.
Seninle bu şekilde konuşmaya hakkı yoktu.
I had no right to drag you into this.
Seni bunun içine çekmeye hakkım yoktu.
I didn't mean to offend you. I thought I had the right... You have no right.
Sizi üzmek istemezdim Komutan, ama yine de haklı olduğumu düşünüyorum.
The things I said to you back at the chateau, I had no right to say them.
Şatoda sana söylediklerimde haksızdım.
I had no right to involve you in this.
Seni bu işe sokmaya hakkım yoktu.
They had no right to treat you that way.
Sana böyle davranmaya hakları yoktu.
Whatever you were doing, you had a right to do no matter how nonsensical your ventures may be.
Maceraların ne kadar saçma olsa da ne yaptığın seni ilgilendirir.
You had absolutely no right to try to force somebody to stay here.
Birini burada kalmaya zorlamaya kesinlikle hakkın yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]