You had your chance tradutor Turco
587 parallel translation
All right, suit yourself, but just remember you had your chance.
Tamam, istediğiniz gibi olsun. Ama unutmayın, fırsatı kaçırıyorsunuz.
You had your chance to be something else.
Başka bir şey olmak için şansın vardı.
You had your chance, Sam.
Şansını kullandın Sam.
Yes. You had your chance and you flubbed it.
- Evet, fırsat ayağına geldi ama değerlendiremedin.
You had your chance, and you gambled it away.
Eline geçen fırsatı kendin harcadın.
You had your chance and you failed.
Sen şansını kullandın ve başaramadın.
You had your chance to kill Tate.
Senin Tate'i öldürme şansın vardı.
You had your chance! I'm taking mine now.
Senin fırsatın vardı!
- You had your chance.
- Sen şansını kaybettin.
- You had your chance.
- Şansını kullandın.
You had your chance to talk last night.
Dün akşam konuşmak için bir şansın vardı.
You had your chance, Captain Kirk.
Fırsatın vardı.
Well, you had your chance.
Ee, sen şansını kullandın.
You had your chance and you blew it!
Şansın vardı ama kullanamadın!
You had your chance and you missed it.
Eline bir fırsat geçmişti, ama kullanamadın.
Bitch, you had your chance.
Şansın vardı kaltak.
You had your chance in class.
Sınıftayken şansınız vardı...
- No, you had your chance.
- Hayır, şansını kaybettin.
You had your chance.
Şansını kaybettin.
- You had your chance.
- Fırsatın vardı.
You had your chance, but you insulted me.
Sen şansını yitirdin, beni küçük düşürmüştün.
YOU HAD YOUR CHANCE.
Sen şansını çoktan kullandın!
You had your chance, Gorman.
Şansını kullandın, Gorman.
You had your chance the other day.
O gün, şansını kaçırdın sen.
You had your chance.
Şansını kullandın.
You had your chance.
Bir şansınız vardı.
Well, you had your chance, Nicola, when you were 17, when you were at college, doing your three A-levels.
Fırsatın vardı, Nicola! On yedi yaşındayken, lisede bütün notların A'ydı.
You had your chance with Cmdr Riker.
Yarbay Riker'la şansını denedin sen.
You had your chance to speak!
Konuşmak için sana şans verildi!
You had your chance.
Şanslıydın.
You've had your last chance.
Son şansını kullandın.
You had your last chance on St. Patrick's Day.
- Son İrlanda bayramında vermiştim.
What do you feel, now that you've had your chance?
Sen ne hissediyorsun, o şansı eline geçirdin mi?
All right, have it your Way, but don't you say you never had the chance.
Tamamdır Danny. Bildiğin gibi yap. Ama fırsatın olmadı deme.
You grownups have had your chance.
Siz yetişkinler şansınızı kaybettiniz.
You've had your chance to speak.
Sen konuşma hakkını kullandın.
Sir I beg your pardon, but I haven't had a chance to talk to you alone.
Efendim, özür dilerim ama sizinle yalnız konuşma fırsatım olmadı.
Gentlemen, by coming after me, you may well have destroyed what slim chance you had for your survival.
Benim peşimden gelmekle hayatta kalma şansını da yok ettiniz.
You already had your chance once.
- Bir kez o şansın olmuştu. Artık çok geç.
Brother Ma, you haven't had your chance yet
Birader Ma, Daha şansımız açılmadı
But if you had half a chance, you'd kill us all just so you could get a nice medal of honor and your picture in the paper-to make your kid proud.
En ufak bir fırsatını bulsan hepimizi öldürürdün. Böylece onur madalyası alır ve gazetelerde boy boy resimlerin çıkardı.
No, no, you've had your chance.
Hayır, hayır fırsatınız vardı.
You've had your chance, and your ground maneuvers have been an abysmal failure.
Siz şansınızı denediniz ve kara manevralarınız büyük bir başarısızlıktı.
Just on the off chance that the guy's not able to get you out of there, don't you think you'd feel better if you declared your love for me now, while you still had the chance?
Bir ihtimal adam seni oradan çıkartamazsa hâlâ şansın varken bana olan aşkını ilan ederek daha iyi hissetmez misin?
Besides, you've had your chance.
Ayrıca sen şansını kaybettin.
No, you had your chance, man.
Hayır, hayır.
You've had your chance, kid. I've made other arrangements.
Sana verilen fırsatı kullanamadın evlat.
Yeah, well if you hadn't stolen that 1.600 from me, you might've had a chance to win all your money back.
Evet, o 1600'ü çalmış olmasaydın, tüm paranı geri kazanma şansın olurdu.
Well, Captain, you've had your chance.
Kaptan, şansınızı kullandınız.
All we knew about Havana was the lights in the Prado never went out and you had a damned good chance of having the time of your life.
Havana ile ilgili tek bildiğimiz Prado'daki asla sönmeyen ışıklardı. Ve iyi vakit geçirmek için mükemmel bir yer olduğuydu.
- You've had your chance.
- Fırsatını kullandın.
you had me at 66
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had it 22
you had 116
you had me worried 35
you had sex with her 19
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had it coming 17
you had fun 22
you had it 22
you had 116
you had me worried 35
you had sex with her 19