Your mother's here tradutor Turco
263 parallel translation
It never would have been in here in your mother's day.
Annen burada olsaydı bu döküntüler ortalıkta dolaşmazdı.
- Oh, here's your mother.
- İşte annen.
Here's the... Wait a minute, your mother's alive!
Dur bir dakika, annen yaşıyor!
Your mother's dead now, and I'm worried that I won't be here much longer.
Annen yok artık korkarım onu fazla bekletmeyeceğim.
Here's one for your mother.
Al, bu da annen için.
If your mother's late getting here...
Eğer annenin buraya gelişi gecikirse...
Oishi, your mother's here
Oishi, annen geldi.
All right. Give that to your mother... and here's a little gimmick for you.
Pekala.Bunu annene ver ve şu küçük hediyeni al.
Come. Look here, son, son, I told you not to take your mother's furs.
Bana bak oğlum, sana annenin kürkünü almamanı söylemiştim.
Your mother's down here with you?
Annen burada seninle mi?
I'm glad your mother isn't here to see what's become of you. - Pa, please listen.
Neyse ki annen burda olup da senin şu halini görmedi.
Here comes the commercial. " Your mother's a pole, your father's a Swede.
Annen Polonyalı, baban İsveçli.
I'm here because I'm a friend of your mother's.
Annenin arkadaşı olduğum için buradayım.
You are indeed illegitimate, but your mother was not this lady here, but my sister Bridget.
Aslında gayri-meşrusun hala ama annen bu hanımefendi değil kardeşim Bridget'mış.
To see you here in your mother's room brings back such happy memories.
Seni burada, annenin odasında görmek çok mutlu hatıralar canlandırdı.
Get out of here! You belong under your mother's skirt!
Git buradan, annenin eteğinin altına saklan!
Tell your mother men were here from your father's office.
Annene babanın ofisinden adamların geldiğini söyle.
Now your mother's not here to protect you.
Artı seni korumak için annen burada değil.
Here's your mother at last.
İşte sonunda anneniz de burada.
Ah, here's your mother.
Annen de geldi işte.
Forgetting that your mother's here - if that's ever possible!
Aramızda kalsın. Annenin burada olduğunu unutuyorsun, sanki mümkünmüş gibi!
- It's your mother, she's here to see you.
- O senin annen. Seni görmeye geldi.
A fangulo a ma, escort your mother's ass out of here.
Siktir oradan velet! Gidin de ananızı koruyun!
I know they'll teach you things, Come on, baby. But there's a lot you can learn here from Mrs. Springer, from your mother and father.
Sana bir şeyler göstereceklerini biliyorum ama burada Bayan Springer, annen ve babandan öğrenecek daha çok şeyin var.
Here's your mother
Annen geldi.
Heather, your mother's here.
Heather, annen geldi.
- Your mother's here. - What?
- Anneniz.
- Your mother's here to see you.
- Anneniz geldi.
I'm afraid the press has been alerted to your mother's presence here... -... and her arrest. - Oh, great.
Korkarım basın, annenizin burada olduğu ve tutuklandığı haberini almış.
Your mother's not here anymore. Remember? She can't tell you what to do now.
Anneniz artık yok ve size ne yapmanız gerektiğini dikte edemez!
- Here's your mother.
- İşte annen
Your mother's here with your brother.
Kardeşinle annen gelmiş, adamım.
There's nuggets in this here mine as big as your mother's behind.
Bu madende senin annenin kasası kadar altın parçaları var.
We have here... forwarded by the matron of that nursing home... sealed and addressed to me... a note purporting to be in your mother's handwriting.
Bu mektup bize bakımevinin başhemşiresi tarafından mühürlenerek bana postalanmış. Annenin el yazısı olduğunu gösteren bir de not var.
Here's something your mother didn't loan me.
Annenin ödünç vermediği bir şey.
Your mother's gonna want to know some rubbing went on out here.
Annen burada vaktimizi değerlendirdiğimizi görmek isteyecektir.
Half the stuff here is for you from your mother.
Buradakilerin yarısı senin annenden.
Look, let's see if it perceives. Buy us the prefecture, Your mother, your father, who ever, but here we can not stop, Valero.
Belediyedeki adamlara ya da herhangi birine ödeme yap.
You haven't told your mother that you're coming here, have you? That's it, isn't it?
Annenle buraya geldiğin ve benden ders aldığın konusunu konuşmadın, değil mi?
( MOTHER ) : When you've killed your own birds, I beg you would come here and shoot as many as you please on Mr Bennet's manor.
Pekâlâ, kuşlarınızın hepsini vurduktan sonra yalvarırım buraya gelin ve Bay Bennet'in arazisinde istediğiniz kadar avlanın.
- Here's your mother.
- Evet, annen.
No, that is the point. It's almost like you're not going to live unless your mother comes here.
Annen gelmese öleceksin sanki.
You find out that your mother's not coming here, and your world ends.
Annenin gelmeyeceğini duyunca dünyan karardı.
Your mother's a judge here.
Annen seçici kurulda.
The great thing about your mother being out of town aside from the fact that she's not here is the three of us get a chance to bond.
Annenizin şehir dışında olmasında mükemmel bir var birşey burada olmadığı gerçeği dışında üçümüze ilişki kurmaya fırsat tanıyor.
And your mother's not here to share our joy.
Sevincimizi paylaşmak için anneniz burada değil.
Wow, Rahul! Now that your wife's here, you've forgotten your mother!
karın burdayken anneni unuttun!
And here's one of your mother.
Buda annenizden bir tane.
The Sandersons are here to see your mother's new chin.
Sanderson'lar, annenizin yeni çenesini görmeye gelmişler.
Poet, your mother's here.
Şair, annen seni almaya geldi.
And in the same way, your mother will always be with you... even though she's - Not here.
Aynı şekilde, senin annen de hep seninle birlikte olacak her ne kadar, o burada olmasa da.
your mother's 21
your mother's dead 20
your mother's right 42
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
your mother's dead 20
your mother's right 42
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557