Без окон tradutor Turco

И еще раз шел я вперед, один, по этим же коридорам, через эти пустынные гостиные, вдоль этих же колоннад, этих же галерей без окон, проходил через эти же порталы, выбирая дорогу, словно наугад, в лабиринте схожих маршрутов. И еще раз все было пустынно в этой громадной гостинице, все было пусто. Пустые гостиные.

Bir kez daha yürüdüm... tek başıma, aynı koridorlar boyunca... aynı metruk odaların içinden... aynı revakların altından... aynı penceresiz galerilerden... aynı eşiklerin üstünden... böylece yol alarak labirentte, adeta gelişigüzel... ve bir kez daha... bu devasa otelde herşey terk edilmiş... boş salonlar, koridorlar... salonlar, kapılar... kapılar, salonlar... boş sandalyeler, geniş koltuklar... merdivenler, basamaklar... basamaklar, art arda... cam eşyalar, boş bardaklar... bırakılmış bir bardak, cam bir bölme... mektuplar, kayıp bir mektup... anahtarlıklara asılı anahtarlar... kapı numaralı anahtarlar :

Без окон.

Bak, camları yoktur, kırıktır.

Сомневаюсь, что наслаждался этим больше... чем детектив Милс наслаждался бы временем наедине со мной... в комнате без окон.

Dedektif Mills'in penceresiz bir odada benimle... yalnız kaldığında alacağı zevkten... daha fazlasını almadım.

Человеку, выросшему в Гренландии,... наверное, будет не очень приятно сидеть в темной камере без окон. Это может привести к глубокой депрессии.

Duyduğuma göre sizin memlekette yetişmiş biri için tahammül edilmesi en zor şey penceresiz küçük bir odada tıkılı kalmakmış.

Лишь камера шесть на восемь без окон и ведро, куда гадить.

Sadece penceresiz, 2'ye 3 metrelik bir hücre.

Обидно, потому что я шесть лет сидел в агентстве, в подвале, в комнате без окон.

Kötü çünkü NSA'nın penceresiz bodrumunda altı yıldır çalışıyorum.

Райли, не скучаешь по будке без окон, в которой тебя нашли?

Riley. Seni bulduğumuz o penceresiz kübik mekanı özlemedin değil mi?

Обычный бар без окон

Sıradan, penceresi olmayan bir bar.

Он проснулся утром... в тёмной камере без окон и дверей.

Bam! Ertesi sabah kalkıyo. Kendini penceresi ve ışığı olmayan bir odada buluyo.

Ты пробовала жить целый месяц в комнате без окон? Ей даже не с кем было поговорить.

Penceresi olmayan bir odada, 23 saat boyunca kimseyle konuşmayacağın bir odada 1 ay geçir.

Будет непросто найти семью, которая пожелает жить без окон.

Penceresiz yaşamaya alışabilecek bir aile bulmak o kadar da kolay değil.

Я должен был найти место без окон, чтобы вытащить чип, как вы сказали.

Hiç penceresi olmayan biryere gitmeliydim. Böylece söylediğin gibi çipi çıkarabilecektim.

Но мы должны пойти в комнату без окон.

Ama penceresi olmayan bir odaya gitmemiz gerek. Hayır.

- В тесносте, в ангарах без окон, по уши в помете...

- Penceresiz bir depoda bir arada tutulurlar, dışkı içinde yürürler...

Звукоизоляция, камеры без окон, такие мелкие, что, возможно там придется спать стоя.

Ses geçirmez, camsız hücreler o kadar küçük ki seninle benim mesafem kadar. Muhtemelen insan haklarına aykırı.

Они запрут меня в какой-нибудь маленькой клетке без окон.

Beni penceresi olmayan küçücük bir hücreye kapatacaklar.

Как попасть в здание без окон и дверей?

Soruyorum, ne kapısı ne de penceresi olan bir binaya nasıl girersin?

Без окон.

Camları yok.

Без окон, не выглянуть и не заглянуть.

Camları yok, içeriyi ya da dışarıyı görmeye imkan yok.

Вот моя комната была вдвое меньше. Без окон. И...

Ne penceresi var ne de...

ќн построен из армированного бетона. — тальна € дверь, без окон.

Çelik kapıları olan ve penceresiz betonarme bir yapı olarak inşa edilmiş.

Одна дверь, твердый дуб, три замка, без окон.

Tek kapı meşeyle kaplı, 3 kilit, pencere yok, sadece...

Как бы то ни было, это стоило того... если я проведу за решёткой все оставшиеся дни в темной, комнате без окон, я не представить человека, с кем бы я хотел их провести, лучше тебя.

Eğer bir değeri olacaksa eğer hayatımın geri kalanını karanlık, penceresiz bir odada geçireceksem bunu beraber geçirebileceğim başka bir insan düşünemiyorum.

Серый микроавтобус, без окон, без номеров, правое заднее колесо поцарапано.

Gri bir karavan, penceresi ve plakası yok, sağ arka tekerleği de duvara sürtünmüş.

Ты в комнате без окон, без дверей.

Bir odadasın. Kapı yok, pencere yok.

Ты в комнате без окон, без дверей.

Kapı yok, pencere yok. Bir zincir testere ve masa var.

И мы еще работаем над тем, чтоб найти тебе меньший офис без окон.

Bir de sana daha küçük ve penceresiz bir ofis ayarlamak için hâlâ uğraşıyoruz.

Сидя в комнате без окон десять лет, играть в Монополию с самим собой?

Penceresiz bir odada... 10 yıldır Hal ile Monopoly mi oynuyormuş?

Первый раз, когда я могу сфотографировать настоящее торнадо, и они запирают нас в комнате без окон.

Berbat bir durum. İlk defa hortum fotoğrafı çekiyorum ve bizi camları olmayan bir odaya sürüklüyorlar.

Постойте. Если приятный мужчина предлагает вам конфетку, не нужно сразу прыгать в его фургон без окон.

Sırf iyi adam size şeker uzatıyor diye penceresiz minibüsüne atlayacak değilsiniz ya.

- Найдем комнату без окон.

- Penceresi olmayan bir yere gidelim.

Пара моих приятелей из Москвы мечтают заполучить тебя на пару часов в маленькую уютную комнатку без окон

Moskova'da seni küçük ve penceresiz bir yerde görmek isteyecek bazı arkadaşlarım var.

Мы будем здесь, как все остальные - заключённые в клетке без окон.

Bu yerdeki, diğer herkes gibi olacağız : Camsız bir hücrede mahkum.

Тот, что без окон и находиться между автоматом с "Кока-Колой" и уборными?

Hatırladın mı, hani penceresi olmayan ve tuvaletle kola makinesinin arasında olan?

Судя по его словам, в его обязанности входило охранять товар на заднем сиденье микроавтобуса без окон.

İfadesine göre, işi penceresiz bir minibüste malın başında beklemekmiş.

Лучшего ученика в классе, впустую растрачивающего свои таланты в лаборатории без окон, без дверей.

Sınıfının birincisi, kabiliyetini bir laboratuvarda harcıyor.

Что я тормознутый химик, который торчит в лаборатории без окон днями напролет? Именно это.

Tüm gün penceresiz bir laboratuvarda çalışan inek bir kimyacı olduğumu mu?

Да, в 50-ых можно было ездить по домам в фургончике без окон, и люди не думали, что их сейчас изнасилуют.

- Hiç modern değiller. Evet, 1950'lerde camsız bir kamyonla insanların evlerini kapı kapı dolaşabilirdin ve insanlar tecavüze uğrayacaklarını düşünmeyebilirlerdi.

Комната была без окон.

Okulda cam yoktu.

Под сюрпризом ты имел в виду сюрприз в тёмном подвале без окон?

Evinde bir sürpriz olduğunu söylerken evinin karanlık ve penceresiz bodrumunda sürpriz olduğunu söylemek istedin demek.

То есть, я должен одобрить, что ты загнала себя в ловушку в маленьком помещении без окон и с одним выходом.

- Kendini tek kapılı ve penceresi olmayan kapalı bir alanda kapana kıstırmanı onaylamamı mı bekliyorsun?

У вас есть комната без окон?

- Evde penceresi olmayan oda var mı?

В комнате без окон, без часов время казалось роскошью, которую я не могу себе позволить.

Saati, penceresi olmayan bir odada... " "... zaman, elde edemeyeceğim bir lükstü. "

У них был фургон без окон.

Minibüsle geldiler.

Это только потому, что у меня много работы. и я не хочу ее делать в комнате без окон.

Sadece yapacak çok işim olduğu ve penceresiz bir odada çalışmak istemediğim için.

Если есть что-то с достаточно прочной дверью, без окон и выхода наружу.

Eğer kapısı yeterince sağlam olan bir yer varsa... Penceresi ya da dışarı çıkışı olmayan bir yer.

Ага, желательно без окон, через которые стреляют снайперы.

Evet, herhalde suikastçilerin vuramayacağı camları olan bir yer.

Банк заказал конференц-зал без окон.

Banka, penceresiz bir konferans salonu ayarlamış.

Они открыты днём, без окон, и очень громкие для подслушивающих устройств.

Bir tanesi, sabah açık olması, pencerelerin olmaması, ve dinlemeyi mümkün kılmayan çok yüksek ses.

Он взорвал штаб Роммеля без какого-либо вреда для окон соседнего приюта.

Rommel'in karargahını, yanındaki yetimhaneye zarar vermeden patlattı.

Он говорит, что ему нужен фургон. С полным баком горючего, без боковых и задних окон.

Bir minibüs istediğini söylüyor deposu dolu, yanları ve arkası penceresiz.