English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ A ] / Az

Az tradutor Inglês

156,751 parallel translation
En azından kabarık kolları olmalı.
But surely you don't mind puff sleeves?
Marilla Cuthbert, yoksa az önce şahit olduğumuz öfke nöbetini karşıma geçmiş savunmaya mı kalkıyorsun?
Marilla Cuthbert you don't mean to tell me that you are upholding her in such a terrible display of temper as we've just seen?
En az 1 saat buradayım.
I'll be at least an hour.
Sana az önce Chuck Burd programından bir kayıt linki gönderdim.
I just sent you a link to a clip from the Chuck burd show.
En azından bakmam gerekenden fazla.
Any more than I had to.
- Hadi ama.En azından yaşıyacağız.
At least we get to live.
En azından savaşçının ölümü olabilir.
At least it would be a warrior's death.
En azından hoşçakal diyebilirdik.
At least I'd get to say good-bye.
Bırak yükselişi durdurayım, en azından karakanın kim olduğunu öğrenene kadar.
Let me stop this ascension, at least until we know who the natblida is.
Az önce Raven'le konuştuk.
We just spoke with Raven.
Ben de en az senin kadar isteksizim.
I don't like it any more than you do.
En azından ölüm dalgasını atlatırız.
At least we'll survive the death wave.
En az senin kadar haz etmiyorum bundan ama doğamızın iyi meleklerine bize rehberlik etsin diye çağrıda bulunmalıyız.
I don't like this any more than you do, but we must call upon the better angels of our nature to guide us.
En azından şimdi işe yarayacak.
At least now it'll do some good.
Dalga gelmeden en az 20 dakika önce yerden ayrılmazsak, pyroclastic buluttaki elektromanyetik yük roketin avionic'lerini kapatacak, yani uçamayacak.
If we're not off the ground at least 20 minutes before it hits, the electromagnetic charge in the pyroclastic cloud will shut down the rocket's avionics, meaning it won't fly.
- Bu harika, en azından ölmeni izlemek zorunda değilim.
Well, that's good. At least I don't have to watch you die.
Dembe ile az önce seni konuşuyorduk.
Dembe and I were just talking about you.
Tembel teneke az önce mutfağa kustu.
Lazy bones just barfed in the kitchen.
Az önce daireniz için alınan arama emrini uyguladık.
We just executed a search warrant at your apartment.
Az önce YŞT Samar'ı kaçırdı.
Samar's been abducted. The nmb just took her.
En azından YŞT'nın onu neden kaçırdığını biliyoruz.
At least we know why the nmb took her.
En azından, öyle sanıyordum.
At least, I thought they did.
Az önce,
Did she just say...
Ben de Ramon'u en az senin kadar severim. Ama önemli olan mesajı verebilmek.
I like Ramon just as much as you do, but it is the message that matters.
En azından bildiğim kadarıyla.
That I know of.
Az önce- -
You just...
Az biraz kaldı.
The last little bit.
- Ve az önce bir tane daha gönderdi.
- And he just sent another one.
Elitizm için az yer bırakıyor.
Leaves little room for elitism.
- Az önce giydiğim diğer elbiseyi bundan daha mı çok beğendin?
Did you like the other dress I was wearing before better than this one?
Demek ki mahkemede. Anlaşmayı kabul etmedi ve hapiste değil. En azından şimdilik.
So that means that he's in court, and he didn't take the plea, and he's not in prison... at least, not yet.
Sancılar üç dakikadan az aralıklarla geliyor.
Contractions are less than three minutes apart.
Az sonra başınıza da bakacağız.
Yeah, we're gonna take a look at that, too.
Belki de azını.
Less, actually.
Matty'nin yaşında az görülse de olabiliyor.
Very rare in someone Matty's age, but it can happen.
Az önce hayatını kurtardık.
We did just save her life.
En azından rahat olur.
At least be comfortable.
En azından denemek bizim elimizdedir.
It's on us to try, anyway.
Doktor Karev ve Doktor Webber az sonra sizi ameliyata hazırlamaya gelecekler.
Uh, Doctors Karev and Webber will be in in a minute to prep you for surgery.
En azından bunu yapabilirsin.
This is the least that you can do, the very least.
Yanıkları sarmak için biri gelecek. Az sonra gelip son durumu bildiririm.
Someone will come dress those burns, and I'll go get an update.
- En azından şu anda.
- Or at least he is now.
Az önce attığım dikişi kimse benim kadar iyi atamaz.
You know what? This stitch that I just did no one else does it like this, and do you know why?
Ameliyatın yararı olmayabilir ama ümitsiz vaka olsa bile en azından denemiş oluruz.
Surgery may not help, but we can try, obviously, even if it is a lost cause.
En azından bu gece.
At least, not tonight.
- En azından başa çıkıyor.
- I mean, at least he has a handle on it.
Az yardım et hele.
- Come on, help me out.
Az önce telefon konuşması mı uydurdun?
Did you just make up that phone call?
Ona güvenmiyorum ve az önce sen de bir şey bulmuş gibiydin.
I don't trust him, and it looked like you were onto something.
Az kaldı
Almost there.
Bırak en azından merhaba desinler Mary.
Mary, maybe let the guy say hello.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]