Belki sen tradutor Inglês
6,762 parallel translation
Ve belki sen çocuğuna disiplin vermiş olsaydın, benim vermeme gerek kalmazdı!
And maybe I wouldn't have to discipline your child if you did it yourself!
Belki sen ve ben birbirimize yardım edebiliriz.
Maybe you and I can help each other.
Belki sen ileride oradakine verirsin.
Well, maybe you'll have someone there to give it to.
Belki sen de bize katılmak istersin dedik.
Thought you might want to join us.
Belki sen görmedin, yani, paketi gördün ve içine baktın sonra fark ettin ki... paketin içinde pahalı italyan Joseph Cannoli kunduraları var olduğunu görmüş olabilir misin?
You ain't maybe, like, see the package and look in there and notice that it was some expensive Joseph Cannoli Italian loafers inside that package?
Belki sen d ebeni sevmişsindir.
Maybe you loved me, too. "
Belki sen bizi dağların eteklerine götürebilirsin ve bize yukarısı için en iyi yolu gösterirsin.
Maybe you can take us to the base of the mountain and tell us the best way up.
Belki sen.
Maybe you.
- Belki sen de beni becermeye çalışıyorsun.
- Maybe you're trying to screw me too. - Mike!
Belki sen beni korurken Topher vurulmazdı.
Maybe Topher doesn't get shot because you were trying to protect me.
O yüzden, aslında belki sen ona benim için söyleyebilirsin diye umuyordum.
So, I was actually hoping that maybe you could tell him for me.
Peki, bilirsin, ister misin diye merak ediyorum da, yani, acaba... acaba sen ve ben, yani, belki sen istersen...
So, you know, I was wondering if maybe you wanted to, I mean, if... if you and me would ever, I mean, if maybe you...
Burada tükürük topu oynuyorum gibi ama belki sen sandığın kadar iyi değilsin.
You know... And I'm just spitballing here, but maybe... you are not as good as you think you are.
Ya da... Belki sen olmasaydın annem hayatta olurdu gerçeğinden kaçmışımdır.
Or maybe - - maybe it was the fact that my mother would still be alive if it wasn't for you.
Ama belki sen hatırlıyorsundur.
But maybe you do.
Belki sen de inanmalısın.
I believe. And maybe you should, too.
Belki sen de onu susturmak istedin.
Maybe you wanted to shut him up.
Belki sen de aynısını yapmalısın.
Maybe you should, too.
Belki de sen Rose'u seviyorsun.
Maybe you love Rose?
Belki de sen buna alışmışsındır.
Maybe that's what you're used to.
- John, belki sen çözebilirsin.
John, maybe you can do it.
Belki şimdi sen bir şüpheli olabilirsin?
- Maybe now you could be a suspect no?
Ya da belki çok zekicedir ama sen daha farkedememişsindir.
Or it could be brilliant and you just haven't realized it.
- Belki de ben teğmen olurum sen de seni benim kadar tanımayan... yeni biriyle çalışmak zorunda kalırsın.
- Maybe I'll make lieutenant and you'll get to work with someone new... who doesn't know you as well as I do.
- Belki de sen...
Maybe you should...
Bak, Bu akşam hepimiz lorde'ye gidiyoruz, neden sende cooper'un extra biletini almıyorsun ve belki sofia ile sen işleri yoluna koyarsınız.
Look, we're all going to lorde tonight, So why don't you grab cooper's extra ticket And you and sofia can maybe work things out.
Belki de topu taşıyan tek kişi..... sen olmamalısın.
Well, m-maybe you - - you shouldn't be the only one carrying the ball.
Şimdi sen, belki..... lavaboya gitsen iyi olur.
So, maybe you should... head to the bathroom now.
Adının ne olduğundan emin değilim ama sen belki de tanıdığım en sıkıcı insan olabilirsin.
I'm not really sure what your name is but you, you may be the single most boring person I have ever met.
Sen bana ne istediğini söyle belki de bir şeyler yapabiliriz.
So, why don't you tell me what you need, and maybe we can work something out.
Belki de sen gidince kendimi vali ilan ederim.
Perhaps I'll make myself mayor.
Belki de sen deli olan olmalıydın ve ben de polis.
Oh, maybe you're supposed to be crazy and I'm supposed to be the cop.
Belki de sen başarılı değilsin.
Perhaps the failing is your own.
Baba, bir gün uyanıp da iki çocuğunun da seni terk ettiğini fark ettiğinde belki sorumlulukla ilgili duyarlılık gösteren sen olursun.
- Father, when you wake up one day and realize both your children have left you, maybe you will exhibit a touch of accountability.
Hatta belki, teklikede olduğunu,... Jack'ten korktuğunu söylemiş olabilir,... sen de inandın çünkü onun tehlikeli olduğunu biliyorsun.
Yeah, maybe she even claimed she's in danger, that she's scared of Jack, and you believed her because you know Jack is dangerous.
Belki de sağ çıkanlardan biri sen olursun.
Maybe even you.
Belki de sen gitmelisin.
Maybe you should go.
Tamam, belki belki de sen Gabe'i yakalayabilirsin.
Okay, m-maybe, uh... maybe you can capture Gabe.
Belki ne yapacağımı sen söylersin.
Maybe I should get caught up on what it is you do.
- Belki bilmiyordun ya da sen de beni becermeye çalışıyorsun.
- Maybe you didn't know, or maybe you're trying to screw me too.
FBI'ın uçaklarımı işletmesini anlarım ama belki de sen onları operasyonun devam ettiğine inandırabilirsin, değil mi?
I understand the FBI runs my planes, but perhaps you can convince them that your operation is ongoing, yes?
- Belki de sen anlatmalısın.
Maybe you should tell him.
Tabii, sen asla hizmetini açığa çıkaramazsın sunduğun bilgilerden tatmin olursun. Belki kurtardığından. Senin ülken.
You would have the satisfaction of knowing that you had served, perhaps even saved your country.
Tek bildiğim o gece evinize geldiği ve öldürecek bir şey aradığı. Bu sen olabilirdin belki... -... annen olabilirdi.
All I know is that he came home that night looking to kill - - could've been you, could've been your mom.
Belki de ben gitmeliyim. Sen mi?
Maybe, uh... maybe I should go.
- Belki de sen de kalırım.
Maybe I could stay at your place.
Sen babanla yaşarken o yaşayamadığı için kıskanmıştır belki.
Well maybe he was jealous, because you got to live with your dad and he didn't.
Belki de sen çıkarsın.
Maybe even you.
Ama belki de sen sadece sahtekarın birisindir ve şimdi herkese aslında kim olduğunu gösteriyorsundur.
But maybe you're just full of shit now that you have to show everyone who you really are.
Belki dans etmek istemeyebilirsin, ama sen bir tekila insanısın bu şarkıyı sevebilirsin.
Maybe you don't wanna dance, but your Tequila person might really like this song.
- Hayatımızı beraber geçirmek istiyorum ama belki de sen istemiyorsundur.
- I want us to spend our lives together, but maybe you don't.
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
sence 570
sen benimsin 132
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550