English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bir kere daha

Bir kere daha tradutor Inglês

3,583 parallel translation
Şunu bir kere daha söylesene.
Why don't you just say that one more time?
Bir kere daha, tamam mı?
Just one more, right?
Bir kere daha deneyeyim.
Just give me a second.
Üzgünüm, bir kere daha.
Sorry. One more time. Cut.
Bir kere daha...
I'll take this side. You take this side. Ok.
Bir kere daha.
Once more.
Bir kere daha denemişti.
She'd tried it once before.
Sue, şu kısmı bir kere daha tekrar edebilir misin?
Sue, can you please just repeat that part one more time for me?
Şu çocuk bir kere daha topitop derse kıçına tekmeyi basacağım.
But if that guy calls me Bacon Boy one more time, I'm gonna kick his ass.
Size bir kere daha hayır diyemeyeceğim, o yüzden kapatıyorum.
No. I can't say no to you again, so I'm just going to...
- Vay amına koyayım! - Bir kere daha böyle dersen eve döndüğümüzde seni de hindiyle beraber fırına atacağım.
- Dude, if you say that one more time I'm gonna throw you in the oven.
Zaten sen kontrol ettiğin için bir kere daha kontrol ediyorum.
Well, that's why I'm checking again,'cause you did it.
Bir kere daha, sözüm tamamen haklı değil, ama aynı zamanda apaçık!
Once again, my question is not only entirely justified, but also self-evident.
Bir kere daha dene.
Just try one more.
Bu firsati bir kere daha kaçirmayacagim.
I'm not gonna miss that opportunity again.
Bir kere daha.
One more.
Nasıl hepimize akraba olduğunuzu bir kere daha açıklayın Bay Crawley.
Do explain again how exactly you are related to all of us, Mr Crawley.
Sen ve Rachel bir kere daha denediniz değil mi?
You and Rachel actually had a shot one time, didn't you?
Bunu bir kere daha yapmak istedim.
For Marcos? I wanted to make this one more time.
Bu yalnızca insanların benim hakkımda olan "güvenilmez" imajını bir kere daha doğrular.
That'll just confirm what everybody's always thought about me, that I can't be trusted.
Sizi sokak serserileri... Sizi burada bir kere daha görürsem, gitmenize izin vermem.
Street rats... lf l see you here again, I won't let you go in 1 piece
- Hadi, bir kere daha.
Come on, one more.
- Keşke onu bir kere daha görebilseydim.
I wish I could've seen her just one more time.
Lütfen, sikkeleri bir kere daha tutmama izin ver.
Please, let me hold the coins one more time.
Bir kere daha mı?
Mm. Just one more time?
* Senin için söyleyeceğim son bir kere daha *
♪ I'll sing it one last time for you ♪
Hatta şanslıysan bir kere daha olacak.
Next thing you know, bing bang boom. And if you're lucky, boom again.
Ahbap, bir kere daha Batman'ı önerirsen, kulak zarını çekip çıkarırım.
Dude, if you suggest Batman one more time, I will pull out your eardrums.
Mazeretsiz devamsızlık, veya bir kere daha buraya gönderilirsen...
One unexcused absence, one more time getting sent down here, and...
Kıçından iri saçmaları önceden bir kere daha çıkardığımı hatırlıyor gibiyim.
I seem to remember pulling buckshot out of your rear end once before.
Tüm bunlar bittiğinde Victoria Harper olmaya devam edeceksin. Bir kere daha seninle tanıştığım zamanki gibi çaresiz, meteliksiz küçük kaltak olacağını düşünürsek çok uygun olur.
When we're done with all of this, you're gonna be back to Victoria Harper, which is only fitting considering you'll once again be the desperate, penniless little bitch you were when I first met you.
Ona bir kere daha ihanet edeceğim, senin için.
I'll betray her again, for you.
Bana bir kere daha patron dersen seni tokatlarım.
You call me "boss" one more time, I'll slap you myself.
Evine gidince üstünden bir kere daha geçeriz.
- We can go through it again at your place.
Pekâlâ bu gömlek üzerinde kanla ilgili olan kısmı bir kere daha canlandıracağız. ... ve DNA için kesilen her santimin haritasını çıkaracağız.
Okay, we're going to reconstruct all the blood events on these clothes, and we're gonna map every inch by DNA contributor.
- Bir kere daha tekrar etmesine izin mi vereceğiz?
We gonna let it happen again?
Bir kere daha soruyorum, evlat.
So I'm gonna ask you one more time, son.
Bir kere daha kontrollerini yap ve senden şunu istiyorum dörtten sonra telefon bağlama, tamam mı?
SO ONCE ROUND, THOROUGH CHECK, AND I WANT YOU PHONING IN NO LATER THAN FOUR, ALL RIGHT.
Kevin, Kevin, Kevin, daha kaç kere sana anlatmak zorundayım yetenek sahip olunulan değil, kazanılan bir şeydir.
Kevin, Kevin, Kevin, how many times do I have to tell you talent's not something you get, it's something you earn.
Söyleyeceğim tek şey... bunu dört kere aldım... ve her deneyim bir öncekinden daha güzeldi.
All I'll say is that I have taken it now four times and every experience was more beautiful than the last.
Ne derler bilirsin " bir kere gizlendin mi, bir daha ortaya çıkamazsın.
Oh, really? You sure? You know what they say :
Daha önce bir kere yandım.
I've been burned before.
Verbanski'ye söyle, beni bir kere kandırdı ama bir daha yemem.
Look, you tell Verbanski she fooled me once- - she's not going to fool me again, got it?
Biz gidiyoruz. Ona bir kaç kere daha vur ve birak.
Hit him 4 times and leave him
Bir kere yattık diye bir daha hiç ayrılmamamızı mı bekliyorsun?
We lay together once and you expect us to never be parted?
Demek istediğim, daha önce bir kere eve gelmişti.
I mean, she came over to the apartment once.
Hayat bizi her gün biraz daha öldürüyor, bomba sadece bir kere..
Every day, life kills us a little, a bomb will kill us just once
Hayat bizi her gün biraz daha öldürüyor, bomba sadece bir kere..
every day, life kills us a little, a bomb will kill us just once
Evet, bir insanın yapması gerekenden çok daha fazla kere.
Yeah, more times than any one person should have to.
Daha önce bir kere gitmiştim.
I went there once.
Olay şu ki, Grant bir kere benden daha iyisini bulabileceğini anlayınca, beni terk eder. O nedenle ben onu terk etmeliyim.
The point is that once Grant realizes that he can do way better than me, he's gonna dump me, so I gotta dump him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]