Daha iyi tradutor Inglês
108,373 parallel translation
Daha iyi yere gitmek istiyorum.
I wanna go to the better place.
Belki çocuklarıma sürekli kızıp durmasaydım şimdi daha iyi durumda olurlardı.
Maybe my kids would have turned out better... if I hadn't always been so damn pissed at them all the time.
Ben avcıdan daha iyi bir hırsızım.
I'm a better thief than I am a hunter.
Daha iyi bir şey gelene kadar, evet.
Till something better comes along, yeah.
Kendini daha iyi hissetmene sevindim.
I'm just glad that you're feeling better.
Sende olması daha iyi.
And now it's better in your hands.
Evet, ama güvenliğin için söylemesem daha iyi.
Yeah, but for your protection, I'd better not.
Ağırlık konusunu sizden daha iyi bildiğimi söyleyebilirim, Bay Geist. Tabii birkaç şeyi daha.
I dare say I know a bit more about gravity than you, Mr. Geist, and a few other things besides.
Kendini daha iyi hissettiğin zaman Amerika'ya gelip benimle yaşayabilirsin.
Then when you are feeling better... you can come to America and live with me.
Sana daha iyi davranmalıydım, bunu artık anladım.
I should have been better to you, I know that now.
Ve bana bu insanların aslında ait oldukları ülkelerinde daha iyi olamayacağını mı söylüyorsunuz?
And you're telling me these people wouldn't do better in a country where they truly belonged?
Şairliğin, bilim insanlığından daha iyi.
You're a better poet than you are a scientist.
Bu her neyse, sağlam kafayla daha iyi göreceğine eminim.
Whatever it is, I'm sure you'll see it better with fresh eyes.
Tanrım, keşke tek bir şeyi bulduğumuzdan daha iyi halde bırakabilsek.
God, if we could only leave one thing better than we found it.
O dokunduğu her şeyi yok eden yalancı, katil, boktan herifin teki ve hepimiz o olmadan daha iyi durumdayız.
He's a lying, murdering piece of shit who lays waste to everything he touches, and we're all better off without him.
Elena o olmadan daha iyi değil.
Elena isn't better off without him.
Beklemesek daha iyi.
Better not wait.
O parayla daha iyi bir eve çıktığımızda bana teşekkür edeceksiniz.
You'll be thanking me when I parlay that coin into a better roof over our heads.
Kirli çamaşırlarını bilen birinin senin emrinde çalışması daha iyi olmaz mı?
Isn't it better having someone working under you who knows all your dirty little deeds?
Beklediğimden daha iyi.
Uh, it's better than expected.
Her şey daha iyi olacak.
All for the better.
Salla, buradaki ortam daha iyi.
Yeah, well, company's better out here.
Byrde'den alsak daha iyi.
Byrde, he's better.
Şimdi yapsak daha iyi. Ölü sezonda ek ücret alıyorlar.
Better to do it now.'Cause they upcharge in the off-season.
Çünkü sandığından daha iyi birisin.
'Cause you're better than you think you are.
Sandığından... daha iyi birisin.
You are better than you think you are.
Bu konuda konuşmasak daha iyi.
Well, we probably just shouldn't talk about it.
- Söylemesem daha iyi.
- I really shouldn't.
Buradan çok daha iyi kasabalar var.
Towns a lot better than this one.
- Böylesi daha iyi.
- This is better.
Her zaman düğününden daha iyi bir cenazesi olacağına yemin ederdi.
Well, she always swore that she'd throw a funeral better than her wedding.
Ama sormadan önce seninle baş başa verip son iki güne dair bütün detayların üzerinden geçsek de seni bu işten kurtarmanın bir yolunu bulmayı denesem daha iyi olur diye düşündüm.
Maybe it'd be a good idea before I do, though, that we sit here and go over every little detail over the last two days so I can try to figure out how to save you from this.
Sürmeye devam etseydin daha iyi olurdu belki.
Maybe you should've kept driving.
İfade verirken daha iyi olayım diye.
So I can be better at testifying.
- Hem böylesi senin için daha iyi oldu.
- Yeah, you're better off anyway.
Düşünmüştüm ki bunu yapan adamı bulsalar ve o adam yeryüzünden silinse kendimi daha iyi hissedecektim.
And I thought if they... If they had found the man that did it... and he was wiped from the face of the earth... that would make me feel better.
Bay Marx daha iyi bilir.
I know that Mr. Marx knows his business.
Daha iyi o zaman.
Even better.
Arkadaşın birayı yavaş içse daha iyi olacak sanki.
Maybe your friend should take it easy on the cerveza, yeah?
- Bu muhtemelen daha iyi.
- That's probably better.
Monopoly daha iyi olabilir.
Monopoly might be better.
Bu noktadan sonra her şey daha iyi olacak.
It can only get better from here.
Çok daha iyi olacağım.
I'll be so good.
Benden çok daha iyi bir babasın.
And a far better father than I ever was.
O zaman her şeyi daha iyi anlarsın.
Then you will understand everything better.
Daha iyi ya.
Even better.
Sence de dostlarını yakında, düşmanlarını daha yakında tutmak iyi bir fikir değil midir?
Listen, Martin... wouldn't you agree that it's always a good idea to keep your friends close and your enemies closer?
Parayı bir daha asla dert etmeyecek kadar iyi.
As in never, ever having to worry about money again.
Eve gitsen daha mı iyi olur Sam?
Sam, should you go home?
Çocuklar arabada beklese daha mı iyi olur?
Maybe you want the kids to wait in the car?
Şimdilik sadece geçici dükkân ama işler iyi giderse biraz daha kalıcı olur.
Well, right now it's just a pop-up, but if things go well, it will be a little more permanent.
daha iyi olur 49
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha iyisin 19
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha iyi mi 68
daha iyi ya 37