Bir saniyeliğine tradutor Inglês
1,938 parallel translation
Bir saniyeliğine bile sana güvenebileceğimi düşündüğüm için.
For thinking for even a second That I can trust you. Oh.
Bana bir saniyeliğine izin ver.
If you'll excuse me a moment.
Sadece bir saniyeliğine arkamı döndüm ve yemin ederim o pencereyi kapatmıştım.
I just turned my back for a second, And I could have sworn I closed that window.
Gidip bir saniyeliğine Usta Tanrı'ya dua edelim.
Let's go pray to the Master God for a sec
Bir saniyeliğine bir şey söylemek istiyorum.
If I could just jump in here for a second.
Birazcık ısınmak için bir saniyeliğine şu bandları çıkaramaz mıyız?
Can't we just take off our bands for a second, just to warm up?
Bir saniyeliğine izninizi isteyeceğim.
I'm going to have to excuse myself just a moment.
Bir saniyeliğine bile olsa benim katil olabileceğimi düşündün mü?
did you think, even for a second, that I might be the murderer?
Jill'i bir saniyeliğine alabilir miyim?
- Let me just borrow Jill for a second? - Sure.
Bak şimdi ; sana bir şey söylersem bir saniyeliğine bile olsa yapacaklarımız kolaylaşır fakat beni durduran bir şey var söz gibi yani söylemeyeceğim....
And if I did have something to tell you then I would in a second and it would make my life easier unless there was something stopping me like a promise, but there isn't!
Bir saniyeliğine kuralları unutun.
Forget the rules for a second.
Hayır, dostum, yalnızca bir saniyeliğine.
No, man, just for a second.
Tamam, bir saniyeliğine çeneni kapat.
Okay, um, just shut up for a second.
Bir saniyeliğine onunla konuşabilir miyim?
Can I talk to her for a second?
Bir saniyeliğine beni korkuttun.
You scared me there for a second.
Adamın feribotun ön kısmına doğru yürüyüşünü izlemiş. Arkasını bir saniyeliğine dönmüş ve kilolu adam kaybolmuş.
Watches the guy walk towards the front of the boat, turns around a second later, big guy is gone.
Bir saniyeliğine gitmene bile izin verdiğimi sanmana inanamıyorum.
I can't believe you thought I'd let you go, even for a second!
Buraya bak, sadece bir saniyeliğine.
Just-just look over here, just for a sec.
Bir saniyeliğine bir yerdeyim sonra bakıyorum başka yerde.
In one second, I am one place, the next, I am someplace else.
Bir saniyeliğine geride durmanızı istiyorum.
All right, I just need you to stay Right back there for one second.
Bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
Can we talk for a sec?
Tamam, bir saniyeliğine bana ayak uydur.
Okay, just go with me here for a second.
Pekala, bir saniyeliğine düşünelim.
All right, let's just think about this for a second.
Seninle bir saniyeliğine konuşabilir miyim?
Can I talk to you for a second?
Gerçekten geçit odasına girip kafamı çevirip sonra bir saniyeliğine nerede olduğunu merak ediyorum ve sonra hatırlıyorum.
I'll actually walk into the gate room, and turn my head, and then, for a split second, I'll wonder where the hell he is, and then I remember.
Joan, bir saniyeliğine konuşabilir miyiz?
Joan, can I talk to you for a second?
Odadan bir saniyeliğine bile ayrılmadın mı?
You didn't leave the room even for a moment?
Bir saniyeliğine izin verir misin?
Would you excuse me for just a moment?
Seni bir saniyeliğine ödünç alabilir miyim?
Uh, can I borrow you for a second?
Tamam, bir saniyeliğine kesildi.
You broke up on me there for a second.
Miles, bir saniyeliğine beni dinlemeni istiyorum.
Miles, I need your attention for a second.
Bir saniyeliğine bile olsa... beni öldürmeyi düşündün.
A split second... You thought about killing me.
Nasıl olur da bir saniyeliğine bile olsa adını unuturum?
How could I forget his name, even for a second?
- Bay Smith bir saniyeliğine bir uzaylı enerjisi izi yakaladı, sonra kayboldu.
Mr S just picked up an alien energy trace just for a second, and then it vanished.
Ama bir saniyeliğine düşün, onların yerinde olsaydın nasıl olurdu?
But imagine, just for a second, What it would be like if you were one of them.
Bunca zamandır Joan'ın söylediği "değişim zamanı" saçmalığını bir saniyeliğine bile kendime edinmedim.
All that "time to move on" crap joan preaches, I don't buy into it for a second.
Telefonu bir saniyeliğine Fanny'ye verir misin?
Pass the phone to Fanny for a sec!
Sadece bir saniyeliğine.
If only for a second.
Bir saniyeliğine.
For a second.
Bir saniyeliğine yardımın gerekiyor.
Andy, come over here, dude. I need your help for a second.
Beni bir saniyeliğine...
- If you would, just, for one second....
Bir saniyeliğine sessiz ol.
Hey, just be quiet for a sec.
Ama yine de birkaç saniyeliğine, bir seçimin olduğunu düşün.
But anyway the point is.. .. even for a second, if you still think you have a choice..
Üç saniye içinde beş saniyeliğine kameralar kapanacak. İki, bir, yürü.
Clear of security cameras for five seconds in three, two, one, go.
Bir kaç saniyeliğine dışarı çıkmıştım.
I just stepped out for a second.
Simon'un bir başka bayılmaya sebep olacağını söylüyorlardı. 6 Ekim'de, tüm gezegen 2 dakika 17 saniyeliğine bayıldı.
They said he's going to cause another blackout. [Wedeck] On October 6th, the planet blacked out for two minutes and 17 seconds.
Bir kaç saniyeliğine helikopter ve güç hattı birbirine bağlandı ve etrafındaki çok büyük elektrik alanı oluştu.
For a few seconds, the helicopter and the power line are bonded together, a huge electrical field surging around.
Sadece bir saniyeliğine baktım.
I mean, I only looked for a second.
Evet, bir kaç saniyeliğine dışarı çıktı.
Yeah, uh, he just stepped out for a sec.
Ve sadece birkaç saniyeliğine çalıştırabildik çekirdekte zar zor bir kıvılcım oluştu.
And we only activated it for a couple of seconds, barely got a spark out of the core.
Bir saniyeliğine senin için endişelendim, kuzi.
You had me worried for a second there, cuz.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17