Birkaç dakika tradutor Inglês
5,497 parallel translation
Bize birkaç dakika ver.
We need a minute, okay?
- Ben gidiyorum. - Belki de birkaç dakika daha.
Perhaps..... a few moments more.
Görüntüyü kaybettikten birkaç dakika sonra kız içeri giriyor.
We lose the image a few minutes after she enters.
Evet, sadece birkaç dakika.
Yeah, just a few minutes.
Birkaç dakika daha kalır mıydın?
Mind staying for a few minutes?
Birkaç dakika sürer en fazla.
I'd like to speak with your mom.
Birkaç dakika içinde bu kanal bu geceki loto sonuçlarına geçecek.
In a few minutes, this channel switches over to our nightly lotto results.
Ona sakinleşmesi için birkaç dakika ver.
Just give her a few minutes to calm down.
Ve bar içinde iken o birkaç dakika içinde, Yani kendini savunma onu bıçakladı arkadaşlarınıza anlatarak, birisi Darryl ve bıçağı aldı.
So you stabbed him in self-defense and in that few minutes, while you were inside the bar telling your friends, someone took Darryl and the knife.
Ve zevk için sadece birkaç dakika.
And only minutes to enjoy it.
Millet, yukarıda tek başıma birkaç dakika geçirmeye ihtiyacım var.
Guys, I'm gonna need a few minutes alone upstairs.
Birkaç dakika daha geçseydi ölmüş olurdun.
Two more minutes and you would have been dead.
Birkaç dakika içinde Çin hava sahasından güvenli bir şekilde çıkacaklar.
They should be safely out of Chinese airspace in minutes.
Bu arada gitmem gereken bir yer var. Burada birkaç dakika bekle.
But then, I have somewhere to go to for a while.Wait here.
Birkaç dakika daha bekle.
You can't go. Stay here a few more minutes.
Yalnızca birkaç dakika sürecek. Elbette.
It should only take a few minutes.
Eğer çalışırsa, birkaç dakika içinde normal boyutlarımıza kavuşuruz.
If it works, we'll be regular-sized in a few minutes.
- Birkaç dakika ver.
Few more minutes.
Bekle, bana birkaç dakika ver, giyineyim ve seni ben götüreyim.
Well, hang on, just give me a second and I'll get dressed and I'll take you.
Terapistimin gelmesi için birkaç dakika daha beklesek olmaz mı? En çabuk şekilde listemi bitirmek istiyorum.
I like to clear my docket as soon as possible.
Doktorların görüşleri, hatta daha ziyade temennileri Bay Valdemar'ın artık rahatsız edilmeden içinde bulunduğu stabil uyuşuk durumda kalması ve tahminlerine göre birkaç dakika içinde vuku bulacak olan ölümünü beklemesiydi.
Let me die so! It was now the opinion, or rather the wish, of the physicians, that M. Valdemar should be suffered to remain undisturbed in his present apparently tranquil condition, until death should supervene, and this, it was now generally agreed, must take place within a few minutes.
Birkaç dakika sonra, yaşlı başlı adamları ağlatmıştım. Bryan Adams'ın "Summer Of'69" yorumumla.
A few minutes later, I was making grown men cry with my rendition of Summer Of'69 by Bryan Adams.
Birkaç dakika konuşabilir miyiz?
Well, perhaps we could just talk for a couple of minutes?
Birkaç dakika önce çıktı.
He wandered off just a few minutes ago.
Kevin, izin ver ben bu işe odaklanayım, sana birkaç dakika içinde tam doğrulamayla dönüş yaparım.
Kevin, let me lock in that trade right now and get back to you, in a few minutes. With the exact confirmation.
Birkaç dakika içinde ruhunu ele geçirecek.
In mere minutes, she captures your soul!
Birkaç dakika sonra seni oradan alırım.
I'll pick you up. I'll be there in a few minutes.
Yağmur genellikle son birkaç dakika da şiddetini arttırır.
When it rains this hard, it usually only lasts a few minutes.
Bu önemli bir mesele ve sizinle birkaç dakika da olsa konuşmam gerek.
Uh, it's, uh... it's important, and I just need to talk to you for a few minutes.
Bunlar Brick Mansions'dan birkaç dakika önce alınan uydu görüntüleri. birkaç dakika önce alınmışlar.
These are satellite surveillance images from Brick Mansions taken several minutes ago.
Birkaç dakika içinde, ağrınızı dindirecek bir şeyler getireceğiz.
In a few minutes, we'll get you something for the pain.
Şimdiye kadar izleyici kitlemiz daha ziyade bizimle tesadüfen karşılaşan ve birkaç dakika sonra bizden hoşlanmadığını fark eden insanlardı.
You know? Until now, our audiences tend to be people who chance upon us and realise after a few minutes they don't like us. Frank!
New York Senatörü Robert Kennedy birkaç dakika önce Los Angeles'ta zafer konuşmasını yaptığı platformdan ayrılırken başından vuruldu.
New York Senator Robert Kennedy has been shot in the head, minutes ago as he left the platform from which he made his victory statement in Los Angeles.
- Dinle bak birkaç dakika bekle.
- Tell you what. Take a few minutes.
Peki, House'u ara ve birkaç dakika geç kalacağımız söyle.
Well, call House and tell him we're running a few minutes late.
Birkaç dakika sonra açacağız ama girin.
We don't open for a couple of minutes, but come on in.
Menüye göz atmak isterseniz, yemek birkaç dakika içinde hazır olur.
Well, cook should be here any minute if you want to see a menu.
Birkaç dakika.
Few minutes.
Tamam, sadece birkaç dakika.
Ok, just a few minutes.
Sadece birkaç dakika yalnız kaldın.
You were only alone for a couple of minutes.
- Seni birkaç dakika önce gördüm.
I just saw you a few minutes ago.
Nefret ettiginiz birini gördünüz ve birkaç dakika sonra güzergahinizi degistirdiniz ve hem siz, hem de o adam ayni anda ayni yoldaydiniz ancak siz üzerinde onun kani olan arabanizdaydiniz ve o ise böbrekleri patlamis, omurgasi kirik hâlde bir hendekteydi ve ona çarptiginizi hatirlamiyor musunuz?
You see a man that you hate, and minutes later... you've altered your route... and both you and that man are on the same road at the same time... only you're in your car with his blood on it... and he's in a ravine with his kidneys ruptured and his back broken... and you don't remember hitting him?
- Birkaç dakika ver ona.
- It'll just be a minute.
- Birkaç dakika sonra ciddi oluruz.
In about a minute from now.
Neden birkaç dakika sonra?
Why in a minute? Say hi, Zarina.
Bobby birkaç dakika önce benimle ilgili söylediğin o sözler nelerdi.
Bobby what was that thing you were just saying about me just a couple of minutes ago?
Birkaç dakika daha ve sonra kauçuğu boşaltacağız.
Just a couple minutes, and then we pour in the latex.
Vücut özellikleri onu birkaç dakika daha hayatta tutar ama onun için elimizden bir şey gelmez.
Her body mods should keep her alive a couple more minutes, but there's nothing we can do for her.
Birkaç dakika içerisinde alımlarımz başlayacaktır.
We'll begin general boarding in just a few minutes.
Birkaç dakika içinde havalanmış olacağız.
We should have you in the air momentarily.
Bize birkaç dakika izin verin, olur mu kızlar?
Give us a minute, huh, Ladies.
birkaç dakika sonra 23
birkaç dakika önce 30
birkaç dakika daha 16
dakika 21
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç saat önce 23
birkaç dakika önce 30
birkaç dakika daha 16
dakika 21
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç saat önce 23