Birkaç tane tradutor Inglês
4,086 parallel translation
- Birkaç tane de meme ucu koruyucu verecek.
And she's throwing in a pair of nipple guards.
Tamam Anne. Biraz yapışkan, kâğıt şerit ve birkaç tane de eski parti şapkası bulduk.
All right, Mom, found some glue, streamers, and a bunch of old party hats.
Birkaç tane bana bırak.
Leave some for me!
Birkaç tane kulağa kaçan alalım da ikinizi oraya geri yollayalım.
Let's go get a couple of earwigs and send you two back in there.
Lyle'ın şişesi 1991'dendi ve alınan birkaç tane hap vardı.
You know. Lyle's bottle was from 1991 and there are only a few pills taken.
İlerde şunlardan birkaç tane buldum.
Found a couple of these, just over there.
Orada birkaç tane adam vardı.
There were some boys.
- Birkaç tane var.
I just have a few.
Kesinlikle, burada da gördüğün üzere, şu bahsettiğiniz erkeklik özelliklerine uyduğumu göstermek için birkaç tane geçiş töreni resmimi buldum getirdim.
Exactly, and as you can see, I've gone through multiple rites of passage, any of which should qualify me for this manhood you speak of.
Birkaç tane.
Uh, several.
Bildiğin üzere birkaç tane okulumuz var.
As you know, we have a couple of schools in our foundation.
Tıka basa doyana kadar kurabiye yerler sonra niye durduklarını unutur ve birkaç tane daha yerler.
They ate kazoo cookies till their stomachs grew sore, then forgot why they stopped and ate a few more.
Pekala, birkaç tane olacak, ama üstüne kaka yapmak isteyenlerden.
Well, there might be a few there that want to throw their poop at you.
Yani ona birkaç tane tehditkâr e-posta gönderdiniz...
So, you send him a few threatening e-mails...
- Birkaç tane daha var.
Call back. I have a few more.
Buraya birkaç tane dalgıç getireyim.
I'll get some divers down there.
- Birkaç tane var hem de.
- There's a few of'em in there.
Birkaç tane.
Oh, a few, yes.
Zengin ve birkaç tane teknesi var.
He's rich, he owns multiple watercraft.
Ot, birkaç tane de hat.
- Weed, some pills.
Birkaç tane rhino orospusu kaldırma fırsatı gördüğünü ve kendini kontrol edemediğini.
That you saw an opportunity to pick up a couple of rhino horns and you couldn't control yourself.
Biliyorsun, sana birkaç tane mektup yazdım.
You know, I wrote you several letters.
Bu heriflerin düşünmesini engellemek için birkaç tane sakinleştirici silahın hazır tutulmasını istiyorum.
I want some of those fucking Tranquilizer gun ready.. To knock these fucker out.
Saat dörtte birkaç tane yatıştırıcı hap aldım.
At 4 pm I popped a few more ludes.
Yemekte biraz kokteyl ve valiumun üstüne birkaç tane daha aldım.
By dinner I popped a few more on top of some cocktails and a valium or two.
Saat sekiz buçuk olduğunda birkaç tane daha aldım.
By eight thirty, I popped a few more ludes.
Galiba birkaç tane...
I think I saw a couple of...
Bana birkaç tane top "yuvarlamak" ister misin?
Do you wanna "bowl" me a few pitches?
Son dakikada Seattle'da birkaç tane konser ayarladık.
We got booked last-minute to do a string of shows in Seattle.
Arabalarından biri. Birkaç tane var.
- That's one of his cars.
Birkaç tane daha ama fazla değiller.
A couple of others around, but not many.
Yani, bana birkaç tane çocuk bulsanız bile, onları profesyonel bir denemeye sokmak imkansız gibi, bir yıl içinde mümkün değil.
I mean, even if you found me a couple of kids, there's no way they'd be ready for a pro tryout, not in a year.
Peki, birkaç tane kazanan olmalı.
Well, then there should be a few qualifiers.
- Anlaşılan senin birkaç tane olmuş.
I suppose you've had quite a few.
Birkaç tane, lezzetli Latin ürünü alacağım.
Um, I'm just gonna gel some delicious productos Latinos. Hah-hah'
- Birkaç tane de kırık kaburga.
- A couple of broken ribs, too.
Birkaç tane içmiştim zaten.
I've already had a couple.
Hadi, birkaç tane daha al.
Go on, have a few more.
Bana da birkaç tane versenize.
How about a couple of them for me?
- Birkaç tane de eve ver.
- Give me some to take home too.
Uyku tulumu ve birkaç tane daha kıyafet var.
There's a sleeping bag and some more clothes.
Patlattım birkaç tane ben de.
I smacked him.
Bu tarikatın birkaç tane merkezi olduğu ve bu merkezlerin adam kaçırma işlerinden sorumlu olabileceği...
Netcode apparently had multiple cells that maybe responsible for the abduction...
Birkaç tane hap verdiler. Pek ağrı yapmıyor artık.
They gave me some pills, so it doesn't hurt too much.
Birkaç tane görüyorsunuzdur.
You probably see quite a few.
Birkaç tane değil de sadece bir canavar bütün bunlara sebep olmuş.
Not so much a twisting column but a behemoth.
Japonya'ya, Hindistan'a kadar yayılmış. Hatta İsrail'in elinde bile birkaç tane gemi olabilir.
Word has it Japan, India, the Israelis may have gotten their hands on a couple of ships.
Evet, odada birkaç tane olacaktı.
Yeah, there's some in the office.
Leesburg Little Tiyatrosu, kendi'Birkaç İyi Adam'versiyonunu yaptığında masa örtüsü ve şişe kapaklarından 14 tane askeri üniforma yapmıştım.
When the Leesburg Little Theater did their version of A Few Good Men, I made 14 military costumes out of tablecloths and bottle caps.
Birkaç tane.
A few.
Cenazeden birkaç gün sonra iki tane ajan bizi görmeye geldi.
A few days after the funeral two government men came to see us.
tane 40
tanesi 2 pezo 17
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün 43
tanesi 2 pezo 17
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün 43