Bu çok üzücü tradutor Inglês
944 parallel translation
Eğer iyi niyetli insanlar, gençlerin korkusuzca sevdiği anne babanın çocuklarıyla birlikte yaşlandığı ve insanların hayatında birbirlerine değer verdikleri bir dünyayı kurmakta umursamaz olur veya hata yaparlarsa bu çok üzücü olurdu.
"It would be too tragic if the men of goodwill " should ever be lax or fail again to build a world " where youth may love without fear,
Bu çok üzücü bir haber Pip.
This is sad news, Pip.
Bu çok üzücü.
This is so sad.
Bu çok üzücü.
Oh, that is disappointing.
Beyler, bu çok üzücü bir şey - hiçbir şey olmak.
Gentlemen, that's a very sad thing - to mean nothing.
Bu çok üzücü bir hikaye, Cody.
That's a very sad story, Cody.
Oh, bu çok üzücü.
That's a shame.
Bu çok üzücü Mike.
Oh, that's very sad, Mike.
Ve bu çok üzücü bir durum.
and that is regrettable.
Bu çok üzücü.
- Oh, that's sad.
Bu çok üzücü.
Oh, that's sad.
Bu çok üzücü.
It's all very upsetting.
- Bu çok üzücü.
- It's so sad. - No, my darling.
Bence bu çok üzücü bir durum.
I think it's a very, very sad situation.
Bu çok üzücü, bayan.
Ah, gee, that's too bad.
Bu çok üzücü.
That's sad.
Evet, bu çok üzücü.
Yes, it's a pity.
Bu çok üzücü ; insanı ağlatıyor bu durum.
It's sad ; makes you want to cry.
Bu çok üzücü insanı gülmek zorunda bırakıyor bu durum.
It is sad... makes you want to laugh.
- Ama bu çok üzücü.
- That's sad...
Bu çok üzücü.
It's so sad.
Doğru.. bu çok üzücü!
right.. that's sad.
Uygunsuz bir şekilde hayata veda etmiş bu kötü şöhretli genç bayan ile olan bu üzücü kaçamağınız epey kafa karıştırıcı. Özellikle de bu genç bayan için harcadığınız paranın apaçık belli olan maaşınızın çok çok üstünde olduğu düşünülürse.
Your regrettable affair... with a notorious young lady... who just met with an untimely end... would be quite inexplicable... had you not incurred, on behalf of that young lady... expenses out of all proportion to your avowed income.
Bu kesinlikle çok üzücü bir şey.
It's all unspeakably sad.
Bu çok üzücü.
It's all so sad.
Bu olanlar çok üzücü.
It's all very sad.
Baylar... Çok üzücü bir kazaydı, hepsi bu.
It was a regrettable accident and that's it.
Bu, çok üzücü.
Oh, that's very sad.
Bu çok üzücü.
That's too bad.
Bu durum, sıklıkla da çok üzücü noktalara varır.
Frequently this has been carried to unhappy extremes.
Maalesef bu beyler çok üzücü bir görevi yerine getirmek üzere buradalar.
I'm afraid these gentlemen have a most regrettable task to perform.
- Çok üzücü bir öyküydü bu.
- That was a very sad story. - Aye.
Görüyorum ki senin için çok üzücü bu konu.
I can see this is very painful for you.
Bu kadar erken gitmek çok üzücü.
It's sad having to part so soon.
Çok üzücü bir durum bu.
'Tis very grievous to be thought upon.
Ama eğer lisansını bu evde bırakırsan annem için çok üzücü olacak.
But if you are relieved of your license while in this house, it would be very painful for my mother.
İşlerin bu şekilde halledilmesi çok üzücü. Ama halledilmeli.
It's too bad it must be handled this way, but it must.
Çok üzücü, bu yaştaki bir adamın yaptıklarına bak!
It's deplorable, the way he acts at his age
Bu kadar güçlü bir adamı öldürmek çok üzücü!
It's a pity to kill a man so strong.
Bu bir rastlantı. Çok üzücü bir rastlantı...
A terrible coincidence!
Tam bu sırada, çok üzücü bir yanlış anlaşılma sonucu öldürüldü.
when, due to an unfortunate mistake, she was killed.
Bu kadar erken gidecek olman çok üzücü.
It's too bad you have to go back so soon.
Bu onun için çok üzücü bir deneyim oldu ama sanırım artık yeniden eski haline geldi.
This has been a very harrowing experience for him but I do think he's his old self again.
Sanırım bu dünyadaki en üzücü şeylerden biri birbirini çok seven birlikte olmayı isteyen ancak aslında birbirine hiç ait olmayan iki insanı görmek olmalı.
I suppose one of the saddest things in the world must be to see two people who feel so much for each other and who feel that they belong together and yet they really don't belong together at all.
- Bu benim için çok üzücü bir şeydir,
This is very sad news to me.
Bu üzücü olaylar sırasında yanınızda olmuş olsa bile, işi Bay Fouquet ve arkadaşlarının ele alması çok iyi olabilir.
It may very well take hold of Mr. Fouquet and his friends, even though he was at your side during those sad events.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır. Ve üzücü gerçek de, elbet anlaşma yapacağın.
I do hate to see you suffering such a situation, captain, but truth is truth, and the sad fact is, you will deal.
- Bence bu, çok üzücü.
I think it's sad.
Evinden bu kadar uzakta ölmek çok üzücü bir şey.
It's sad to have to die so far away from home.
Bu çok ama çok üzücü bir şeydir.
You know, it's a terribly...
Bu çok aptalca, çok üzücü.
It's stupid. It's sad.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok saçma 642
bu çok doğru 46
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16