Böyle söyleme tradutor Inglês
1,504 parallel translation
Hayır, John. Lütfen böyle söyleme.
Oh, no, John, please don't say that.
Böyle söyleme baba, lütfen.
Don't say that, Daddy. Please.
Lütfen böyle söyleme!
Don't fucking say that!
- Yaparsın evlat. İçine geliyorum. - Böyle söyleme.
Oh, yeah, baby, I'm coming inside.
Hayır Sean, böyle söyleme.
No, Sean, you can't do that to yourself.
Böyle söyleme, Kimber.
Don't say that, Kimber.
- Lütfen böyle söyleme.
- Please don't say that.
- Böyle söyleme.
Don't say that. - And I knew it.
Böyle söyleme. Bak..
Don't say that right now.
Böyle söyleme anne. Böyle söyleme.
Don't say that, mama, it's a pity.
Böyle söyleme.
Don't say that.
- Böyle söyleme!
Don't say that!
Anne, böyle söyleme.
Mom, don't go on like that.
Böyle söyleme Sophie, fırsat olmadı. Yoksa eminim ki Romain bir şeyler yapardı.
Don't say that Sophie, there was no opportunity, otherwise I'm sure Romain would have done something.
- Linda... böyle söyleme.
- Linda... Don't say that.
- Böyle söyleme.
- Don't say that.
Hayır, böyle söyleme.
No, don't say that.
- Böyle söyleme. Kanıtın olmadan kimseyi suçlayamazsın.
You can't accuse someone without any evidence.
Böyle söyleme, Zezé Senin işin var, müziğin
Don't say that, Zeze You have your work, your music.
Böyle söyleme!
Don't say that.
Böyle söyleme. 36 çok uğurlu bir numara.
Don't say that. Number 36 is very lucky.
Böyle Söyleme.
Don't say that.
Böyle söyleme...
That's too rude... No.
Böyle söyleme, o senin kardeşin.
Don't say that, he's your brother.
Böyle söyleme.
- She ran?
Böyle söyleme. Sen paranı aldın ya! Ne yapacağız?
Since it's the first broadcast, it has to be exciting.
Bana böyle söyleme.
Don't call me that.
- Böyle söyleme.
Don't say that. I'll get mad!
Lütfen böyle söyleme.
Please don't say that.
Böyle söyleme!
DON'T SAY THAT!
Ah, hadi, böyle söyleme!
Oh, come on, don't say that!
- Böyle söyleme
- Don't say that.
Keşke ölse. Böyle söyleme.
I wish she was dead.
Hayır, böyle şeyler söyleme.
Oh, no, don't say stuff like that.
- Bir daha asla böyle bir şey söyleme.
- Do not ever say anything like that again.
Ve hep böyle göründüğünü söyleme.
And don't tell me you always looked like that.
Böyle dediğimi söyleme.
- A pain in my rear. Don't say I said that.
- Böyle söyleme Bollo.
- Don't speak like that, Bollo.
Ağabey, onlara yalan söyleme böyle... Ahh.. Metal Simyacı, Bir Saatlik Yaz Özel Bölümü!
Um, please watch the second half of the Fullmetal Alchemist 1-hour summer special.
Böyle üzücü şeyler söyleme.
Don't say such a terrible thing.
Sakın bana böyle bir şey söyleme!
Don't fuckin'say that to me!
Dört çocuk... böyle bir şey olduğunda, kimseye söyleme.
4 kids... does something like this, doesn't tell anybody.
Sheila, lütfen böyle şeyler söyleme artık.
Sheila, don't talk such things now. Please.
Böyle şeyler söyleme.
You're crazy to think that.
Böyle şeyler söyleme.
Don't say such things, Anne.
Sakın böyle bir şey söyleme!
Don't fuckin'say that to me!
Böyle söyleme!
If it's not kyle,
Böyle söyleme.
Don't be like that.
Böyle şeyler söyleme, Mac.
Don't even say stuff like that, Mac.
- Bazen aptallığına inanmıyorum. - Böyle şeyler söyleme.
I just can't believe your stupidity sometimes.
Sakın bana ne yapacağımı söyleme. Doug. - Böyle mi oynamak istiyorsun?
And don't you control me, Doug.
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söylemedim 113
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylemeyecek misin 32
söylemem gerek 33
söylemedi 153
söylemedim mi 39
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söylemedim 113
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylemeyecek misin 32
söylemem gerek 33
söylemedi 153
söylemedim mi 39
söylemeyi unuttum 69
söylemesi kolay 78
söylemeliyim ki 66
söylemeye çalıştığım şey 24
söylemek zorundayım 27
söylemene gerek yok 37
söylemem gereken bir şey var 23
söylemediniz 20
söylemek istediğin bir şey var mı 18
söylemek isterim ki 17
söylemesi kolay 78
söylemeliyim ki 66
söylemeye çalıştığım şey 24
söylemek zorundayım 27
söylemene gerek yok 37
söylemem gereken bir şey var 23
söylemediniz 20
söylemek istediğin bir şey var mı 18
söylemek isterim ki 17