Söylemeliyim ki tradutor Inglês
2,457 parallel translation
Majesteleri siz Majesteleri'ne söylemeliyim ki, yapmış olduğumuz ön soruşturmalarda bile gördük ki, Kraliçe Katherine'e karşı ortaya atılan iddialarda, doğruluk payı mevcut.
Your Majesty - I have to tell Your Majesty that, even from my preliminary investigations, we believe the allegations against Queen Katherine have a sound basis in fact...
Hanımefendi, söylemeliyim ki, Kral ve Konsey'i, işlediğiniz kabahatler sebebiyle, Kraliçe ünvanınızın geri alınmasına ve bundan böyle, Leydi Katherine Howard olarak bilinmenize hükmettiler.
Madam, I must tell you that the King and his Council have ordained that, for your offences, you have forfeited the title of Queen, and must be known as Lady Katherine Howard.
Söylemeliyim ki, iyi iş çıkarmışlar.
Did a pretty good job, I got to say.
Söylemeliyim ki, sen gördüğüm en işlevsel körsün.
I gotta tell you, you are the highest functioning blind person that I've ever seen.
Bununla birlikte söylemeliyim ki bu davada her şey berbat durumda.
Although, I must say, in this case, it's pretty messed up.
Sana söylemeliyim ki, bu şey gerçekten işe yarıyor. Her ne kadar bunu yaparken bir moron gibi görünsem de.
I got to tell you, I can't believe this stuff actually works, even though I look like a total moron doing it.
Söylemeliyim ki, Dennis, herkesten çok büyünce ineklikten vazgeçmen beni şaşırttı.
I gotta say, Dennis, I'm surprised that you, of all people, outgrew the whole nerd thing.
Ama şunu söylemeliyim ki, sonunda, oğlunun işe karışmasını dert etmeden gerçek polis işi yapmak ne hoş.
But I've gotta say it is really nice to finally be able to do some real police work without worrying about your son interfering.
Beyler, söylemeliyim ki, adımı temize çıkardığınız için ne kadar teşekkür etsem azdır.
Guys, I've gotta say, I can't thank you enough for clearing my good name.
Söylemeliyim ki, sık sık karşılaştığım bazı çılgın şeyler söz konusu olduğunda tüm bu tecrübeler bana çok önemli bir ders veriyor.
I must say, this whole experience has taught me a really important lesson when it comes to some of the crazy stuff that I often see.
Söylemeliyim ki, çok yaratıcısınız, Shawn Spencer.
Well, I must say, you are an original, Shawn Spencer.
Söylemeliyim ki, Shawn, bu çok etkileyici.
I got to say, Shawn, this is pretty impressive.
Ajan, söylemeliyim ki zamanlamanız kusursuzdu.
Suit, I must say your timing is impeccable.
Ve bu durumda üzülerek söylemeliyim ki, problem, solucan deliğinin kendisidir.
And in this case, I'm sorry to say, the wormhole itself is the problem.
Bu yüzden, üzülerek söylemeliyim ki, geçmişe zaman yolculuğu hiçbir zaman olmayacak gibi görünüyor.
So sadly it looks like time travel to the past is never going to happen.
Söylemeliyim ki bence maratona hazırlanıyor.
I'd say she's training for a marathon.
Söylemeliyim ki kanserli birine göre oldukça iyi gözüküyorsun.
Well, I must say, you look pretty good for having cancer.
Şunu söylemeliyim ki... Bu şeyde çok iyisin.
I must say, you're very good... at...
Ama söylemeliyim ki, buranın dışındaki plajlar daha iyi.
But I have to say, I think the beaches out here are nicer.
Ve şunu söylemeliyim ki Bayan Smith, hayal kırıklığına uğratmadınız.
And I must say, Miss Smith, you do not disappoint.
Söylemeliyim ki bu harika bir fikirdi.
I just got to say this this was a great idea.
açıkça söylemeliyim ki, Mr. Walcott, oaraya hala bomba koymak pek cesurcaydı.
I got to say, Mr. Walcott, it's pretty bold of you to plant the bomb there anyway.
Söylemeliyim ki çok karmaşık görünmüyor.
Oh, well, I gotta say this one doesn't sound too complicated.
Söylemeliyim ki, aslında plân güzel.
I got to say, it's a pretty cool plan.
Söylemeliyim ki beni etkilemek uğruna böyle zalimce alçalacağını hiç düşünmemiştim.
I just have to say, I didn't think you would stoop to such crude manipulation.
Marjorie, söylemeliyim ki çoktan ölmüş olması muhtemel.
Marjorie, uh, I have to tell you, uh, it's very likely that he's already dead.
Söylemeliyim ki, güvenlik sistemimiz gerçekten çok iyi.
I have to say, our security is pretty great.
Peki. Ama gerçekten söylemeliyim ki, giriş salonunun ihtişamını düşünüyorum da, binlerce yıllık bir mimari alan...
Very well, but, really, I have to say, when I imagine the splendor of the entry hall, an architectural site thousands of years old...
Söylemeliyim ki, fazla seçeneğim kalmadı.
Well, I got to tell you, I'm running out of options.
Söylemeliyim ki, itfaiye istasyonu harika görünüyor.
I have to say, the firehouse looks great.
Sen de bilirsin ki Alena, ben her zaman ölülere saygılı olunması gerektiğini düşünmüşümdür ama sana şunu söylemeliyim ki Richard Grossman gibi adamlar bu durumu zorlaştırır.
You know, Alena, I was always taught to respect the dead, but I got to tell you. Guys like Richard Grossman make it tough.
Durun şimdi, siz bir şey demeden önce şunu söylemeliyim ki ne düşündüğünüzü biliyorum ama inanın bana, bunu bir bebeğin boşluğunu doldurmak için yapmıyoruz.
Now, hold on, before you say anything, I know what you guys are thinking, But trust me, this is not a baby substitute.
Ama tecrübelerime dayanarak söylemeliyim ki iki kez öğütülmüş bir kâğıt bir daha kendine gelmez.
But in my experience, twice shredded is fairly permanent.
Biliyor musun, şunu söylemeliyim ki evde bir erkeğin olması gerçekten çok güzel.
You know, I got to say, it's really kind of nice to have a man in the house.
Ve Bay Griffin, Şunu söylemeliyim ki, kitabınıza bayıldım.
And Mr. Griffin, I just have to say, I loved your book.
Ee, anlarsın ya, zaten benim de bu kitabı yazmakla amacım buydu, yani, şunu söylemeliyim ki, bu benim harika hissetmemi sağladı.
Well, you know, that's what I set out to do with this book, so, you know, I gotta tell you, that makes me feel pretty great.
Komutanım, size söylemeliyim ki altınızda kalmak bir onurdu efendim.
- Oh, commander ripplinger, I gotta tell you, It's an honor to spend time under you.
Söylemeliyim ki Amerikan aksanınız döktürüyor.
Well, I got to say, Your american accent is right on the money.
Söylemeliyim ki millet benim için herşey yolunda gitti.
I got to tell you folks, Things have been going pretty well for me.
Yargıç, söylemeliyim ki, sizinle tanışmak benim için bir onur.
Well, judge, I have to say it's an honor to meet you.
Nate, şunu söylemeliyim ki hayatım boyunca yaptığım tüm riyâkâr, ahlâksız, yobaz işler arasında hiçbiri bu kadar kötü değil...
nate, I have to say, Of all the deceitful, unprincipled, Corrupt things I've done in my entire life,
Söylemeliyim ki bu tammen Audrey'in fikri idi.
I'd say this was all Audrey's idea.
Peki, söylemeliyim ki yukarısına "b" ekleyerek "bezik" de yapabilirdin.
- Oh. Oh. I should point out that you could have used the C at the top of the board... and made "closer."
Size söylemeliyim ki...
I must tell you...
Ama şunu söylemeliyim ki... Kim ki kızgınlıkla kardeşini kendisi yargılamaya kalkarsa onun için bir kez daha dua etmelidir.
But I tell you that anyone who is angry with his brother will be subject to judgment.
Therman, bana zihin kontrol tekniklerini anlattığında açık söylemeliyim ki, resmen şoka uğradım.
So Therman was telling me about some of his techniques for mind control, and I gotta say, I was pretty blown away.
Şunu söylemeliyim ki, bardaklarımın yarısı dolu.
So, I'd say my glass is half full.
Şunu söylemeliyim ki, bu oldukça heyecan verici.
And I'll tell you what, it is pretty sensational.
Ayrica söylemeliyim ki, hayatimin son on dakikasini sizlerle beraber geçirmek büyük bir zevk.
And I got to say, what a pleasure it was to spend the last ten minutes of my life with you all.
Şunu söylemeliyim ki..
You know, I got to say...
Bunun harika bir fırsat olduğunu söylemeliyim. Ki öyle zaten.
I'm supposed to say that this is a great opportunity, which it is.