Elbette olmaz tradutor Inglês
248 parallel translation
Elbette olmaz.
Naturally not.
- Elbette olmaz.
- Of course not.
Elbette olmaz!
Of course not!
- Elbette olmaz.
- Oh, yes.
Hayır, elbette olmaz.
No, of course not.
Elbette olmaz.
- Not at all. - Thank you.
Bütün gece yolculuk etmen sorun olur mu? Elbette olmaz.
You mind traveling all night?
- Elbette olmaz. Kızıllar engelliyordur.
- The Communists are suppressing it.
Elbette olmaz.
Certainly not!
Elbette olmaz.
Of course not.
Hayır dedim, doğal olarak, elbette olmaz.
- I said no, naturally, of course not.
- Hayır, elbette olmaz...
- No, of course not...
- Elbette olmaz.
OF COURSE YOU WOULDN'T.
Elbette olmaz.
Of course it wouldn't.
Elbette olmaz.
Of course you haven't.
Elbette, ama ucuz olmaz sanırım.
Sure, but it won't be cheap
Elbette, olmaz.
- Oh, gosh, no.
Bende öyle. Elbette sorun olmaz.
So did I. Of course I don't mind.
Bazı boya reklamları gördüm. Elbette az kanıtla hüküm vermek doğru olmaz, fakat...
You know, I read some advertisement about paints and, of course, one shouldn't judge on so little evidence, but I �
Bu pek zor olmaz elbette.
No difficulty about that, surely.
Elbette, öldüklerinde bir başka bahisçiye kaybetmek gibi olmaz.
Of course, when they die, it's not like losing to another bookie.
Oh, elbette olmaz.
Oh, surely not.
Elbette, olmaz mı.
- Got any room for me?
Edgar'ın ölmüş olması çok yazık elbette ama bir çiçekle bahar olmaz derler.
Oh, of course, it is tragic that Edgar died... but one swallow doesn't make a summer.
Belki de Tanrı beni aciz yaratmıştır. İyi bir amaç uğruna elbette. Hep öyle olmaz mı?
Maybe God crippled me... with a purpose as he does often.
Elbette sorun olmaz.
Of course not.
Lafı bile olmaz biz eski dostlarız elbette yardım edeceğim
That's the least I can do We are old friends don't stand on ceremonies
Bu ortamda olmaz, elbette.
Not at this stage, surely.
Flyer'ı avlayabiliriz elbette. Ama bunu yapacaksak bile bu sefer olmaz.
Sure, we might hit the Flyer, but even if we do, it won't be this run.
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
Of course, the money's not too good while you're serving your apprenticeship, but you'll always have a trade at your fingertips, won't you?
Elbette olmaz, aptalca bir soruydu!
Of course you can't. It's stupid of me to ask.
Elbette, ama sizlerle karşılaştırırsak... benim lafım bile olmaz
Of course, but compared to the four of you I'm still no match
Elbette, muhasebecilikten aslan terbiyeciliğine geçiş biraz büyük bir kariyer değişikliği olmaz mı?
Yes. Of course, it's a bit of a jump, isn't it... accountancy to lion taming in one go?
Bu şekilde elbette adil olmaz kardeşim, bana mızrağını ver
It's not fair Sis, let me use your Koulian spear
Elbette bize birşey olmaz!
Why should we give it up
Genç bir dul olarak, elbette yeniden sevmeye itirazım olmaz.
As a young widow, I certainly won't reject loving again.
Elbette bize 60 tane savaş gemisi vermeniz karşı taraf için dostça bir davranış olmaz.
Of course, I understand that the giving of 50 warships to us is not a wholly friendly act towards the other side.
Elbette, kim olmaz ki?
Sure, who ain't?
Elbette, seni benimle görmeleri doğru olmaz.
Of course, they shouldn't see you with me.
Elbette, sorun olmaz.
If it would be no trouble.
elbette, başkasının gözdesine dokunmak olmaz!
Yes, it's not decent to fool other's wife.
- Elbette olmaz.
- No, one cannot.
- Elbette. Değişen bir şey olmaz, ama pikabı mahveder.
It'll sound the same, but it fucks up the turntable.
Elbette herkes benim Hitler'in kızı olduğumu öğrendiğinde ne kadar uygun olduğum ayrı bir konu olacak. Bu sorun olmaz.
How acceptable I'm gonna be when the world finds out I'm Hitler's daughter is another question.
- Elbette öyleyiz. - Bu işler hiç belli olmaz, değil mi?
And of course we are.
Elbette, bu seninle asla bir problem olmaz, değil mi?
Of course that's never been a problem with you, has it?
Elbette, bütün bunlardan dolayı itibar kazanmam gerek, ama bu doğru olmaz.
Oh, sure, I'd like to take credit for all of this, but that wouldn't be right.
- Teşekkürler, ekselansları. Elbette, bütün bunlardan dolayı itibar kazanmam gerek, ama bu doğru olmaz.
Oh, sure, I'd like to take credit for all of this, but that wouldn't be right.
Elbette öyledirler, ama onlarla Gerçek ya da Cüret oynamak hoş olmaz mı?
Girls suck ass. - Oh well of course they do, - but uh wouldn't it be sweet to play truth or dare with them?
Elbette. Her zaman adı bu olmaz.
He doesn't always call himself that.
- Evet, elbette bize bir şey olmaz.
Yeah, of course we'll be all right.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette istiyorum 43
elbette benim 21
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette biliyorum 55
elbette isterim 24
elbette biliyorsun 19
elbette istiyorum 43
elbette benim 21
elbette seviyorum 29
elbette yok 101
elbette iyiyim 21
elbette öylesin 20
elbette biliyorum 55
elbette isterim 24
elbette biliyorsun 19