Endişeleniyorum tradutor Inglês
4,774 parallel translation
Bunun dışında bir şey almayacağından endişeleniyorum.
I worry you're not getting anything out of this.
Ya da birilerinin sorumsuzca silahına sarılmasından endişeleniyorum.
Or someone gets trigger-happy.
Ben de bunun çok hızlı davranmam nedeniyle olduğundan endişeleniyorum.
And I'm worried it's because I'm moving too fast.
Etrafa rahatsızlık vereceğimden endişeleniyorum.
I'm worried I'll distract.
Sabah Julia'ya mesaj atmıştım endişeleniyorum onun için.
I just--I texted Julia earlier and I've been worried about her.
Evet, bu... Bu önemli bir konu. Oğlum Max için endişeleniyorum.
Yeah, this is- - well, it is an urgent matter.
Ben de bu yüzden endişeleniyorum.
That's why I'm worried
Sen endişelenmesen bile ben senin için endişeleniyorum fakat bebekten vazgeçmek için ortada hiçbir sebep yok.
Look, I know you're scared. I'd be worried about you if you weren't, but that's no reason to give up on this baby.
- Endişeleniyorum senin için.
I'm just worried about you.
Endişeleniyorum.
I'm just worried about her.
- Endişeleniyorum, hatırla bunu.
- I get worried, remember that.
- Biliyor musun ayrıca, neden endişeleniyorum?
- You know what? What am I even worried about?
Endişeleniyorum
I'm worried.
Yanlış adamı öldürdüğünden endişeleniyorum.
I'm worried he killed the wrong man.
Endişeleniyorum...
I'm worried that...
Endişeleniyorum George.
I'm worried, George.
Endişeleniyorum.
I'm worried.
Çok endişeleniyorum.
I'm feeling very angsty.
Senin için endişeleniyorum.
I'm worried about you.
Ben senin için endişeleniyorum.
I'm worried about you.
Biliyorum, tatlım, Bobby için endişeleniyorum.
You know, honey, I'm worried about Bobby.
Bende epey endişeleniyorum.
And sometimes I get pretty nervous.
Sadece onun için endişeleniyorum.
I'm just worried about her.
Endişeleniyorum.
I'm just worried...
- Onun için endişeleniyorum.
- I'm concerned for her.
Endişeleniyorum senin için. Sen günlerde baya sessizsin.
_
- Evet. Bu çocukta dur durak yok. Onun için gerçekten endişeleniyorum.
It's, like, nonstop with that kid, and I'm really worried about him.
Bacağını hiç kullanamıyor, gerçekten endişeleniyorum.
Well, he's not using the leg at all, and I'm really worried about it.
Hep yapmıyorum ama bit pazarında bir balonu kovalarken kaybolduğundan beri endişeleniyorum.
Not always, but ever since he wandered off at the swap meet chasing a balloon, I get worried.
Onun için endişeleniyorum.
I'm worried about her.
Tehila için endişeleniyorum.
I'm worried about Tehila.
Çok endişeleniyorum, Yemek bile yiyemiyorum.
I'm so worried, I can't even eat.
Jane için endişeleniyorum.
I am worried about Jane.
Bu soruşturmaya katılırsan, ileride kovuşturmayı tehlikeye atacağından endişeleniyorum.
I'm concerned that your participation in this investigation, that it may jeopardise a future prosecution.
Senin için ne kadar endişeleniyorum biliyor musun?
You know how much I worry about you?
Ama endişeleniyorum.
But I'm worried.
Senin için endişeleniyorum.
I do worry about you.
- Senin için endişeleniyorum Sameen.
I worry about you, Sameen.
Yolunu şaşırmasından endişeleniyorum biraz.
I half worry she's gonna wander into traffic.
Onu hayal kırıklığına uğratmaktan endişeleniyorum.
I'm just worried about disappointing him.
- Endişeleniyorum.
- I'm worried.
Senin için endişeleniyorum.
It's just I worry about you.
Endişeleniyorum ama.
Yeah, but I do worry.
Her şeyi içine atmasından endişeleniyorum.
I'm worried he's bottling it all up.
Evet, ben bebeği evlatlık verdikten sonra yaşayacağı sinir krizi hakkında endişeleniyorum.
Yeah, I get to worry about her having a nervous breakdown after she gives the baby up for adoption.
Endişeleniyorum. Nereye gidiyorsun?
Where are you going?
Bir yerde hata yapmış olabileceğinden endişeleniyorum.
I'm worried that he might have made a mistake somewhere.
Hala endişeleniyorum, ama artık kusmuyorum, bu da bir ilerleme.
I still dread it, but I don't throw up my guts anymore, so that's progress.
Buradaki mahkûmlardan birinin kılına zarar gelirse efendim aynen misillemesini yapar ve ailemle Kralcı tutsaklar için endişeleniyorum.
If further harm comes to any of the prisoners here, sir, he will retaliate in kind, and I am concerned for my family and the other Loyalist captives down there.
Ama ben onun için değil, senin için endişeleniyorum.
But I'm actually not really worried about him.
Kizin yaninda da tam olarak böyle seyler söylemenden endiseleniyorum.
This is exactly the kind of thing I'm worried about you saying in front of her.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22
endiselenme 17
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endişe etmene gerek yok 22