Endişelenmeye gerek yok tradutor Inglês
191 parallel translation
Endişelenmeye gerek yok.
No need to worry.
Endişelenmeye gerek yok.
There's no need to worry.
- Senin için endişelenmeye gerek yok.
You got nothing to worry about.
- Onun için endişelenmeye gerek yok.
- No need to worry about her.
Onun için endişelenmeye gerek yok.
We don't have to worry about him.
Sadece hanımınıza söyleyin hiç bir şey için endişelenmeye gerek yok.
Just tell your lady she's got nothing to worry about.
Jacobowsky için endişelenmeye gerek yok.
No need to worry about Jacobowsky.
Hiçbir şey için endişelenmeye gerek yok.
You'll never have to worry.
- Endişelenmeye gerek yok.
- It could be a wrong track.
Söylediğim gibi sinirlerini yatıştırdık, ama... endişelenmeye gerek yok.
As I said your nerves have given way again but... you don't have to worry.
Endişelenmeye gerek yok.
Not to worry.
Bu kadar endişelenmeye gerek yok.
Well, that`s no reason to look so worried.
Bunun için endişelenmeye gerek yok.
There is no cause for worry.
Endişelenmeye gerek yok.
Well, no need to worry.
O halde görünüşüm hakkında endişelenmeye gerek yok.
Then I guess I needn't worry about appearances.
Nehirde yüzen yarım kasa dinamitten sonra endişelenmeye gerek yok.
Not after riding a half a case of dynamite into the river.
Atlantik Okyanusu'nun ortasına endişelenmeye gerek yok. Öyle değil mi?
No sense in being worried in the middle of the Atlantic Ocean, right?
Endişelenmeye gerek yok, Marian.
Well, I shouldn't really worry, Marian.
Ah, endişelenmeye gerek yok.
Ah, no need to worry.
O yüzden endişelenmeye gerek yok.
So there's no need to worry.
Endişelenmeye gerek yok.
Nothing to worry about.
Endişelenmeye gerek yok.
No cause for alarm.
Endişelenmeye gerek yok 2inci kardeş genç şefi bulmaya gitti
No need to panic. 2nd Brother went to find Young Chief.
Endişelenmeye gerek yok.
You've got nothing to worry about.
Endişelenmeye gerek yok Hymie.
There's no need to worry, Hymie.
- Endişelenmeye gerek yok.
[Joe] I don't think you have to worry about that.
- Endişelenmeye gerek yok, gördüğün herkes benim arkadaşımdır.
You don't have to worry, everyone you see is a friend of mine.
at paniğe kapılırsa endişelenmeye gerek yok.
So that I don't have to worry if the horse panics or whatever.
Hiç endişelenmeye gerek yok.
Well, David. You got nothing to worry about.
Bu gece yağmur yağacak... Ama endişelenmeye gerek yok.
Weather for the Cape and the islands... looks like we can expect some rain, but nothing to worry about.
Bunun için endişelenmeye gerek yok.
there's no need to worry about that.
Endişelenmeye gerek yok.
Don't be so nervous!
Bence endişelenmeye gerek yok.
- Don't worry about it.
- Öyleyse endişelenmeye gerek yok.
- Then there's nothing to worry about.
Dante için endişelenmeye gerek yok.
Dante need never have bothered.
Tatlım, endişelenmeye gerek yok.
Honey, don't worry about it.
Endişelenmeye gerek yok.
There is no need for concern.
Kaybolan bazı insanlar oldu da. Endişelenmeye gerek yok dostum.
Nothing to worry about, pal.
Endişelenmeye gerek yok efendim, olmuş bilin.
Don't worry, sir, I can handle it.
Endişelenmeye gerek yok.
It's pointless to worry.
Endişelenmeye gerek yok. Ama isterseniz kaçın.
Not to worry anybody, but you might want to make a run for it.
Aşırı endişelenmeye gerek yok.
There's no need to be overly concerned.
Ve ben dedim ki... endişelenmeye gerek yok.
And I said... " No need to worry.
Her zaman olabilecek bir şey. Endişelenmeye gerek yok.
It happens all the time, There's nothing to worry about
Endişelenmeye gerek yok gerçektende hint filmlerini seviyor.
There's no need to worry. She really likes Hindi movies.
Endişelenmeye gerek yok. Araba temiz, sorun yok.
No need to worry... the car is clean, there's no problem with it.
Yani endişelenmeye gerek yok, değil mi?
So there's no cause for concern, huh?
Kes için, endişelenmeye gerek yok.
There's no need to be concerned for Kes.
Endişelenmeye hiç gerek yok, merak etmeyin.
Oh, there's no need to be nervous. Don't worry.
Görünüşe bakılırsa yeniden onaylanma konusunda endişelenmeye gerek yok.
Well, by the looks of it, I wouldn't worry about recertification.
- Şey, bunun endişelenmeye gerek yok.
Well, there's no need to worry about that.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16