Hayata tradutor Inglês
8,799 parallel translation
Can çekişen Haçlı Seferi'ni sahiden de hayata döndüreceğine inanıyor musun?
Do you really believe that that will rekindle the momentum of your doomed Crusade?
Sonra, kan saçılıp, ritmi bozulduğunda, ölüm araya girer ve günahkarların hayata dair son hareketleri altlarına sıçmak olur.
Then, as the blood spills, the rhythm eases, death rattles..... and for their last living act on earth, the sinners..... they shit their pants.
Çok hayata dokundu o.
Oh, he touched a great many lives.
Hayata karşılık hayat.
A life for a life.
Çünkü bana, herkes gerçek seni tanımadan hayata başlayamayacağını söylemiştin.
Because you told me that you thought you couldn't really start your life until everyone knew the real you.
Bu hayata diz çökmek zorundasın Daniel.
You have to bend to this life, Daniel.
Yeni bir hayata yelken açmaya yeter.
Enough to start a new life.
Sen bizim kızının hayata o canavar getirdi.
You brought that monster into our daughter's life.
Oyun hayata geçtiğinde alıcıya söylersin.
You tell the buyer when the game goes live.
Ya da benimle birlikte ülkeden ayrılıp yeni bir hayata başlarsın suçlu iadesi olmayan bir ülkede aşkının yasını tutarsın.
and start over, grieving for your lost love from some nonextradition country.
Yalnızca bir kere hayata geliyorsun değil mi?
You only live once, right?
Lütfen, daha iyi bir hayata başlama şansı var.
Please, she has a chance for a better life.
Bir keresinde katil olduğuma inanmadığını söylemiştin. Hayata çok fazla değer verdiğimi söylemiştin.
You once said that you didn't believe I was a killer... that I valued life too much.
Samaritan ortadan kaldıramasa bile yiyecek ve su eksikliğini azaltacak yöntemler bulmaya çalışıyor. Bu şeytani yapay zeka olmasa asla hayata geçemeyecek projeler.
Samaritan is planning ways to reduce, if not eliminate, food and water shortages... projects that never would have existed without this... evil AI.
İsa Mesih'le yeni bir hayata başlangıç bu.
It's the beginning of a new life in Christ.
Rahip baştan başlamaktan bahsetti Tanrı'yla yeni bir hayata başlamaktan.
And the minister talks about starting over and... having a new life with God.
Sana gösterdigim hayata bak. Hayvanlar gibi avlanip saklanmak.
Look at the life I've shown you, hunted and hiding like animals.
Bakın kim hayata dönmüş.
Ah, look who's back from the dead.
Belki de John Doe'muz Dan Walsh'ı öldürüp kimliğini çalarak yeni bir hayata başlamıştır.
So maybe our John Doe killed Dan Walsh and then stole his I.D. to start a new life?
Eroinman temizlenir, buraya gelir, yeni bir hayata başlamayı dener.
Junkie gets clean, comes here, tries to start a new life.
Yeni bir hayata başlamak için.
To start a new life.
Eric'e de daha önce söyledim önemli olan bu hayata nerede başladığın değil, nerede bitirdiğin.
I've said this to Eric before - it's not where you start in this life, it's where you finish.
Cesetlerin hayata döndüğünü söyledin. Sizi öldürmek için.
You said that you witnessed the corpses coming back to life to kill you...
Ve ölüleri hayata döndürüyormuş.
It brings the dead back to life.
Yin ve Yang'ı birleştirip ölüleri hayata döndürebilecekti.
It has the power to connect Yin and Yang and to bring the dead back to life.
Işık ortaya çıktığında ölü askerler hayata dönmüştü.
When the light appeared The dead soldiers came back to life.
Sadece Ekinoks çiçeğiyle yeni bir hayata başlayabilirim.
Only with the Equinox flower I may start a new life.
Ekinoks çiçeğiyle hayata döneceğim.
With the equinox flower I can come back alive.
Geri dönme mi, ne, hayata mı?
Coming back, what, to life?
Biliyorsun, kendi kanımdan canımdan birisinin kopyasının hayata dönüşünü gördüm.
You know I just had to watch some freaky carbon copy of my own flesh and blood come back to life.
Bana söz ver, yeni bir hayata başalaycaksın.
Promise me, this is the start of a new chapter of our lives.
Ama Hook ölmüştü, ve sonra onu hayata geri döndürdüm... Hook'un ölümü asla gerçek olmadı.
But hook was dead, and then I brought him back to life... hook's death was never real.
Geri dönünce hayata atılmaya hazır olacağım.
And when I come back, I will be ready for life.
Bana bu hayatı verdiğin ve bu hayata sahip olmama yardım ettiğin için teşekkürler.
Thank you for giving me this life and helping me create this for myself.
Atalarımdan birini taşlaşmış şekilde bulduğumdan beri, onları hayata döndürmenin yolunu arıyorum.
Ever since I found one of our ancestors in that condition, I've been searching for a way to bring her back.
Pygmalion denilen bir işlemle Galatea heykelini hayata döndürmek istemişler.
It is the process Pygmalion used to bring the statue Galatea to life.
Öyle bir hayata hazır mıyım bilmiyorum.
I'm not sure I'm cut out for that life.
Birlikte bir hayata başlamanın yolu bu değil.
It's not a way to start a life together.
Tanıdığın ve sevdiğin herkes gözlerinin önünde teker teker ölüyorsa hayata nasıl devam edebilirsin ki?
When everyone you know, everyone you love, dies before you, how do you carry on?
İlk yardım görevlileri hayata döndürmeye çalışmışlar ama çok kan kaybetmiş.
Paramedics tried to revive him, but he lost too much blood.
Temiz bir hayata merhaba dediğiniz için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam efendim.
May I say, sir, how pleased I am that you are saying yes to a clean and sober life.
Okulu bitireceğiz, yepyeni bir hayata başlayacağız ve böyle bir şeyin olduğunu bile unutup, gideceğiz, tamam mı?
Everything's fine, okay? We're gonna finish school, and we're gonna start our new lives, and we're gonna forget that this even happened, okay?
Herhalde, arkadaşınız hastanede yatmış, hayata tutunmaya çalışırken, sizin böyle bir eğlence düzenlemiş olmanız içinizi epey burkuyordur.
And I'll let you guys get back to it as soon as you tell me why my missing girl just tagged the three of you here with her?
Beyaz giyinmiş bir kadın gördüm, beni hayata geri getirdi.
I saw a woman, dressed all in white. She brought me back to life.
Yeni bir şehre gidip yeni bir hayata başlıyorum.
I'm moving to a new town, starting a new life.
Hayata geri dönmek karmaşık.
Coming back to life is complicated.
Kocamı bırakıp yeni bir hayata başlayabilirdim. Ama o hayır dedi.
I-I'd leave my husband, I'd start a new life.
Daha dengeli bir hayata sahip olma ihtiyacını paylaşmıyor olabilirim ama kabul ettim.
I might not share your need for a more balanced existence, but I accept it.
Şu hayata bak.
Look at her life.
Ekinoks çiçeğiyle hayata döneceğim.
The Equinox flower...
- Ölüleri hayata döndürmüyor.
It doesn't bring the dead back to life.
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38
hayatım boyunca 96
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38
hayatım boyunca 96