English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ I ] / Içeri giremezsiniz

Içeri giremezsiniz tradutor Inglês

331 parallel translation
- Içeri giremezsiniz.
- You can't come in.
- Lütfen, içeri giremezsiniz.
- Please, you cannot go in there. - I've got to.
Hayır efendim, içeri giremezsiniz.
No, sir, you can't go in now, sir.
Durun, içeri giremezsiniz.
Just a minute, you can't come in here.
Size içeri giremezsiniz dedim!
I told you, you couldn't come in!
Affedersiniz, ama içeri giremezsiniz.
Pardon me, drunk, but you can't come in here.
- Üzgünüm, içeri giremezsiniz.
- Sorry, you can't go in there.
Minibüsü kontrol etmem lazım yoksa içeri giremezsiniz.
I have to check the van, or you can't go in.
Maalesef içeri giremezsiniz.
Sorry, you can't go in there.
Şu andan itibaren, ülkemizde bulunan malların ticaretini yapmak için Eflak sınırlarından içeri giremezsiniz.
From now on you won't pass the customs at Wallachia with merchandise that can be found in our country as well.
Biliyorsunuz ki, öylece yürüyerek içeri giremezsiniz.
You can't just walk in here off the street. you know.
Böyle içeri giremezsiniz.
You can't come in like this.
Efendi, içeri giremezsiniz...
Master, you can't go in...
Eğer orada olmazsanız, tekrar içeri giremezsiniz.
Now, if you don't show, you don't get back in.
- Burada yok! Onunla... hayır, içeri giremezsiniz!
You can't... no, you can't come in!
Maalesef şu anda içeri giremezsiniz.
I'm sorry. You can't come in now.
Özür dilerim, içeri giremezsiniz...
Excuse me, you can't go...
Kimlik yoksa, içeri giremezsiniz.
You got no IDs, you can't get in.
- Üzgünüm ancak içeri giremezsiniz.
I'm sorry, but you're not allowed in.
Efendim, lütfen, içeri giremezsiniz!
Sir, please, you can't go in there!
Ama içeri giremezsiniz.
But you can't go in there.
Yeşil dolarlarınız yoksa içeri giremezsiniz.
Can't make the scene if you don't have the green.
Efendim, efendim, içeri giremezsiniz!
Sir! Sir, you can't go in there!
İçeri giremezsiniz.
You can't come in.
İçeri giremezsiniz!
You can't go there!
İçeri giremezsiniz.
You can't come in here.
- İçeri giremezsiniz!
- Y-YOU CAN'T COME IN!
İçeri giremezsiniz!
You can't come in!
- İçeri giremezsiniz!
- You can't come in!
İçeri giremezsiniz, kimseyle görüşmek istemiyor.
You can ´ t come in, he doesn ´ t want to see anybody.
İzinsiz içeri giremezsiniz!
You cannot go in unannounced.
- İçeri bile giremezsiniz.
- You can't even get inside.
İçeri giremezsiniz, dedim!
I said you're not coming in here!
İçeri giremezsiniz. Herkes derhal geri çekilsin.
You can't get in here, now stand back, everybody.
- İçeri giremezsiniz.
- You don't come in.
- İçeri giremezsiniz.
- Look again.
İçeri giremezsiniz, Bay Williamson!
You can't go in there! Mr Williamson!
İçeri giremezsiniz bayan.
You can't go in there, lady.
- İçeri giremezsiniz.
- You can't go in there.
İçeri giremezsiniz. Bilimsel sorunları tartışıyorlar.
They're discussing scientific problems.
Ama içeri asla giremezsiniz çünkü her yerde nöbetçiler var.
But you'll never get in, because they have men guarding everywhere.
İçeri giremezsiniz.
Can't go in there.
İçeri giremezsiniz, dışarıda bekleyin.
You can't go in, wait outside
İçeri giremezsiniz!
You can't go in there!
İçeri giremezsiniz.
You can't come through.
- İçeri giremezsiniz efendim.
- You can't come through, sir.
İçeri giremezsiniz.
You can't go in.
- İçeri giremezsiniz bayan!
Missy! What the hell?
- İçeri giremezsiniz.
- You can't go in. - I'm their best friend.
- İçeri giremezsiniz.
- You can't go in.
İçeri giremezsiniz.
You can't go in now.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]