Kabul edilemez tradutor Inglês
1,816 parallel translation
'Terörle savaş adı altında sivil özgürlüklerde erozyon yapılması kesinlikle kabul edilemez.'
'What we are seeing is totally unacceptable,'the erosion of civil liberties, in the name of the war on terror.
Bu operasyonu tehlikeye sokmanız kabul edilemez.
Jeopardising this operation is not acceptable.
Sana neyin kabul edilemez olduğunu söyleyeyim, Harry.
I'll tell you what's not acceptable, Harry.
fakat baban için söylediklerimi geri almam, çünkü sen arkadaşımsın ve o seni incitti ve bu kabul edilemez.
But i don't take back what i said about your father, Because you're my friend and he hurt you, And that's not ok with me.
Hastaları tedavi ediş şeklin kabul edilemez.
"Your treatment of patients is reprehensible."
Başka hiçbir tartışmada kabul edilemez bu.
I mean this wouldnít be accepted in any other field of argument at all.
Asla kabul edilemez.
It is unacceptable.
Tamamen kabul edilemez.
Totally inadmissible.
Sophie'nin davranışları kabul edilemez hale geldi.
So you know Sophie's behaviour's become unacceptable.
Çocuğu cezalandırma hakkını kendinde görmen kabul edilemez.
Taking it upon yourself to punish a pupil is not acceptable.
Yasadışı elde edilen ve tamamen kabul edilemez olan kanıt dışında.
Except evidence that was obtained illegally And therefore inadmissible.
Söylediğin yalan kabul edilemez.
Lying to me is unacceptable.
Yorucu da olmalı, hareketlerini savunmak zorunda olmak,... ne şekilde olursa olsun diğer insanlar için kabul edilemez bir durum.
Must be tiring too. Having to defend your actions no matter how unacceptable may seem to other people.
"Kadınlar", kabul edilemez bir genelleştirme.
"Women" is an unacceptable generalization.
Aynı şehirde yaşamamıza izin olup olmadığına bakılmadan şikâyet edilmemiz kabul edilemez bir durum olurdu.
Somebody making the call whether you and I get to live in the same city that's unacceptable.
Bu artık kabul edilemez.
This is no longer acceptable.
Bu kabul edilemez.
Unacceptable.
Şartları düşünürsek anlaşılabilir, ama kabul edilemez!
Well, given the circumstances- - it may be understandable, but it is not acceptable!
Hayır, bu yanıt benim için kabul edilemez.
No, that response is unacceptable to me.
Bu cevap kabul edilemez.
That's not an acceptable answer.
Bu kabul edilemez.
It's all inadmissible.
Kabul edilemez.
- It's inadmissible.
Kabul edilemez.
Inadmissible.
Biliyorum bu kabul edilemez Frankly, yani Gary tüm dersleri arasında beden eğitimi, beni en son ilgilendiren ders.
I know, it's unacceptable, but, Frankly, I mean, Gary... Of all of his classes, PE.'s the least of my worries.
Şu kararlar alınmıştır ki Massachusetts'de meclis tarafından yürürlüğü sokulan elem verici bu son yasalar, tarafımızca kabul edilemez.
Resolved... That to the recent grievous acts imposed by parliament on Massachusetts, we cannot submit.
Açıkça belirtiliyor ki, "Asillik belirten hiçbir ünvan Birleşik Devletler tarafından kabul edilemez."
It explicitly states, "No title of nobility shall be granted by the United States."
Yerleştirilmemiz kabul edilemez.
Our accommodation is unacceptable.
Bu durum kabul edilemez.
Unacceptable.
Bu davranışlarının kesinlikle kabul edilemez olduğunu anlaması için evde net sınırlar çizmelisiniz.
What you need at home are some clear boundaries he needs to understand. that this behavior is totally unacceptable.
Konuğuna papaz evinde tolerans gösterilebilir ama Rosings'e hiçbir şekilde kabul edilemez.
Your guest is tolerated at the Parsonage but under no circumstances can she be presented at Rosings.
Bağlılığın bir Jedi için kabul edilemez olduğunu bilirsin.
You know attachment is not acceptable for a Jedi.
Bu gece bize yaşattığın belalar kabul edilemez birşey Prenses Willow
Princess Willow the trouble you have caused this night is inexcusable.
Bu kabul edilemez.
That's unacceptable.
"Haz" kabul edilemez.
Joy is not acceptable.
- Bu kabul edilemez. - Belki gitmeliyim.
Perhaps I should leave.
General, Kabul edilemez hale dönüşen savaşta hala kazanan veya kaybeden yok.
General, the ongoing stalemate in the war has become unacceptable.
Bunun kabul edilemez olmasının nedeni, felsefi olarak en iyi ; fizik tarihinin erken evresiyle, yani engizisyonun güneşin dünya çevresinde dönüşüne değil, dünyanın güneş etrafında dönüşüne karşı olan birkaç yüzyıl önceki kötü tutumuyla karşılaştırarak anlaşılır.
The reason that this is unacceptable, philosophically, can I think be best understood by comparing it with an earlier episode in the history of physics, namely the Inquisition's attitude several hundred years ago to the idea that the Earth goes round the Sun, not the Sun round the Earth.
Şakalarından bıktım dedim ama bu şaka bile kabul edilemez.
I know I have the pun missed, but that was not acceptable.
Bu durum kabul edilemez.
This is unacceptable.
Kabul edilemez bir durum.
This is not acceptable!
Kabul edilemez bir durum!
This is not acceptable!
Bu kabul edilemez.
That's υnacceptable.
Bu Sıkıvücutlar'da kabul edilemez.
This is not acceptable in Hardbodies.
Biz, köylülere saygı gösteririz. Bu yüzden, onlara veya ailelerine bulaşmak ürünlerine el sürmek kesinlikle kabul edilemez.
We respect the peasants, so no one is allowed to touch their harvest or mess with them or their families.
Dahası, Küba temsilcisinin meşruluğu tüm dünya tarafından kabul edilmiş bir seçimle demokratik bir hükümete sahip olan özgür Venezüella halkının geçmişten gelen eşsiz egemenlik inancını yargılamaya cüret etmiş olması kesinlikle akıl almaz ve kabul edilemez bir davranıştır.
Moreover, it is simply absurd and intolerable that a Cuban representative dares to make judgments about Venezuelan sovereignty, the unique and exclusive patrimony of the Venezuelan people, a truly free people, which has a democratic government with elections whose legitimacy are known to the entire world.
Saçma sapan riskler kabul edilemez.
Can't risk that kind of nonsense anymore.
Bakın, ben de bir babayım. İnanın bana riskin hiçbir seviyesi kabul edilemez.
Look, I'm a parent myself, and believe me, no level of risk is acceptable.
Bunun kabul edilemez olduğunu biliyorum!
I know what I won't accept!
Tek bir kıl bile kabul edilemez.
One single hair is unacceptable.
Sanırım siz de delilin inkar edilemez olduğunu kabul edeceksinizdir.
I think you'll agree the evidence is irrefutable.
Dış yardım kabul edilemez.
No foreign aid accepted
kabul 421
kabul etmiyorum 51
kabul ediyorum 504
kabul et 275
kabul ettim 24
kabul ediyoruz 31
kabul edildi 218
kabul etti 41
kabul edemem 51
kabul ediyor musun 60
kabul etmiyorum 51
kabul ediyorum 504
kabul et 275
kabul ettim 24
kabul ediyoruz 31
kabul edildi 218
kabul etti 41
kabul edemem 51
kabul ediyor musun 60