Kabul etmeliyim ki tradutor Inglês
524 parallel translation
Kabul etmeliyim ki, sevgisini başka şekilde almaktansa mektupla almayı tercih ederim.
Well, if I have to accept it, I'd rather have it by post than any way I can think of.
Kabul etmeliyim ki bu anlık bir hayalimdi.
I admit that was my immediate dream.
Ancak kabul etmeliyim ki, niçin böyle bir kılıkta dolaştığını... dürüstçe anlatırsan kendimi biraz daha rahat hissedeceğim.
But I must admit I should feel a little more comfortable... if you would tell me frankly why all this - the wandering, the disguise.
Kabul etmeliyim ki, sen olmasaydın hayatta bile olamayabilirdim.
Well, I must admit I might not be alive now, only for you.
Kabul etmeliyim ki, parlasa bile Çok tatlı gözüküyor
I must admit, though she's lit She looks a bit sweet
Kabul etmeliyim ki, meşhur bir davayı savunma fikri...
Oh, I must admit, the idea of defending a cause célèbre...
Kabul etmeliyim ki Piskopos'la görüşme amacım senin... yerinin değiştirilmesiydi.
I must admit that my purpose in going to see the Bishop... was to have you transferred.
Kabul etmeliyim ki kayboldum.
I'm lost, and I admit it.
Kabul etmeliyim ki, direk yüzüne vurmak daha kolay.
Well, I'll admit... it's easier on your face.
Kabul etmeliyim ki, size çok kötü davranıyorum.
I grant you that I'm behaving abominably.
Kabul etmeliyim ki,..
I have to admit, I...
Kabul etmeliyim ki bu ani Kopenhag yolculuğun beni rahatsız etti.
I must admit, i'm irritated over your sudden trip to copenhagen.
Kabul etmeliyim ki, çok cesur birisiymiş.
He is a man of extraordinary courage.
Ama kabul etmeliyim ki onun da bazı kötü tarafları var.
I'll admit, he does have his drawbacks.
Utanarak ve üzülerek kabul etmeliyim ki bu, Japon ekibinden birinin başarısızlığıdır.
With deep shame and regret I admit to you the failure of a member of the Japanese staff.
- Kabul etmeliyim ki buna değermiş.
- I'd say she was worth it.
Gerçi kabul etmeliyim ki, başkan karısı olarak hareket etmek beni oldukça dehşete düşürüyor.
Though I must admit that the prospect of acting as mayoress quite terrifies me.
Kabul etmeliyim ki dahice.
Ingenious, I must admit,
Yine de kabul etmeliyim ki Yuki iyi bir adam.
Still, I must admit that Yuki is a fine man
Kabul etmeliyim ki, dördüncü boyutu çözmeyi her zaman aşırı zor bulmuşumdur.
You know, I don't mind admitting, I've always found it extremely difficult to solve the fourth dimension.
Kabul etmeliyim ki
Well, I gotta admit
Çok şanslı bir herif olduğunu kabul etmeliyim ki, gerçek bu.
I have to admit, you've been very lucky boy, and that's a fact.
Kabul etmeliyim ki eskiler salonlara benden daha uygun giyinirlermiş.
I admit they dressed more elegantly for salons.
Ne yazık ki şunu kabul etmeliyim ki Hitler bu konuda haklıydı.
Unfortunately, I must admit that Hitler was right in this case.
Kabul etmeliyim ki muğlak bir fikrim vardı.
We were astounded.
Yalnız değildim, kabul etmeliyim ki.
Not alone, I gotta admit.
Kabul etmeliyim ki hepsi de çok uyumlu ve söz dinleyen kişiler, hatta çok sıcak ve tatlı olduklarını bile söyleyebilirim.
I must admit that they happen to be agreeable folks, I'd even say, warm ones, with zest.
Kabul etmeliyim ki "uçanı" yakalamayı iyi biliyorsun.
You know how to grasp the situation'on the fly'.
Kabul etmeliyim ki bu çok değerli bir ekipman.
I must admit, it is very valuable equipment.
Çok teşekkür ederim, kabul etmeliyim ki, dostlarım izlerken, hep biraz çekinmişimdir.
Oh, thank you very much, I must admit, I always... am a little afraid, when there are friends in the audience.
Sokakta bana çarpanları bile. Kabul etmeliyim ki ara sıra kızlar da beni fark ediyordu.
And I couldn't help noticing that some of them looked back.
Ama kabul etmeliyim ki, uyuklarken çok huzurluydu.
But I must admit I find it peaceful when she's taking her nap.
Ama kabul etmeliyim ki katolik tebasına, durumunu izah etmek korkunç zorlu ve rahatsızlık verici bir durum.
But I must say that it's a source of great embarrassment to me and profound dismay, having to explain the King's position to his Catholic subjects.
Ama kabul etmeliyim ki, birçok defalar hayatımızı kurtardı.
I've got to admit, though, he's saved our hide a lot of times.
Üç yıldır, tuhaf olduğunu kabul etmeliyim ki kızların hiçbiriyle yakınlaşmaya çalışmadı.
In three years, I have to admit it's strange that he never approached any of them.
Kabul etmeliyim ki pek umrumda olmayan bir kuralları var... ama görünüşe göre altı aya kadar falan değiştirilecek.
I have to admit, though, that there's one rule that I don't much care for, but apparently, it's gonna be changed in, oh, six months or something.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum.
I must admit that I'm slightly at a loss for words.
Kabul etmeliyim ki Bravo, alt takımlarınla büyük gurur duyabilirsin.
I have to admit, Bravo, you are the proud of owner of one massive pair of balls.
Kabul etmeliyim ki en başta ikimizde bu evliliğe oldukça karşıydık.
Well, I must admit that at first... we too were somewhat opposed to this marriage.
Tatlım, kabul etmeliyim ki seni bunlara inandırmaya çalışmalarına bakılırsa, başları çok büyük dertte olmalı.
Honey, I've got to admit they've gone to an awful lot of trouble to try to make you believe this whole thing.
Bilimsel olmayan şeylere inanmam ama kabul etmeliyim ki bilimin cevaplayamadığı pek çok şey var.
I'm not given to unscientific belief, but I will admit that there are many things that science hasn't yet answered.
Kabul etmeliyim ki iyi atıştı.
That was good shooting. I gotta admit that.
Kabul etmeliyim ki Lu Xiaofeng'in....... parmak tekniği muhteşem
I did say that Lu Xiaofeng's marvelous finger... is indeed a great technique
Kabul etmeliyim ki... siz çok cüretkarsınız, ama herkes sizin gibi olamaz!
You sure have the guts to steal it but I don't have the guts to keep it in Deng Residence
Kabul etmeliyim ki bu araba bir başka.
I gotta admit, this car is something else.
Kabul etmeliyim ki bu pek çok ihtimalin kapısını açıyor.
I must admit, that opens up a lot of possibilities
Kabul etmeliyim ki oldukça kibarsınız beyler.
I got to hand it to you guys, you are extremely polite.
Evet, kabul etmeliyim ki dört gözle bekliyorum.
Yes, I must admit I'm really looking forward to it.
Kabul etmeliyim ki, sabırlısın.
I'll admit that you've been patient with me.
Ama kabul etmeliyim ki, maystro haklı.
I must admit that the Maestro is right.
İtiraf etmeliyim ki Hamilton... ben olsaydım muhtemelen biraz daha şüpheci yaklaşırdım... fakat bu kızgınlık bunun iyi bir haber olduğunu kabul etmemi engellemez.
I must confess, Hamilton... that I probably would have infused it with a little more skepticism... but bitter resentment won't prevent me from admitting it was a good piece.