Kontrol edemiyorum tradutor Inglês
594 parallel translation
Onu kontrol edemiyorum!
I can't control it!
Gerçekten, kontrol edemiyorum.
I have no control over it, really.
Kendimi kontrol edemiyorum.
I can't control myself.
Anaheim Bankası'nı kontrol edemiyorum..... ama Bay Anaheim'ı ediyorum.
I don't control the Anaheim Bank... but I do control Mr. Anaheim.
Charlie, kontrol edemiyorum!
Charlie, I can't steer.
Bir heykeltraş olarak, onları kontrol edemiyorum.
As a sculptor, I can't control them.
Kendimi kontrol güdüm o kadar fazla ki, işte bunu kontrol edemiyorum.
I've so much self-control, I can't control it.
Görünüşe göre artık ellerimi kontrol edemiyorum.
It seems I can't control my hands anymore.
Böyle zamanlarda kendimi kontrol edemiyorum.
Sometimes I can't control myself.
Merdivende çok adam var. Kontrol edemiyorum.
There's too many men on it to control it.
Kontrol edemiyorum!
She's going! Get out of there!
Sevdiğim ve ilgi duyduğum şeyler beni kendimden geçiriyor, ve şu anı kontrol edemiyorum.
Of course, what I love, what I'm interested in is this thing that eludes me and that I can't control in the present.
Kontrol edemiyorum.
Cannot control.
Kontrol edemiyorum!
Cannot control!
- Kontrol edemiyorum, efendim.
- I can't hold it, sir.
Kontrol edemiyorum!
I can't control it!
"Yarattığım şeyi kontrol edemiyorum."
I am unable to control what I have created. "
Raydan çıktım ve kendimi kontrol edemiyorum.
I flip out and I can't control myself.
- Onu kontrol edemiyorum.
- I can't control her, Mikey.
- Kendimi kontrol edemiyorum!
- I'm completely out of control!
Derinliğimizi kontrol edemiyorum, Efendim.
Can't control our depth, sir.
Kendimi kontrol edemiyorum
Don't control yourself my love.
Artık kendimi kontrol edemiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum.
And now it's, you know, it's getting out of hand and I don't know what to do about it.
- Kontrol edemiyorum.
- I can't control it.
Böyle olduğumu unuttum. Ellerimin yaptığını kontrol edemiyorum.
I forgot I was like this,..... that I can't control what my hands are doing.
Aşağı yukarı savruluyoruz, kontrol edemiyorum!
We're coming in... Coming down... can't control it!
- Kontrol edemiyorum!
- I can't control it!
Ama ben onunla hep gergin oluyorum, sürekli tartışıyoruz yapamıyorum, kendimi kontrol edemiyorum.
I'm always jumpy with him, always quarrelling with him and I can't, I can't control myself...
Ne olduğunu bilmiyorum. Kendimi kontrol edemiyorum.
It's like I couldn't control myself.
Kendi elimi bile kontrol edemiyorum!
I'm not in control of my own wishes!
Otomasyon merkezini vurdular. Kontrol edemiyorum.
Well, they've knocked out the automation centre, and I've got no control over anything.
Gökten tam isabetle Hindistan cevizi yağdırabiliyorum ama hala erkeklerin zihnini kontrol edemiyorum.
I can make the sky rain coconuts with pinpoint accuracy but I still can't control men's minds.
Kontrol edemiyorum!
I can't control the car!
Bedenimi kontrol edemiyorum.
I can't control my body.
Enerji modülünü kontrol edemiyorum.
Power module does not work.
Kontrol edemiyorum efendim.
I have no controls, sir.
Gemiyi kontrol edemiyorum!
I can't control it!
Onu kontrol edemiyorum.
I can not control the son of a bitch.
Onu kontrol edemiyorum.
He can't control it.
Böyle olunca, onu kontrol edemiyorum.
He gets like this, I can't control him.
Kontrol edemiyorum.
I can't control it.
Kaptan, motorları kontrol edemiyorum.
Captain, I can't hold it any longer.
Bana olanları kontrol edemiyorum.
I cannot control what is happening to me.
Kontrol edemiyorum.
I have no control over it.
Tükürecek. "Artık kendimi kontrol edemiyorum!"
I can no longer control myself.
- Odacıktaki basıncı kontrol edemiyorum.
- I can't control the chamber.
Ama kendimi kontrol edemiyorum.
But I can't control myself.
Jerry, sana söylüyorum, ben de böyle bir güç var ve onu kontrol edemiyorum.
Jerry, I'm telling you, I have this power and I have no control over it.
Gözlüğüm olmadan kontrol edemiyorum.
Without my visor, I can't control these things.
- Gemiyi artık kontrol edemiyorum.
I don't know how much longer I can hold her together.
Üzgünüm Lis, artık elimi kontrol edemiyorum.
Sorry, Lise. I no longer control the hand.