Onları seviyorum tradutor Inglês
739 parallel translation
Onları seviyorum.
I love them now ".
Garip ama ne onları seviyorum ne de nefret ediyorum.
It's a funny thing. I don't like them, but I don't hate them.
Onları seviyorum, onları tanıyorum.
I love them, I know them.
İnsanları prensiplerden daha çok seviyorum. ve prensibi olmayan kişiler... en çok onları seviyorum.
I like persons better than principles and persons with no principles better than anything else.
Emin değilim. Onları seviyorum ama hayran değilim.
Maybe I love them, but I don't admire them.
Onları seviyorum. Yeryüzünde çaresiz insanlar var... arkadaşlarını ondan korumaya çalışırlar
I love them... the helpless people who live on the earth, draw their comfort from it.
Onları seviyorum, ve onları özlüyorum, ve onlar burada benimle olsalardı daha güvende olurdum.
I love them, and I miss them, and I'd feel safer if they were here with me.
Sanki bu çocuklar benim. Onları seviyorum.
Well, it's like all these kids were my own.
- Onları seviyorum.
- I love them.
Onları seviyorum.
I love them.
Ben de onları seviyorum.
I like them too.
Ben onları seviyorum, onlar beni sevmiyor.
I do like them. They just don't like me.
Evet, onları seviyorum.
Oh, yes, I like them.
Ben de onları seviyorum.
I like them.
Onları seviyorum.
I'm fond of them.
Para, çünkü çalmıyorum ve kadınlar, çünkü onları seviyorum.
Money, because I don't steal and women, because I like them.
Onları seviyorum.
I love'em.
Onları seviyorum.
I like them.
Kızlara de ki onları çok seviyorum...
I want you to tell the girls that I love them both very much...
Chemical Brothers'ı boyunduruğa aldığım, herbirini öptüğüm, "Seni seviyorum" dediğim then I bunched their heads together. ve onları biraraya topladığım için özür dilerim.
And I'm sorry I put the Chemical Brothers in a headlock, made them kiss each other, say "I love you", then I bunched their heads together.
Onlarla tanışmayı ve onları yazmayı seviyorum.
I like meeting them and writing about them.
- Ben onları ağacın önünde seviyorum.
- Personally, I like them in front of trees.
Prensiplerinden nefret ediyorum, ama onları anlatmanı seviyorum.
I despise your principles, but i enjoy the way you express them.
Ben de onları çok, hem de çok seviyorum.
I love them too, quite extraordinarily.
Şimdi sanırım şu küçük muhteşem reklam mesajlarından bir başkasının zamanı, benim görgüsüz kardeşim bunlardan iğrense de ben onları çok seviyorum.
Now I believe it is time for another of those splendid little commercial messages which my uncouth brother detests so, but which I like very much.
Onları en az Audrey kadar çok seviyorum.
I like flowers almost as much as Audrey.
Onları tam oldukları gibi seviyorum. Sıkıntı, onlarla sevişmeden önce ve bilhassa sonra konuşmak lazım. Tam o anda ise... tek başına doyuma ulaşmayı istersin.
But they insist on talking before and especially after, just when a man wants out of there, alone.
Onları bu yüzden seviyorum, çocukları da.
I just love them for it. And I love the kids, too. I mean the kids the wives bring.
Ama ben seni onların düşündüğü gibi seviyorum.
But... maybe I love you the way they said I love you.
"Onları hiçbir zaman unutmayacağım ve hepinizi seviyorum, Dallas."
"that I'll never forget them, that I love them. Dallas."
Onları çok seviyorum.
I like them a lot.
Balıkları seviyorum ama onlar beni sevmiyor.
I like fish, but fish don't like me.
Onları da bir şekilde seviyorum.
I like'em that way too.
Kadın kokusunu seviyorum. Onların peşinden gitmenin heyecanını, onları ele geçirme anını seviyorum.
I love the... the smell of perfume, and the thrill of the chase and the moment of conquest.
- Saçların dağıldığında onları çok seviyorum.
- I like your hair when it's all mussed.
- Londra Kulesi'nden mücevherler... polisten uzak dururuz onlar bizim dilimizi konuşmaz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneceğiz... güle güle, hemen dönün ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... fazla gecikmeyin, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın çabuk dönün... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakalın, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz...
- ♪ A wallet fat, an old man's hat - ♪ The jewels from the Tower ♪ We know the nosy policemen But they don't know this tune ♪ So long, fare thee well Pip!
Onları böyle seviyorum.
I like them this way.
- Ama onların müziğini seviyorum.
- But I love their music.
Onları hâlâ çok seviyorum.
Yeah, I mean, I love my friends.
Hâlâ çok seviyorum onları.
I still love them.
Fakat onları bu yüzden seviyorum.
But that's why I like them.
Çocuklarımı da seviyorum ve onların da mutlu olmalarını istiyorum.
And I do love my children, and I want them to be happy.
Onları çok seviyorum.
I like them.
- Ama ben seviyorum onları!
- But I love them!
Onları çok seviyorum.
I love them so much.
Kanatlıları üstünde çalışıyorum, çünkü seviyorum onları.
I study beetles because I love them.
Çocukları çok seviyorum. Ama onları bu dünyaya getirip, acı çektirme hakkına sahip değiliz.
I love children but we don't have the right to bring them to this world and let them suffer.
Ben onları böyle yufka rengi seviyorum.
I like'em white as pastry.
- Evet onlarla yapıyorum ve seviyorum onları.
- Sure do. Like'em too.
- Onlar benim dostum değil, ama ne kadar hakir görsem de seviyorum onları.
- They're not my friends, but though I despise them, I love them...
Onları çok seviyorum!
I'm crazy about'em!
seviyorum 294
seviyorum seni 25
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
seviyorum seni 25
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21