Sizin de tradutor Inglês
9,977 parallel translation
Tıpkı sizin de silahlarınıza sarıldığınız gibi.
And you guys use guns.
İnanıyorum ki sizin de desteğinizle düzene etki edebi- -
I believe together we can influence...
- Sizin de iyi bir bütçeniz var. - Evet var.
- You've raised a lot of money, too.
Sizin de aklınıza geldiği gibi bu da çok sayıda çok tehlikeli insanı, çok çok geriyor.
As you can imagine, this makes a number of very dangerous people very, very nervous.
Çünkü sizin de yapmanız gerekiyor.
'Cause you gotta do it, too.
- Bu adam bir Timberlake ve sizin de bu adama Fatone gibi davranmayı acilen kesmeniz lazım.
This man is a Timberlake, and you need to stop treating him like a Fatone.
- Bu sizin de suçunuz sayılır.
Mm. So it's kind of your fault too.
Bunu epey inandırıcı olması lazım, sizin de dediğiniz gibi, neydi o dediğiniz?
You should be very convincing, given that you're currently... what was it?
Sizin de bir askerimizi elinizde tuttuğunuz medyaya düşmüş.
The media know you have the young soldier.
Daha önce söylediğinize göre yanınızdaki adam kız çifti varken oyundan çekildi, şimdi bu adamın 2 kızı var, ve sizin de kızlı bir floş seriniz vardı?
You said before that the man next to you folded with two queens up, and now this guy has two queens, and you had a queen-high flush?
Yani sizin de bana göre bugünkü görüşmemizin asıl amacı olan bana veya tapınağa şantaj yapmanızın bir anlamı yok.
But you also have no means by which to blackmail me or the temple, which seems to me to be the true purpose of our conversation today.
Sizin de orada olmanızı bekliyorum.
Expecting you to be there.
- Ve sizin de Roscosmos'u hackleyip... -... planları çalacak vaktiniz yok herhalde?
And it's not like you guys have the time to hack Roscosmos and steal the Russian blueprints, do you?
Bir şey bildiğiniz yok sizin de be.
You guys suck.
Bu sizin de başarınız canlarım, teşekkür ederim!
This is your success, all of you, your children, thank you.
Sizin de desteğiniz lazım.
I need you all to backstop me.
Bayan sibley, George kendi adına konuşana kadar... açıkca işitecek şekilde bir adam olarak... en azından sizin yaptığınızı kabul edelim bayan Sibley... seçilmiş adamlara Salem'de önderlik eden.
Mrs. Sibley, until George may speak for himself, clearly and audibly as a man, let us at least admit it is you, Mrs. sibley, who lead the select men of Salem.
Böyle olduktan sonra düşündüm de sizin için de zor olmalı.
Because I became like this, I came to think of thoughts I never had before. That you, Mother, must have also had a hard time.
Sizin eviniz de kontrol edilecekler listesinde.
You're on my list of homes to check.
Sizin gibi, biz de Martha operasyonunu tehlikeye atmak istemiyoruz.
We don't want to risk the Martha operation any more than you do.
Ben de sizin hakkınızda.
_
Ben de sizin gibi sosyal medyayi kullandim internetten banka hesaplarimi takip ettim hatta psikologluk meslegime ait,... gizli hasta dosyalarini bilgisayarimda tuttum.
Like you, I posted on social media, checked my bank account balance online, even kept the confidential files of my psychological practice on my computer.
- Ama merak etmeyin, sizin için de bunu seçerdim.
Oh, but don't worry, I've got one for you, too. What?
Sizin isimlerinizi de almam lazım. - Wu, ne buldun?
I'm gonna need to get you guys'names.
Her ne kadar, kocamın başına gelen en kötü şeyin sizin grubunuza katılması olduğunu düşünsem de.
Although, I think the worst thing that ever happened to my husband was joining your group.
Sizin Nawab meydanından dönmeniz gerekiyor, benim de diğer yoldan.
Take the Nawab highway. Not far.
- Belki de sizin programınızdan birisiyle ortak çalışıyordur ve bu yüzden kameraları nasıl kapatacağını biliyordur.
Well, maybe they were working with someone that was involved in your program and knew when the cameras would be blacked out.
Jansen'ın ekibinden biri sizin neyin peşinde olduğunuzu öğrenince de itibarlı ve şövalyevari bir adam olarak onu öldürmekten başka çareniz yoktu.
And after one of Jansen's team members discovered what you were up to... a man with your reputation and knighthood... you had no choice but to have him killed.
Babanız orospu çocuğunun teki ama yine de sizin babanız.
Yeah, well, your father's a son of a bitch. But he's still your father.
İster misiniz dünya taleplerinden vazgeçse de, sizin taleplerinizi dinlemeye başlasa?
What if the world stopped demanding and started listening to your demands?
Sizin de sıranız gelecek.
Your time is coming.
Biz de sizin suyunuzdan gidiyorduk. Ee?
Well, we were just taking a page out of your book.
Başkomiserim ben de sizin takıma kaldım.
Well, Captain... that leaves me with you.
Amy sizin beğeninizi almak için her şeyi yapar. Son birkaç haftadır benim sevgilimmiş gibi davranıp şimdi ihanet etmek de dahil buna.
Amy would do anything to win your approval, including pretending to be in a relationship with me for the past few weeks only to betray me now.
Hatta belki de kutlamak için de Rosa onları sizin aptal partinize gelirken takar.
And maybe to celebrate, Rosa will wear them to your dumbass party.
Sizin bu kadar umursamanız çok nazikçeydi ben de ilk defa ders kitabımı açtım cidden.
It was nice how much you guys cared, so I actually opened up my textbook for the first time.
Sizin için bir nüsha, diğeri de patronunuz için.
One copy for you, one for your employer.
- Biz de en az sizin kadar şaşkınız.
We're as surprised as you must be.
Dekan Reynolds'ın bu birliklere olan hoşgörüsü ihmalkarlık boyutuna ulaşınca sizin hareketleriniz de suç teşkil eder oldu.
Now, Dean Reynolds'oversight of Greek life at this school was so negligent that it bordered on criminal.
Rol modelleriniz harika, hem anneleriniz de buradaydı girmeniz garanti sizin.
Your role models are awesome, and you're legacies, so you're a total lock to get in.
O gün meşgul olmasaydım, bunu ben de sizin için yapardım.
Just like I would do for any of you if I wasn't busy that day.
Sizin bu tümörü almayı istediğiniz kadar ben de bu tümörü alışınızı izlemeyi istiyorum.
As bad as you want to get that tumor, that's as bad as I want to watch you get that tumor.
Hiç hayal kırıklığına uğramış hissediyor musunuz, belki de, yani, yolsuzluk hakkında konuştunuz ve kesinlikle geçmişte yozlaşmış yetkililere karşı görüş bildirdiniz, örneğin, ama o yetkililerin çoğu işlerini bırakmadı, sizin emirlerinize uymadılar.
Do you ever feel frustrated at perhaps, I mean, you've spoken about corruption and certainly in the past you've made very strong views against officials, for example, who are corrupt, but many of those officials haven't left their jobs, they haven't obeyed your orders.
Ben de kaçtım. Sizin iyiliğiniz için.
So I fled for you sake.
Salem'de ki zamanlarda, sizin güveniniz sayesinde kuşkularım diniyordu.
Back in Salem, it was my doubts soothed by your calm confidence.
Şimdi gelen de, sizin için ölüm ve bizim için yeni bir hayat.
And what is coming is death for all of you and a new life for us.
Sizin yerinizde olsam ben de kaygı duyardım. Aynı şekilde.
If I was in your position, I would feel the exact same way.
Beni seven, benimle ilgilenen birisi var. Bu sizin için de iyi. Çünkü artık sizin için bir problem olmayacağım.
I have someone who loves me and wants to take care of me, and it's good for you guys because I'm no longer a problem for you anymore.
Siz de aldınız. Askeri stratejimi sorgulayabilirsiniz ama kalbimi değil. Ve eğer içinizden birisi emirlerimi sorgularsa sizin için hazır mezarlar var.
You may question my military strategy but not my heart, and if any one of you question my command, there's a grave reserved for you.
Sizin amacınız bizim de amacımızdır.
Your mission is our mission.
Duyduk ki Amerika'nın dördüncü en zengini de sizin partideymiş.
Well, it turns out the fourth richest man in America is at your little shindig.