Zavallı şey tradutor Inglês
1,470 parallel translation
Zavallı şey!
Poor thing!
Zavallı şey.
Poor thing.
Zavallı şey, nereye gittiğini bilmiyor
Poor thing, didn't know where to go.
Zavallı şey ebeveyenlerini evde bıraktı.
Poor thing has left her parents house.
İspanyolca bilmez. Zavallı şey
Poor thing.
Bu çok kötü bir haber, zavallı şey.
That's terrible news.
Zavallı şey...
Oh, you poor thing.
Ne kadar enerjik. Zavallı şey.
Has buckets of energy, poor dear.
Zavallı şey acı çekiyor.
The poor thing's in pain.
Zavallı şey, Kısa hayatında nerdeyse hep hastaydı.
The poor thing, she was sick most of her little life.
Zavallı şey, tatlım.
You poor thing, sweetheart.
- zavallı şey.
You poor thing.
Zavallı şey.
The poor thing.
Zavallı şey.
Poor little thing.
Zavallı şey.Onun için kolay olmayacak bunu kast ediyorum.
[Chuckles] Poor thing. Can't be easy for her, being married to that.
Oh, zavallı şey.
Oh, poor thing.
- Zavallı şey.
- Poor thing.
Zavallı şey, çabalıyor işte.
Poor thing, he tries his best.
Zavallı şey.
You poor thing
- Tamam. Zavallı şey
- Come on, you poor thing.
Zavallı şey.
WOMAN : Poor thing.
Dengesi bozuldu, zavallı şey.
No balance, poor dear.
Zavallı şey dün örtüleri pisledi.
Poor thing pissed on the drapes yesterday.
- Ah, zavallı şey.
- Oh, poor thing.
Zavallı şey.
- You poor thing.
Zavallı şey. Zavallı bebeğim. Kimsenin seni sevmediğini düşündün değil mi?
Poor little baby, you thought no one loved you.
Zavallı şey.
Poor old thing.
Zavallı şey.
Poor thing is claustrophobic.
Zavallı çocuk, görünüşe göre kullanacağı tek şey de onlar olacak.
Poor guy. Looks like that's about all he'll be handling.
Sen küçük, zavallı bir çocuktan başka bir şey değilsin Warren.
You're nothing but a sad little boy, Warren.
Zavallı şey.
HE WANTED TO DIAPER ME. AW, POOR BABY.
Kitabımı çöpe attıklarında zavallı görünmeyecek bir şey olsun.
Something that won't be too pathetic if I wind up in the half-off bin.
Oğlunuzun zavallı ruhuna eziyet etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz, onun yeniden doğuşunu engelliyorsunuz!
All you did was torture his poor spirit, it prevents him from being reborn!
Kulağa benim gibi bir zavallıyı kurtaracak şey gibi geliyor.
How sweet the sound That saved a wretch like me.
- Bu yaptığın çok güzel bir şey. Zavallıya, Hıristiyan töreniyle gömülme imkânı tanıdın.
I'm here because as Mr White,
Eğer bu gece ters bir şey olursa, zavallı Annie'ye ne olacağını söylememe gerek yok.
- All set? - Yeah, we know what to do.
Son ihtiyacım olan şey, alkolik bir zavallı olduğumu düşünmeleri.
The last thing I need is people to think I'm some drunk alky loser.
Zavallı küçük şey.
Poor little love.
Zavallı çocuğum kötü bir şey olacağını biliyordum. Şimdi ne yapacağız?
The poor thing I knew something bad was coming honey what now?
Bunu bir şey için söylemen gerekiyorsa, aşırı utancın için söyle... çünkü böylesin, zavallı seni.
If you must call it something, call it your horrible shame, because that's what it is, loser ass.
Sana o zavallı durumdan kurtulman için bir fırsat verdim. Ama sen baştan beri. başımı ağrıtmaktan başka şey yapmadın.
I gave you a chance to escape some bottom-feeder existence and every step of the way, you have been a holier-than-thou pain in the ass.
Neşter altında yatmamış Jen, Audrey, Andie ve benim gibi bütün normal kızların, son beş yılın her saniyesinde sana zavallının teki olmadığını söylemesi senin için hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Girls like me and Jen and Audrey and Andie- - The fact that we've spent five years telling you that you weren't a loser that means nothing to you.
Zavallı, aptal şey.
Poor, stupid thing.
Zavallı bebeğim, çok şey yaşadı.
Uh, he's been through a lot, poor baby.
Hayır, hissettiğim şey iki zavallı ibnenin kendilerini daha zavallı bir şeye, iki mutlu heteroseksüele çevirmenlerinden duyduğum büyük mide bulantısı hissi.
NAH, WHAT I FEEL IS... AN OVERWHELMING SENSE OF DISGUST, SEEING TWO PATHETIC FAGS TRYING TO TURN THEMSELVES
Bana şunu söyle, Olivier. Sanat ve hayat hakkında bu kadar çok şey biliyorsan, neden kendini desteklemesi ve iyi hissettirmesi için yarı yaşındaki kişilere ihtiyaç duyan bir zavallı olup çıktın?
Olivier, if you know so much about art and life, how come you ended up being such a pathetic poser who needs people half his age to prop him up and make him feel good about himself?
O zavallı kızın ailesi çok şey yaşadı.
That poor girl's family has gone through so much.
Zavallı küçük şey. ) İki kuruşluk adamsın ama hala yalan söylüyorsun!
You're a worthless two-dollar criminal, and you're lying!
Zavallı yaşlı şey.
Poor old thing.
Senin bilmediğin şey, benim zavallı çocuğum...
What you don't know, my poor child.
Kasaba karanlığı bilir ama Mark Petrie gibi zavallı çocuklar insan ruhunun karanlığı hakkında akranlarından daha çok şey bilir.
The town knows darkness and the poor kids, like Mark Petrie know more than their village peers about the darkness of the human soul.