Belki öyle tradutor Espanhol
2,400 parallel translation
Belki öyle ama bakalım oyuncakların olmadan ne yapacaksın.
Quizá, pero veamos cómo lo haces sin tus juguetes.
Belki öyle. Ama bu deli bir fen bilimleri hocası.
Pero este chiflado es un gran profesor de ciencias.
Mark, gerçekten çok hoştu ama belki öyle harika olduğunu düşündün çünkü daha önce hiç böylesine uzun bir ilişkin olmamıştı.
Mark. Honestamente era muy buena. Pero, tal vez creías que era tan increíble, porque nunca saliste tanto tiempo con alguien.
Belki öyle.
Tal vez.
Belki öyle yaparız.
Tal vez hagamos eso.
Belki öyle ama en azından senin yaptığını da görmemiş olacağım.
Tal vez lo sea. Pero entonces no tendré que verte fracasar.
Belki öyle, belki de değil.
Bien, tal vez, tal vez no.
Şey, belki öyle.
Bueno, quizás lo hizo.
Belki öyle. Belki de değil.
Quizás sí, quizás no.
Ay, belki öyle ama...
Tal vez, pero....
- Belki öyle ama biraz akıllı ol...
Bueno, tal vez, pero se práctico aquí,
Belki öyle değil, bir anlamda hile bulunuyor.
Es un engaño en el sentido de que tal vez no sea así.
Belki öyle belki de değil.
Quizás así sea o quizás no.
Senin için belki öyle.
- Para ti, quizás.
Evet, belki öyle yapmalıyım.
Sí, quizás debiera hacer eso.
- Belki öyle, belki değil. Ama onunla ilgili bir şey hala damarına basıyor.
Pero algo de ella aun aprieta tus botones apreta-botones, lo llamamos.
Ama belki sadece bana öyle geliyordur.
Chuck,? qué paso en la instalación?
Belki başta sadece bir görevdin ama artık öyle değil.
Puede que al principio solo fueras una misión, pero nunca más.
Siz olmasaydınız öyle olurdum belki.
Quizás mi imagen la cambió usted.
Senin için belki ama onun için öyle olmayabilir.
Bueno, puede serlo para ti pero no para ella.
Evet öyle, belki yükünüz biraz hafifleyebilir.
Si, eso a lo mejor alivia un poco la carga de trabajo.
Öyle mi? Belki sahne 95'i çekeriz.
Quizás la encontremos después de la 95esimo acción.
Bilemiyorum, belki de öyle.
- No lo sé, quizás.
Pekala, madem öyle belki de bu yaranın sebebi sivri bir cisimle vurulmasıdır.
Bien, en ese caso, La herida indicaría traumatismo por objeto afilado.
Belki de öyle mutluydu.
Tal vez él fuera feliz así.
- Belki de öyle değildi.
Quizás no.
- Evet, belki de öyle.
- Sí, en realidad, sí.
- Senin için öyle belki.
- Para ti tal vez.
Görmüyor olabilirsin. Belki de hazır değilsin. Ama öyle.
Quizá no lo ves, quizá no estás preparada, pero así es.
Bunun öyle ya da böyle olacağını biliyordum ama belki...
Bueno, siempre pensé que sería así de un modo u otro.
Evet, belki de öyle.
Sí, quizá es eso.
En azından öyle sanıyordum. Belki de sadece bir görüdür.
O al menos pensaba que lo hacía.
Entellektüel bayanlar olarak belki de sana öyle birden patlamamalıydık.
Bueno, para unas damas sofisticadas tal vez no estuvo bien atacarte de esa manera.
- Belki Cooper da öyle düşündü.
- Quizás Cooper sintió lo mismo, señor.
Belki sadece Scotty'nin bekarlğa veda partisinde çekilende olabilirim. Ama orada bayıldığı için öyle yapıyordum.
Bueno, quiero decir, tal vez parecia en despedida de soltero de Scotty, pero sólo hacía como que era porque estaba desmayado.
Belki de bu iş öyle olmalı, Daniel.
Sabes, todo esto estaba destinado a pasar, Daniel.
Ama belki... Belki de bu iş öyle olmalı, Daniel.
Tal vez tal vez esto tenía que ser así, Daniel.
Biliyor musun, düşünüyordum da belki de yarını bekleyip öyle gitmeliyiz.
Mmm, sabes, estaba pensando que quizá podráimos esperar y, eh, volar mañana.
Belki de öyle olmuştur.
Bueno, a lo mejor lo hizo.
Hayatında çok fazla yer kaplıyor,... belki kalbinde de öyle.
- A ti. Está ocupando demasiado espacio en tu vida, quizá en tu corazón.
Belki de öyle bir şey değil, bu bir anlamda hile... Belki de şeylerin sadece nominal değerlerini almalıyız, Ve belki de aslında orada ne varsa olan da o dur... evren etrafında ne hayalet ne de karanlık madde var.
Es engañoso en el sentido en el que tal vez no sea así, y tal vez deberíamos enfrentar las cosas y reconocer que fuera hay lo que hay... no hay "materia oscura", no hay fantasmas en el universo.
Durumuna rağmen, hatta belki durumu yüzünden öyle.
A pesar de, o tal vez a causa de su condición.
Skander, belki deden sana öyle söyledi ama, bu doğru değil.
Skander, puede que tu abuelo te dijera eso, pero no es verdad.
belki bana öyle geldi ama...
Quizá soy solo yo, pero...
Ve ben sanki hiç gelmemişim gibi, nasıl davranıyorsanız ona öyle davranın. Ve belki sırasını arkaya taşıyabilirsiniz?
Y volver con él al tratamiento de la forma en que usted lo ha tratado... si no hubiera entrado, y tal vez mover su escritorio de nuevo?
Belki senin hakkında acele karar verdim Lois Lane. Öyle mi?
Tal vez me precipité al juzgarte, Lois Lane.
Belki biri öyle yapıyordur.
Tal vez alguien está haciendo eso ahora.
Belki güzel bir kadınla tanışırım, kızım öyle söyledi.
Tal vez conocería a una linda dama, dijo mi hija.
Belki de ölümünden iki gün önce "The Lions" da buluştuğu kişidir. Öyle olmalı.
Tal vez el que se reunió con el juez en El León dos días antes de su muerte.
Düşündüm ki belki ben de öyle yapmalıyım.
Imaginé que quizá yo también debería. Es decir, perseguir algún propósito.
Belki de sen benim için öyle oldun.
Quizás... tú eras el mío, también.
belki öyledir 51
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle deme 154
öyle görünüyor 500