English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Öyle degil mi

Öyle degil mi tradutor Espanhol

24,179 parallel translation
Evet, bir şeyler gerçekten bitmiş olabilir. Hepsi bu kadar, öyle değil mi?
Sí, algo que, de hecho, podría hacerse.
Kararını çoktan verdin, öyle değil mi?
Tú ya has tomado tu decisión, ¿ no?
Evet, değişiyor öyle değil mi?
Sí, verdad, ¿ no?
Sanırım bu "evet" demek öyle değil mi?
Creo que es un sí. ¿ No?
Çok fazla isim almışsın öyle değil mi?
Has tenido muchos nombres, ¿ no?
- Biraz sıkıcı öyle değil mi?
- Es un poco aburrido, ¿ no?
Öyle değil mi?
¿ Es así?
- Ordudaydın, öyle değil mi?
Estuviste en el ejército, ¿ no?
- Ve alacağım öyle değil mi?
Y voy... voy a conseguirlo, ¿ verdad?
Suikastlar, sahte terör komploları ve hatta tek darbeler. Öyle değil mi Jasper?
Asesinatos, complots terroristas falsos, incluso golpes de estado raros. ¿ No, Jasper?
Yüzünde yanmış mantar ve dişlerinde bir hançerle orada olmayı özledin öyle değil mi?
Lo echas de menos, ¿ verdad? Estar allí abajo con corcho quemado en la cara, y la daga entre los dientes.
Yine de deniz kıyısındaki kulübe kadar güzel değil, öyle değil mi?
Aun así, esto no es tan bonito como la cabaña junto al mar, ¿ verdad?
Ama yine de normal bir davranış değil, öyle değil mi?
Pero, bueno, ese comportamiento no es normal, ¿ verdad? ¿ Hola?
Öyle yaptın değil mi aşağılık herif?
Eso fue lo que hiciste, ¿ no es así, maldito cabrón?
Hayır sistem güncellemesi yapınca kızı atıyor öyle değil mi?
Cuando haces una actualización de sistema, ella se apaga, ¿ verdad?
Namuslu birisin, öyle değil mi?
Un hombre honorable, ¿ cierto?
Mesa Verde seninle anlaştı, öyle değil mi?
Mesa Verde firmo contigo, no?
Enfekte değil. - Öyle mi?
No?
Mary bakireydi, öyle değil mi? Evet.
¿ Mary era virgen, no?
- Şanslı, öyle değil mi?
Eso es afortunado, ¿ no? Sí.
Ondan haber geldi, öyle değil mi? Jamie senin için de bir tane var.
Jamie, aquí hay una para ti.
Öyle değil mi Lovat?
¿ No es así, Lovat?
Efendi için su getirmeni istemiştim öyle değil mi?
Te pedí que fueras a por agua para Milord, ¿ no?
Prens sana güvenir öyle değil mi?
Jamie. Gozas de la confianza del Príncipe, ¿ no?
- Elverişli öyle değil mi?
Conveniente, ¿ no?
Öyle olsaydı, öğrenecek ilk kişi siz olurdunuz, değil mi?
Bueno, si lo fuera, serías el primero en saberlo, ¿ no?
Ama öyle olmuyor, değil mi?
Pero eso no funciona así, ¿ verdad?
Bir tür yani, öyle değil mi?
O algo así, ¿ no?
Ama siz bundan bihabersiniz, öyle değil mi?
No lo sabes, ¿ verdad?
Hiçbiriniz oteli terk edemezsiniz bu yüzden sözümden emin olamazsınız, öyle değil mi?
Ninguno de vosotros puede salir del hotel, así que... no me pueden retener aquí, ¿ no?
Oraya gidişi, evlilikle alakalı sorunlar yaşadığına dair bir kanıt niteliği taşıyor öyle değil mi?
Su viaje allá parece legitimar los rumores de que tienen problemas matrimoniales, ¿ no?
Öyle değil mi, hayatım?
¿ No, cariño?
- Sadece Premier League değil, - öyle değil mi?
No es exactamente el equipo de primera,...
Biraz fazla gösterişli duruyor, öyle değil mi?
Un poco pretenciosa, ¿ no?
Öyle değil mi?
¿ Eso es?
Duruma bakılırsa biraz cüretkârlık etmişsin. Sence de öyle değil mi?
Eso fue un poco presuntuoso, dado la circunstancia. ¿ No te parece?
- Öyle, değil mi?
¿ No es así?
Öyle değil mi peder?
¿ Correcto, Padre?
Öyle değil mi tatlım?
¿ No es así, bebé?
- Öyle değil mi? - Evet.
¿ De acuerdo?
Pekâlâ, artık bunun bir oyuncak olmadığını anladık, öyle değil mi?
Bien, ahora sabemos que esto no es un juguete, ¿ correcto?
Evet, eğlenceli olur. Öyle değil mi?
Sí, va a ser divertido. ¿ Verdad?
Önüme mantıklı ve geçerli bir argüman koyabilseler seve seve onların tarafına geçerdim, ama Anayasa'da, İncil'de yahut yıldız falında "öyle yazıyor" demek, geçerli bir argüman değil!
Si pudieran producir un argumento ganador racional con gusto migraría a su lado. Pero "porque lo dice la Constitución la Biblia, o mi horóscopo", ¡ no es un argumento ganador!
- Öyle değil mi? - Kesinlikle hayır.
- Por supuesto que no.
Sence de öyle değil mi?
¿ Estás de acuerdo?
Yani bana göre 15 yıl gerçekten çok iyi bir teklif, üstelik ortada dağ gibi kanıtlar varken, öyle değil mi?
No lo sé, pero 15 años me parecen un buen trato, con una montaña de pruebas, ¿ no cree?
- Tam onlara uygun, öyle değil mi?
Ella está muy bien dotada, ¿ no es así?
Seni burada başa kimin getirdiğini ve bu konumda kimin tuttuğunu hatırlatmama gerek yok sanırım, öyle değil mi?
No tengo que recordarle quien le puso al mando y mantuvo su cargo, ¿ verdad?
Hiç mantıklı gelmiyor, öyle değil mi? Hiç mantıklı değil.
No tiene ningún sentido.
Bana bu anlattıkların da saçmalık olamaz, öyle değil mi?
No estas, cuenteándome sobre todo esto, ¿ verdad?
Hastanenin elemanı değilsiniz, öyle değil mi?
Usted no trabaja para el hospital, ¿ verdad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]