Bir daha yapmam tradutor Espanhol
1,124 parallel translation
Bir daha yapmam.
No volverá a suceder.
Daha iyisi, bir daha yapmam.
- Le digo algo mejor :... Dejaré de hacerlo. Gracias, amigo.
Bir daha yapmam.
- No volveré a hacerlo.
Üzgünüm. Bir daha yapmam.
No lo volveré a hacer.
Bir daha yapmam.
No lo haré más.
Bir daha yapmam.
No volveré a hacerlo.
Bir daha yapmam.
Lo siento.
O hatayı bir daha asla yapmam.
No volveré a cometer ese error de nuevo.
- Daha yeni "Atomun Gelini" diye bir tane yapmamış mıydın?
¿ No era "La novia del átomo"? Es la misma.
Şey köpeği gördüğümde sandım ki daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım.
Cuando... cuando vi aquel perro, creí que... Nunca había hecho algo así.
Adımı verirsen, bir daha seninle iş yapmam.
Si no, se acabó el negocio.
Ama böyle bir gövde gösterisi daha yapmam gerekirse ne olacak?
¿ Pero que pasará si requiero otra de estas demostraciones?
Evet, ama daha önce bir rehine pazarlığı yapmamıştım.
Sí, pero nunca he trabajado en una negociación de rehenes.
Birkaç test daha yapmam gerek, ama merak edilecek bir şey yok.
Tengo que hacer unas pruebas más, pero creo que vamos a estar bien.
Ben asla, şey... daha önce asla böyle bir şey yapmamıştım.
- Es que nunca he hecho esto antes.
Çünkü daha önce hiç kimse böyle bir alet yapmamış.
Porque nadie ha hecho nada por retirar las bolsas de los árboles. Funciona muy bien.
Harika bir fikir, ama benim yapmam daha doğru olur.
Excelente idea. Aunque debería hacerlo yo mismo.
Bir daha bu salak seanslardan yapmam. Hepsi vakit kaybı.
No volveremos a hacer estas sesiones son una perdida de tiempo.
Federasyon ve Klingon İmparatorluğu arasında bir kez daha seçim yapmam gereken bugünün yeniden geleceğini biliyordum.
- Sería una lástima para Cardassia.
Tamam ama, Ginger ya da Mary Ann'den daha inandırıcı bir şeyler yapmam gerektiğini düşünmüyor musun?
De acuerdo, pero, creo que seria mejor si hago de Ginger o Mary Ann ¿ No crees?
Emin olmak için bir seri daha test yapmamız gerekmekte, ama sondayı kaybetmeden önce acele etmeliyiz.
Haremos una serie de pruebas para asegurarnos, pero debemos darnos prisa antes de que colapse la sonda.
O benden daha önce ne yapıyorsam onu yapmamı bekledi.Bu bir oyun.
Esperaba que hiciera lo que he hecho. Es un juego.
Daha önce kimse benim için bu kadar hoş bir şey yapmamıştı.
Esa fue la cosa más linda que jamás alguien ha hecho por mí.
Bana emir verilen ve bir şeyler yapmamı isteyen ya da genç bayanların... evli kadınlara onu bunu yapmasını emrettiği bir toplulukta bulunmamıştım daha önce.
Bien, nunca he estado en un círculo antes, donde se me ordenara o exigiera hacer algo... En uno donde señoritas ordenaran a mujeres casadas hacer esto o aquéllo.
Neden bunun hakkında düşünmek için biraz daha beklemiyor ve bir kaç tarama yapmamıza izin vermiyorsun?
Piénselo un poco más y déjenos hacer más análisis.
Daha önce böyle bir şey yapmamıştım.
Nunca he hecho nada como esto antes.
Şöyle ki, Jerry hiçbir şekilde bir daha seks yapmam için güzel bir ihtimal doğmuştu.
Había una gran posibilidad de no volver a tenerlas.
Tek yapmamız gereken verici daha yüksek bir yere çıkarmak.
Solo tenemos que llevar el transmisor a un terreno elevado.
İletişim çağrılarınıza cevap vermekle hata yaptım. Merakımı tatmin etmek yerine, daha iyi bir şeyler yapmam gerektiğini bilmeliydim.
Me equivoque al responder, Debi quedarme antes de satisfacer mi curiosidad.
Calvin, yulaf kurabiyesi ve kükürt diyarına yaptığım sonu gelmeyen yolculuğa gelirsek hiçbir Başbakan ülkesini medeniyetin bin kilometre kuzeyinden yönetmeye çalışmaktan daha büyük bir fedakarlık yapmamıştır.
En cuanto a mi viaje interminable a la tierra de Calvino, tortas de avena y azufre. Ningún primer ministro ha hecho tan gran sacrificio, como intentar gobernar el país desde 960 km al norte de la civilización.
Beni izlerseniz, bir test daha yapmamız gerekiyor.
Si me siguen, nos falta una prueba.
Bayan Connelly, daha yapmam gereken bir sürü test var öğrenmem gereken bir çok şey.
Aún necesitaré hacer un montón de pruebas.
Kimseye yamuk falan yapmam bir daha.
Yo nunca timo ni cobro de más.
Daha önce böyle bir şey yapmamıştım.
Jamás habia hecho una cosa asi, ¿ comprende?
Bir fikrimiz var ama birkaç test daha yapmamız gerekiyor.
Se nos ocurre algo, pero necesitamos hacer un examen más.
Daha önce hiç önemli bir şey yapmamıştım.
Nunca he hecho nada importante.
NBC'den biri gösterimi gördü ve benim kanal için özel gösteri yapmamı istedi. Belki bir tane daha pilot çekebilirim.
Alguien de la NBC vio mi función y podría ser mi oportunidad.
- Rick, bir maç daha... yapmamız gerek biliyorsun.
Rick, tienes que darme otra oportunidad.
Ne yapmamı istiyorsun? Onunla bir daha konuşmayacağıma söz mü vereyim?
¿ Lo que quieres que haga
Ama ne kadar hoş göründüğünü ve bunu daha sık yapmamız gerektiğini düşünürken, restoranın diğer tarafındaki genç bir kadını da düşünüyordum.
Pero aparte de pensar en lo guapa que estaba y en que deberíamos salir más, también pensaba en una joven que estaba en el restaurante.
Daha önce böyle bir şey yapmamıştım ki.
Pero nunca me había pasado.
Daha ön kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı.
Nadie me había ofrecido nada así.
Daha önce böyle bir parti yapmamıştın, değil mi canım?
Nunca tuviste una fiesta así, ¿ no, querida?
Hala yapmam gerek bir iş daha var.
Todavía tengo que hacer algo.
Dün yaptığım gibi bir şeyi daha önce hiç yapmamıştım.
Nunca había hecho lo de ayer.
Dru'nun sana acıdığını biliyorum ama itiraf etmelisin ki, benim onun için bir şeyler yapmam daha kolay.
Sé que Dru te deja por lástima pero es más fácil cuando yo le hago las cosas.
Mezuniyette yanına geldiğimde uyuşturucu etkisindeymiş gibiydim çünkü daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım.
Cuando me acerqué a ti en la graduación, fue una emoción, como una droga, porque nunca había hecho algo así antes.
Daha önce seninle böyle bir şey yapmamıştık.
Nunca lo había hecho contigo.
Elsie akşam yemeğini daha sonra yiyelim, tamam mı? Bir telefon görüşmesi yapmam gerek.
Elsie.
ve daha önce böyle bir şey yapmamıştım ondan dolayı herşeyin mükemmel olmasını istiyorum, anlıyor musun?
Nunca he hecho algo así. Y ahora quiero que todo salga perfecto.
Hemen sofraya gelin, yoksa size bir daha asla yemek yapmam!
Vengan a cenar, o nunca jamás les vuelvo a hacer la cena.
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha bak 16
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha bak 16
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha söyle 118
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha yapmayacağım 40
bir daha dene 80
bir daha düşün 29
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21
bir daha söyle 118
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha yapmayacağım 40
bir daha dene 80
bir daha düşün 29
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21