Bir daha yap tradutor Espanhol
3,198 parallel translation
Bir daha yap.
Lo haré otra vez.
Çünkü sonra IMDb'ye giriyor. Ve bir sürü yorum yapıyor. Hem de daha çıkmamış filmler hakkında.
Por que eso lo lleva a IMDB y hacer un monton de comentarios de peliculas que aun no salen.
ve kendileriyle haç gibi şeyler yapıyorlardı. bence bu gerçek bir işaretti, çünkü bunu yaptıklarını gördüğünüzde, sayılarını daha ilginç ve yıkıcı şeyler yapmada kullanabilirlerdi.
chicos negro-negro traje, ya sabes, enorme afro, caminar por este mundo y que iban a hacer cosas como : formar una esvástica fuera de sí mismos y creo que fue un verdadero evento, porque fue cuando pudieron ver que,
Anonymous sadece bir kültür olmaktan, sadece şakaların yapıldığı, bir yer olmaktan çıkmıştı. Daha çok internetin ilk ordusu olmuştu.
Anonymous comenzó a hacerse menos de un solo culto usted sabe, las personas que quería realizar travesuras y más de primer ejército del Internet.
Ama bu, ulusal güvenliği ilgilendiren çok gizli bilgilerin anlatılması demek oluyor. Yani, bunu herhangi bir kişiye daha anlatmanız hâlinde bu hareket Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı yapılmış bir saldırı olarak algılanacak ve cezası ölüm olacaktır.
Pero sería meterse en información clasificada de seguridad nacional, la cual, si revela a alguien, sería considerado como traición contra los Estados Unidos de América, castigado con la muerte.
Bastonun başı kemik ağırlığına eşdeğer veya daha büyük bir şeyden yapılmış.
El puño del bastón fue hecho con algo de igual o mayor densidad que el hueso.
Bestelerini ciddiyetle yapıp seslendiren daha yolun başındaki bir şarkıcı gibi olacağım.
Daré lo mejor de mí como si fuera la primera vez.
Bana bir iyilik yap, daha sonra say.
Hazme un favor... cuéntelo luego.
Bak ne diyeceğim, o atışı yap, ben de seni bir daha hiç rahatsız etmeyeyim.
Mira, si encestas esta, no te volveré a molestar nunca... pero si fallas...
- Bir kez daha yap, biraz duygu kat.
Las cámaras están rodando, hazlo con más sentimiento esta vez.
Niye tüm düşüncelerini ve mantığını alıp bu sürece bir adım daha eklemiyorsun? - Ne yapıyorsun?
- ¿ Qué haces?
Bak Jess, Schmidt'in arkadaşı olmak gerçekten çok karışıktır onu acayip bir şekilde değiştirmek istiyorsun ama değiştiremiyorsun, bu onu daha kötü yapıyor.
Mira, Jess, ser amigo de Schmidt es muy complicado. Porque quieres cambiarle mucho pero no puedes porque se vuelve peor.
Daha önemli bir şeyler yapıyorsundur diye düşünmüştüm ne bileyim, kardeşine bir avukat bulmak mesela?
Pensé que tal vez estaría haciendo algo un poco más importante, como... no lo se, ¿ encontrándole un abogado a tu hermano?
Bir hafta içinde, Bill benim tüm hayatım boyunca... yaptığımdan daha iyisini yapıyor.
En una semana, Bill hace más bien que lo que yo hice en mi vida entera.
İkimiz de aynı şeyi istiyoruz, odana geri dönmeyi, sex yapıp birbirimizi bir daha asla görmemeyi.
Los dos queremos lo mismo. Ir a tu cuarto, tener sexo y no volver a vernos. - ¿ Estás de acuerdo?
Bu kaydı bir gün izleyeceğini umarak babanı ya da beni bir daha görememe ihtimaline karşı yapıyorum.
Hago esta cinta, esperando que te encuentre por si no me vuelves a ver a mí o a tu padre.
Kırması Anna'nın kodlarından bile daha zor oldu ama sanırım çok güçlü bir bilgisayar ile ya da bir Alfa tarafından yapılmış.
Fue más difícil de piratear que el código de Anna, pero creo que fue hecho por una súper computadora o por un Alfa.
- Hayatımı bir kez mahvettin, şimdi bir kez daha yapıyorsun.
Destruiste mi vida una vez, y vuelves a hacerlo. No lo dices en serio.
- Bir daha dökülmesinler diye tutkalla yapıştırdım.
Puse pegamento para que no pasara otra vez.
Bir kere daha kontrollerini yap ve senden şunu istiyorum dörtten sonra telefon bağlama, tamam mı?
Entonces, una vuelta, revisión completa, y quiero que llames antes de las 4, ¿ de acuerdo?
Bir atış daha yap.
Intente otro.
Aslında daha şimdi birisi ektiğin zaman biçeceğin şeyleri söyledi de akıllıca bir hareket yapıp özür dileyeyim dedim.
Alguien dijo, lo que hagas se te devuelve, decidí que lo inteligente, sería disculparme.
Sen de daha iyi bir iş yap o zaman.
Pues haz un trabajo mejor.
Açıkçası eski müvekkillerini düşününce ben daha iyi bir iş yapıyorum.
Bueno, tus exclientes parecen creer que hago un trabajo mejor.
Belki bir kaç gün daha pratik yapıp sayıyı artırmak istersiniz?
¿ Tal vez quieras cogerte unos días para practicar, y tratar de conseguir ese número?
- Bunu yapıp yapamayacağımızı görmenin, ilk önce yönetime göstermekten daha iyi bir yolu var mı?
- ¿ Qué mejor modo de ver si podemos hacerlo que enseñárselo antes a la junta?
Bu basit ve dolaysız yaklaşıma devam ediyoruz. Soho'daki olayla açılış yapıyoruz,... sonra ahlaksızlığın artan etkileri, baskın, daha sonra da şantaj halkasının incelenmesi ve finalde bir röportaj.
Vamos a persistir con el enfoque simple y directo empezando con la introducción en el Soho, después la inflencia creciente del vicio, la redada, y luego el examen del círculo de chantaje y finalmente una entrevista.
Terkedilmiş Texas Speedway pistinde ertesi sabah yapılacak bir hizmet daha vardı.
La mañana siguiente, en una pista de Texas desierta. había un regalo mas en almacén.
Ama daha şekilli bir şey yapılabilirdi.
Pero te falta una pizca de estilo.
Kendine bir iyilik yap ve bana bir daha bulaşma. Tamam mı?
Hazme un favor y no lo estropees otra vez. ¿ Vale?
Sonra bir gün, yapıştırıcıya ulaşmaya çalışırken kabuğunu bir daha ezdim.
Después, un día, mientras intentaba agarrar el pegamento volví a romper su caparazón.
Bazen birbirlerine yapışırlar ve büyük bir zincir oluşturarak, akıntıyla gitmeyi daha kolaylaştırırlar.
A veces se acoplan entre sí para formar largas cadenas que se desplazan con facilidad en la corriente.
Hastama daha önce iki kez organ nakli yapılması gündeme geldi ama ikisi de suya düştü. Yeni bir karaciğer nakledilmezse fazla yaşamaz.
Mi paciente ingresó para otros dos transplantes, pero se frustraron y no vivirá mucho más sin hígado.
Ne yapıyorsun? Bana bir daha evlenme teklif et.
¿ Qué... qué estás haciendo? Pídemelo de nuevo.
Bir arkadaşınızı veya sevdiğiniz birini nefis ufak çöreklerden, çikolata kaplı keklerden karamel tereyağlı krakerlerden, leziz kurabiyelerden oluşan üzerinde selafondan yapılmış fiyonk olan ve ağzına kadar dolup taşan bir teselli sepetinden daha iyi hatırlatacak bir şey var mıdır?
" ¿ Qué mejor manera de recordar a un amigo o persona amada que con esta cesta de sentido pésame rebosante de riquísimos mini muffins, decadentes brownies de chocolate, galletas de caramelo y de canela, envueltas en celofán y atadas con un lazo negro de buen gusto?
Yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Sadece sabırlı olun, onu güvende tutmak için elinden geleni yap, ve o daha iyi olur.
No hay mucho que puedan hacer, solo ser pacientes, hagan lo mejor por mantenerlo a salvo y esperemos que mejore.
Bence bu sene geçen seneden daha zor olacak, çünkü çok fazla yetenek var ve sadece bir kişi kazanacak. Yalnızca bir kişiyi seçmek de çok ama çok zor olacak, bu yüzden elinizden geleni yapın.
Creo que va a ser más difícil que el año pasado, porque me enamoré de tantos de esos chicos que elegí a dos, pero este año será mucho, mucho, mucho más difícil, porque solamente elegiremos a una persona,
Daha önceden yapıldığını düşünmediğim bir şey... bu yüzden azıcık heyecanlıyım.
Algo que creo que nunca se ha hecho antes... eso hace que este un poquito emocionado.
* Olamaz başka hiçbir mesaj bundan daha açık * * Eğer istiyorsan dünyanın daha iyi bir yer olmasını * * Kendine bak ilk önce ve değişikliği yap kendinde *
# oh # # ningún mensaje podría ser más claro # # si quieres hacer del mundo un mejor lugar # # mírate a ti mismo, haz un cambio # # tienes que hacerlo bien cuando llegue el momento #
Kutuyu yeniden yapıp, bir daha deneyelim.
Vamos a reconstruir el cuadro de y vuelva a intentarlo.
Senin gibi pislikler geçmişimi bir daha müvekkillerime karşı kullanamasınlar diye yapıyorum.
Lo hago para que desgraciados como tú nunca intenten usar mi historia en contra de mis clientes de nuevo.
Ve bir daha bebeğim göğsüne yanlışlıkla yapıştığında, lütfen o kadar uzun orada kalmasına izin verme.
Y la próxima vez que mi bebé se prenda de tu pecho por accidente, por favor no la dejes mucho tiempo.
Barack Obama'nın iki yıllık başkanlığında İkinci Değişiklik'i etkisiz kılacak herhangi bir çalışma yapılmadı. Ama başkan, federal silah yasalarıyla ilgili George W. Bush'un sekiz yılda imzaladığından daha fazla iptal emri imzaladı.
No solo no se ha hecho el más mínimo intento de eliminar la Segunda Enmienda durante los primeros dos años de gobierno de Barack Obama el presidente ha convertido en leyes más rechazos a las políticas anti armas que George W. Bush durante sus ocho años en la Casa Blanca.
"Will McAvoy masasında değilken daha çok haber yapıyor. ACN sunucusu, bir haftada ikinci kez iyi gitmeyen bir buluşmada yüzüne içki atılarak aşağılandı bu yeni bekar liberal" - -
" Will McAvoy crea más noticias cuando no está detrás de su escritorio por segunda vez en días, el conductor de ACN fue humillado con un trago en la cara de una pareja enfadada...
Bir süreliğine daha burada kalmanız gerekiyor. ... Beta HCG seviyelerinizi gözlemlemek ve diğer testleri yapıp hamile misiniz değil misiniz anlamak için.
Tengo que ingresarla... y seguir los niveles de beta hCG y hacerle pruebas... para confirmar o descartar el embarazo.
Teyzen ve anneanen, hepsi kanserden öldü. - Evet, daha süper görünecek gerçek bir yere yapınca. - Bu süper bir şey.
Tu tía y tu abuela murieron todas de cáncer de pecho.
Bir daha ne kitaplarımı oku ne de tariflerimi yap!
¡ No leas mis libros, no hagas mis recetas!
Susie, daha geniş bir arama yap.
Susie, haz un análisis más amplio.
Arama kurtarma operasyonu yapıyorlar, ama kimseyi kurtaramayacaklar ; ... çünkü kıçına motor takılmış Michael Phelps dahi o ateşi yüzerek geçemez ve sen de daha yeni tanıştığın bir herifi ve kadının biri- - Bu dünyanın sonu geliyor yaklaşımı- -... nereden çıktı hiç anlamadım ya.
Es una operación de búsqueda de personas en la que nadie va a ser rescatado porque ni Michael Phelps con un motor fuera de borda en las nalgas le ganaría al fuego y dejas que alguien a quien no conoces y una mujer que, no tengo idea te convenzan de que es el fin del mundo...
O zamanlar çok sayıda ateş işi yapıyordum, ve özel giysilerim vardı hepsi büyük bir yangın için fakat küçük parçalı olan daha güvenli daha kolaydı yapmak için.
En esa época yo trabajaba mucho con el fuego, y yo tenía el equipo especial y todas esas cosas para un total de los incendios pero un fuego es esencialmente parcial fácil, muy fácil.
İstediğini elde edebilmek için, nasıl "daha normal bir insan olunur" u ufak anılarla öğrenirken elinden gelenin en iyisini yapıyor. "normal" kelimesinden daha iyi bir kelime bulamadım.
Está haciendo su mejor esfuerzo por mantenerse en sus trece en lo que quiere mientras tiene pequeños momentos de aprendizaje sobre cómo ser un ser humano más...
bir daha yapma 24
bir daha yapmayacağım 40
bir daha yapmam 21
bir daha yapalım 21
bir daha asla 148
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha yapmayacağım 40
bir daha yapmam 21
bir daha yapalım 21
bir daha asla 148
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha bak 16
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha düşün 29
bir daha ki sefere 39
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha düşün 29
bir daha ki sefere 39
bir daha düşündüm de 20
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yapacağız 90
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yapacağız 90
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156